Ayşe HÜR
“Biz kadınlar savaşın ilk günlerinde haddimizi bildik, her yaptığınıza boyun eğdik. Ağız açtırmadınız bize, sustuk. Ama yaptıklarınızı beğeniyor muyduk? Hayır. Olanın bitenin pekâlâ farkında idik. Çok defa köşemizden öğreniyorduk önemli işler üstüne verdiğiniz kötü kararları. İçimiz kan ağlarken, yine de gülümseyerek sorardık: ‘Bugünkü halk toplantısında barış üstüne ne karara vardınız?’ Kocamız ‘Sana ne? Sen karışma!’ der, biz de susardık. Ama ara sıra da ne kötü kararlara varıldığını öğrenir ve sorardık: ‘Aman kocacığım, nasıl olur, bu kadar çılgınca bir işe nasıl girersiniz?’ Ama kocamız bize yukardan bakarak: ‘Sen elinin hamuruyla erkeklerin işlerine karışma. Cenk işi, erkek işi!’ derdi. Başımızı derde sokuyordunuz, yine de bizim size öğüt vermeye hakkımız yoktu. Ama sonunda siz kendiniz başladınız bağırmaya ulu orta: ‘Erkek yok mu bu memlekette?’ diye. Erkekler cevap verdi size: ‘Yok, erkek yok bu memlekette!’ İşte o zaman biz kadınlar toplandık ve Yunanistan’ı kurtarmaya karar verdik. Daha bekleyebilir miydik? Söz bizim artık, susmak sırası sizde. Aklınızı başınıza toplar, öğütlerimizi dinlerseniz, işlerinizi biz yoluna koruz!”
Bu sözler tarihin en eski savaş karşıtı eseri Lysistrata’dan alınma. Lysistrata, Atina ve Sparta şehir devletleri arasında yaşanan Peloponnes Savaşları’nın en hararetli yıllarında, kardeş kavgasının hüküm sürdüğü Atina’nın çöküş dönemine şahit olmuş büyük komedi ustası Aristophanes’in (M.Ö.446-386) yazdığı ‘Akharnalılar’ (Kömürcüler), ‘Eirene’ (Barış) ve Lysistrata üçlemesinin en ünlü eseri. Dilimize Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu tarafından kazandırılan tek perdelik oyun Lysistrata’nın bıktırıcı Peloponnes Savaşları’na ara verildiği Nikias Barışı’nın ardından, M.Ö.412-411 yılında Callias şehrinin Arkon’u için yazıldığı, bu yıllarda Dionysos veya Lenaea şenliğinde sahnelendiği sanılıyor.
YEMİNİMİ TUTMAZSAM...
Oyunda, Lysistrata adlı güzel kadının öncülüğünde toplanan Atinalı kadınların politik duruma müdahale ederek erkekleri savaştan vazgeçirmeye çalışmaları, esprili bir dille anlatılır. Hikâyeye göre kadınlar Atina demokrasisinin sembolü olan Akropolis tepesini ve burada saklanan şehir hazinesini ele geçirir. Ardından rakip Sparta şehir devletindeki kadınlarla işbirliği yaparlar. Planları basit ama cüretkârdır: Kadınlar erkeklerini savaşa son vermeye razı etmek için cinsel grev yapacaklardır. Birlikte yemin ederler: “İster koca, ister dost, dünyada hiçbir erkeğe kendimi vermeyeceğim/Koynuma erkek girmeyecek/Açılıp saçılacağım, süsleneceğim/Erkeğim benim için yanıp tutuşacak/Yine de kendi isteğimle teslim olmayacağım/Zor kullanacak olursa/Zorluk çıkaracağım ve taş gibi katı olacağım/Bacaklarımı kaldırmayacağım/Mart kedisine dönmeyeceğim/Yeminimi tutmazsam, bu şaraptan içmek nasip olmasın/Yeminimi bozarsam, bu kâsedeki şarap su olsun!”
Sonuçta, Spartalı erkekler pes eder ve “Halimiz berbat. Barış istiyoruz. Bütün şartlar kabul” diyerek sulh ister. Yiyecek sepetleri ortaya çıkar, şaraplar açılır; kocalar karılarına, karılar kocalarına sokulur. Barış dediğin de başka nedir ki!
ATİNALI EV KADINLARI
Eser, yukarıdaki yeminden de görüleceği gibi gayet kaba ve açık saçık bir dille yazılmıştır. Ancak bu gayet doğaldır, çünkü dönemin komedi tarzında cinsellik pornografinin sınırlarında gezinir.
Acaba bu efsanede anlatıldığı gibi Atinalı kadınların erkeklerini savaştan vazgeçirtecek ‘yaptırım güçleri’ var mıydı, yoksa tüm hikâye Aristofanes’in Atinalı kadınlarla ilgili bir eğretilemesi mi idi? Bu sorulara yanıt verebilmek için önce Atinalı kadınların sosyal yaşamdaki yerini gözden geçirmek gerekir.
Aslına bakarsanız Atinalı kadınlar sosyal yaşamda ve karı-koca ilişkilerinde çok güçlü bir konuma sahip değillerdi. O dönemde kadınların hareket özgürlüğünü sınırlayan birçok düzenleme söz konusuydu. 14-15 yaşlarında ‘görücü’ usulüyle evlenen Atinalı kadınlar, evliliklerinin ilk yıllarını, özellikle de çocuk doğuruncaya kadarki dönemi, evde kayınvalidelerinin sıkı gözetimi altında geçirirdi. Evli bir kadın sokağa ancak bir köle kadının ya da daha yaşlı bir kadının eşliğinde çıkabilirdi. Kadınların tiyatroya, çarşıya ya da sportif etkinliklere seyirci olarak katılmaları düşünülmezdi bile. Sadece bazı festivallere, cenazelere, düğünlere ve dinsel ayinlere katılabilirlerdi. Bu kısıtlamalara katlanmanın ödülü, mülklerin yönetimini ellerinde tutmak ve bunlar için yasal vârisler doğurmak şerefi idi! Nitekim ünlü hatip Demosthenes (M.Ö. 384-322) bir söylevinde şöyle demişti: “Metresler zevk içindirler, vücutların günlük hizmetleri içindirler, fakat karılar yasal çocuklar doğurmak ve evlerin sadık koruyucuları olmak içindir.”
SYMPOSİUM VE HETAİRALAR
Peki, ‘namuslu kadınlar’ cinsel dünyadan dışlandılarsa, onların yerini kim dolduruyordu? Bu konudaki liste çok uzun: Sokak fahişeleri, kadın ve erkek köleler, savaşlarda esir alınan erkekler, oğlan çocukları ve hetairalar.
Listenin ilk sıralarındaki unsurları tarif etmeye herhalde gerek yok. Hetairalar ise Atinalı erkeklerin yaşamında çok önemli yere sahip olan symposium denilen içkili, yemekli şölenlerin asli unsurlarından olan, fiziksel güzelliklerinin yanı sıra zekâ ve yetenekleri ile temayüz etmiş kibar fahişelerdi. Matematik, politika, devlet işleri gibi konularda geniş bilgi birikimine sahip olmaları beklenen Hetairalar genellikle tek başına ya da birkaç arkadaşlarıyla yaşarlar, bir yandan kültürlerini geliştirirken, bir yandan da modayı takip ederler, eğlenceli ve şık bir yaşam sürerlerdi. Hetairalar ‘namuslu kadınların’ giremediği yerlere girerler, tiyatrolara, festivallere, spor etkinliklerine katılabilirlerdi.
Bu ve benzeri bilgiler, Aristophanes’i eserinde temsil edilen kadınların, ‘namuslu ev kadınları’ değil, hetairalar olduğunu düşündürüyor. Öte yandan döneminin değer yargıları ve yazdığı diğer komedyalara bakınca, yazarın kadınları övmek gibi bir amacı olmadığı, sadece Atinalı erkeklere “Şu kadınlar bile sizden akıllı, siz böyle davranmaya devam ederseniz Atina’yı yönetmek onlara kalır, haberiniz olsun” demeye çalıştığı anlaşılıyor.
Ancak eser yüzyılımızda genel olarak feminist bir dramaturji ile sahnelendi. Ülkemizde hem özgün adıyla hem de ‘Kadınlar I-ııh Derse’ adıyla birkaç kez sahnelenen oyun, 2001 yılında Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Sırtköylü kadınlara da esin vermişti. Kadınlar kocalarını köye su getirmeye mecbur bırakmak için ‘yatağı yasaklamışlar’, bu durum Alman Der Spiegel dergisi tarafından ‘Lysistrata’daki taktiklerin başarılı bir uyarlaması’ olarak nitelenmişti. Ancak geçen yıl, Mimesis Tiyatro Çeviri Araştırma Dergisi´nin 19. sayısının, Elazığ Halk Kütüphanesi tarafından müstehcen içerikli olduğu gerekçesi ile iade edilmesine neden olan da Amerikalı yazar Sarah Culpepper Stroup’ın kaleme aldığı ‘Kadının Tasviri: Aristophanes’in Lysistrata’sı ve Yunan Eşlerinin ‘Hetairalaştırılması’ adlı makale ve ekindeki tasvirlerdi. Kısacası 10 yılda, Sırtköylü kadınların eylemine gülümseyenlerin yerini, çatık kaşlı muhafazakârlar almıştı.
‘Oligarşik ve militarist’ Sparta
Savaşın diğer cephesine bakarsak; Yunanistan’ın karanlık çağı olan M.Ö. 2000 yılındaki Dor istilasından sonra Dorlar tarafından kurulduğu sanılan Sparta (ya da Antik dönemdeki adıyla Lakedaimon) şehir devletinde aslında neler olup bittiğini bilmiyoruz, çünkü Spartalılar ne tarihsel kayıtlar, ne edebiyat, ne yazılı kurallar bıraktılar günümüze. Bugün Sparta denince akla gelen her şey, komşu Atinalılar’ın anlattıkları. M.Ö. 5. Yüzyıl yazarı, ‘Tarihin Babası’ Halikarnaslı (bugünkü Bodrum) Herodotos’un ağzından, Atinalılar kendilerini ‘demokratik ve özgürlükçü’ olarak, Sparta’yı ise ‘oligarşik ve militarist’ olarak tarif ederler. Elimizde başka kaynak olmadığı için buna itiraz edecek değiliz. Peki Atinalılar’ın gözüyle Spartalılar nasıldı?
Tarihçi Thukydides’e göre büyükçe bir köyden ibaret olan Sparta, mitolojik kahraman Herakles’in soyundan geldiğine inanılan Agiad ve Eurypontid ailelerinden gelen çifte krallar ve bir meclis tarafından yönetilirdi. Spartalıların altın ya da gümüşe sahip olmaları yasaktı, paraları demirdendi. Zenginliklerini ise Helot’lar denilen savaşta ele geçirilen farklı ırktan devlet kölelerinin toprağı işlemelerinden elde ederlerdi. Elde edilen ürünün eşit şekilde paylaşılmasına çalışılırdı.
YA MUZAFFER YA ÖLÜ!
Sparta toplumu, kadın olsun erkek olsun sadece sağlıklı ve güçlü olanların (agoge) yaşamasına izin verirdi. Zayıf ve sakat doğan çocuklar Taygetos Dağı’nda ölüme terk edilirdi. Daha doğrusu tüm çocuklar bu teste tabi tutulanlar, ölmemeyi başaranlar şehre geri götürülürlerdi. Aslında bu uygulama tüm Yunan dünyasında yaygındı, ancak sadece Sparta’da kurumsallaşmıştı. (Nitekim 1883’te Francis Galton’un ortaya attığı ve daha sonra Nazilerin Yahudileri ve Çingeneleri imha ederken dayanak yaptıkları ‘öjenik’ (iyi tür) kavramı, Yunanca ‘iyi’ anlamına gelen eus ile ‘doğan’ anlamına gelen genes kelimelerinden türetilmişti ve ilhamını Sparta’dan almıştı.)
Yedi yaşına gelmeyi başaran her sağlıklı erkek askerlik ya da atletizm okuluna gönderilir, buralarda dayanıklılık, disiplin, acıya dayanıklılık ve hayatta kalma becerilerini geliştirirlerdi. 13 yıl süren eğitim sonunda, 20 yaşında asker olmaya hak kazananlar için askeri barakalarda sadece erkeklerle geçen bir yaşam başlardı. Evlenmelerine izin vardı ancak, 30 yaşına kadar eşleriyle yaşayamazlardı. Askerlik ise ancak 65 yaşında biterdi.
Adeta bir savaş makinesi olan Spartalı erkek için savaştan iki şekilde dönmek mümkündü: Ya muzaffer olarak ya da ölü olarak! Spartalı askerlerin birbirine kur yapan erkek çiftleri olduğunu, dahası o dönemde tüm Yunan kültüründe çok yaygın olan oğlan çocuklarıyla belli bir aşamaya kadarki ilişkileri onayladığını söyleyen bolca kaynak olduğu gibi, Aristoteles gibi Spartalıların esas olarak heteroseksüel ilişkileri tercih ettiklerini söyleyenler de var.
Spartalı kadınlar ise toprakların yüzde 40’ının mülkiyetine sahip oldukları, boşanmada ve fiziksel eğitimde erkekle aynı muameleye tabi tutuldukları halde kısa etekli giysiler giyer, evlerinden çıkmalarına izin verilmeyen Atinalı hemcinslerinin tersine, kamusal alanda rahatça boy gösterebilirler, dahası birden fazla erkekle evlenebilirlerdi.
GİT SPARTALILARA SÖYLE!
Asyalı kavimlerden oluşan Pers ordusu ile Sparta ve Atinalıların liderliğindeki Yunan Ordusu arasında geçen Thermopylae Savaşı’nı (MÖ 480) Yunanlılar kazanmış ve zaferlerini savaş meydanındaki kitabeye kazıdıkları şu epigramla ölümsüzleştirmişlerdi: “Yabancı, git Spartalılara söyle. Burada onların emirlerine sadık olan bizler yatıyoruz.” (Buradaki “Git Spartalılara söyle” ifadesi II. Dünya Savaşı, Vietnam Savaşı ya da Kıbrıs Harekâtı sırasında değişik biçimlerde tekrarlanan bir askeri motto olmuştu.)
Önce Persler, sonra Büyük İskender’in orduları Sparta’nın görkemli haline son verdi. Bugün Yunanistan’daki Sparta yerleşim yeri, 1834’te Yunan Kralı Otto tarafından bağımsızlık şerefine kurulmuş bir kasabadan ibaret.
Sparta şehir devleti yok oldu ama Spartalı ruhu ölmedi. Dünyayı çağlar boyunca Spartalı erkekler yönetti. Lysistrataların sesi ya çıkmadı, ya duyulmadı, ya bastırıldı. Bir araştırmaya göre M.Ö. 1274 tarihli Kadeş Savaşı’ndan günümüze kadar 160’a yakın büyük savaş yaşanmış. Bu savaşlarda kaç kişinin öldüğünü bilmiyoruz ama sadece İkinci Dünya Savaşı’nın insan kayıplarının 60 ila 85 milyon arasında olduğunu biliyoruz. 1980-1988 İran-Irak Savaşı’nda 1 milyon, 2003’ten bu yana Irak’ta 1 milyon insanın öldüğünü de biliyoruz. Ancak ölüme doymamış olmalıyız ki, Suriye merkezli yeni bir bölgesel savaşın hazırlıklarını yapıyoruz dört nala. Zaferi kazananların kitabelerine yazacakları epigramı okuyacak kimse kalmayıncaya kadar da devam edeceğiz korkarım ki…
Özet Kaynakça: Aristophanes, Lysistrata, Kadınların Savaşı, Çevirenler: Sabahattin Eyüboğlu/Azra Erhat, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2000; Catherine Johns, Sex or Symbol?: Erotic Images of Greece and Rome, British Museum Publication, 1982; Eva C. Keuls, The Reign of the Phallus, Sexual Politics in Ancient Athens, Berkeley: University of California Press, 1993; Paul Cartledge, The Spartans: The World of the Warrior-Heroes of Ancient Greece, Vintage, 2004 ; Herodotos, Tarihler, 7. Kitap Polymnia, Remzi Kitabevi, 1973.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016