Ayşe HÜR
GÜNÜN OLAYI (12. SURP HAÇ KİLİSESİ AYİNİ) VESİLESİYLE HAFIZA TAZELEME
9.09.2024
111
Bilmem hatırlar mısınız, 29 Mart 2007 günü Ermeni Vaspuragan Hanedanı’nın ünlü kralı I. Gagik’in, Van Gölü’nün güneyindeki Ermenice telaffuzu ile Akhtamar veya Aghtamar Adası’nda, 915-921 yılları arasında mimar Manuel’e yaptırdığı Surp Haç Kilisesi'nde uzun bir aradan (92 yıl?) sonra Surp Haç Yortusu yapılmıştı.* Yapılmıştı ama ne tartışmalardan, ne gerilimlerden sonra!
Öncelikle Türk tarafının adanın adını "Akdamar" olarak telaffuz etmesi üzerine Radikal yazarı Hakkı Devrim’e (ö. 2016) gönderdiği bir mektupla bunun neden yanlış olduğunu anlatan sevgili dostum, yeri doldurulmaz insan, Türkiye'de doğmuş, yetişmiş ama sonunda Ermenistan'a yerleşmiş olan Türkolog Raffi Hermon Araks'a (ö. 2021) cevap veren Devrim’in yaklaşımı zihniyet analizi açısından iyi bir fırsat sunuyordu.
Etimoloji dersleri
Hakkı Devrim "Türkçe'ye hizmet etmiş, bizim Ermenilere hepimiz müteşekkiriz. O da tamam! Raffi Bey dostum! Kastamonu'nun adı nereden gelir, sualine Anadolu'da verilen bir cevabı bilir misiniz, diye sorayım önce?” dedikten sonra rahmetli amcasından dinlediği hikayeyi aktarıyordu. Buna göre, eskiden bir Rum beldesi olan Kastamonu’nun adı, civardaki Türk boylarından birinin kumandanına aşık olan beyin kızı Moni’nin ihaneti ile ilintiliymiş. Kızının şehrin kapılarını Türklere açmasıyla şehri kaybeden baba, kızına sitem ederek sormuş: “Kastın ne idi Moni?” Gel zaman git zaman, bu sitem cümlesi “Kastamonu” şeklini almış!
Devrim etimoloji dersini şöyle bağlıyordu: "Akdamar'a öfkeyle karşı çıkıyorsunuz. Doğrusu ben de Akhtamar'a karşıyım. Dediğiniz gibi, Ermenice Akhhh! ünlemi, Türkçe Ah'ın karşılığıysa, Damar da Ermeni kızı Tamara'dan geliyorsa, -bize bırakılmış değil, biliyorum amma, bir teklifte de ben bulunayım- gelin Ahtamar'da anlaşalım!”
İlk ayin için hangi gün uygun?
“Uzlaşmacı” Devrim ile “Uzlaşmaz” Hermon tartışırken, TBMM Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı AKP’li Mehmet Dülger, o günlerde ABD Kongresi’nde oylanması beklenen “Ermeni Soykırımı’nı Tanıma” tasarısını önlemek için Washington’a gitmiş, yanında "Ahtamar Kilisesi"nin fotoğraflarını götürmüştü. Dülger, Kongre üyelerine “Türkiye soykırım yaptı diyorsunuz ama bakın Ermeni Kilisesi’ni restore etmek için tam 1,5 milyon dolar harcadı” diyecekti.
Hikayenin başka ayrıntıları da vardı. Hükümet, töreni adeta acılarla alay eder gibi, 1915 Ermeni Tehciri’nin ilk perdesinin açıldığı 24 Nisan 2007 tarihinde yapmayı tasarlıyordu ama Ermeni Patriği’nin durumu protesto etmesi üzerine, tarihi 11 Nisan’a çekmişti. Ne büyük tesadüftü ki(!), o gün de Miladi Takvim’i 13 gün geriden izleyen Rumî Takvim’e göre 24 Nisan’a denk geliyordu! Yani meşum plandan vazgeçilmemişti.
Sonuçta, nedense 29 Mart tarihinde karar kılındı. Parlamentolarında “Ermeni Soykırımı’nı tanıma” kararı almış 80 kadar ülkenin kültür bakanlarına gönderilen davetiyede “Akdamar Kilisesi Anıtsal Müzesi” gibi garip bir tanımlamadan sonra, kilisenin duvarlarındaki “Abbasi” ve “Orta Asya Türk” sanatının eseri olan işlemelere özellikle vurgu yapıldı. Kilise’nin kubbesine yapının olmazsa olmazı olan 100 kiloluk haçın yerleştirilmemesi ise “kilisenin orijinalinde haç olduğunu gösteren resim yok” veya “konulursa yıldırımda zarar görebilir” gibi komik gerekçelere bağlandı. Bütün bunlar toplumlararası barışmayı kolaylaştıracak iyi niyetli bir kültürel onarım projesi ile değil, nafile bir dış politika atağı ile karşı karşıya olduğumuzu düşündürüyordu.
Dünyanın dört bir yanında muhteşem yapılar yapmakla övünen "Türk mühendislerinin" alt tarafı 100 kiloluk bir haçı yerine koyamamasının yankıları sürerken bölgenin sağduyulu iş adamları meseleye el koydular ve 2010 yılında haç kubbeye değilse bile, Ermeni cemaatinin onayladığı bir yere konularak kriz aşıldı. Ancak ayin için yurt içinden ve yurt dışından binlerce turist Van'a gelmesine tahammül edilemedi ve "güvenlik gerekçesi" ile ayinler aralıklı olarak devam edebildi. Bu yılki (8 Eylül 2024 günkü), 12'inci ayindi.
Mimari hazinenin talanı
Surp Haç Kilisesi'nin duvarlarındaki din dışı avcılık, bağcılık ve hayvan tasvirlerine bakılırsa, Gagik burayı daha çok dünyevi ihtiyaçları için kullanmış. Nitekim dönemin bir vakanüvisti, hem Akhtamar hem de yakınlarında Vosdan adacığında, Gagik’in inşa ettirdiği şehirleri öve öve bitiremiyor. Yazara göre adalarda güzel konaklar, meyve ve çiçek bahçeleri, şırıl şırıl akan dereler, binlerce kayığı alacak dalgakıranlar varmış.
Surp Haç Kilisesi bu güzelliklerden geriye kalan nadir örnekten biri. Dönemin İstanbul Patriği Mağakya Ormanyan’ın (ö. 1918) hazırlattığı bir rapora göre 1913-1914 arasında Osmanlı ülkesinde Ermeni cemaatine ait 2.538 kilise, 451 manastır ve 2000 okul vardı. İttihat ve Terakki’nin korkunç planı uyarınca 1915’ten itibaren zorla boşaltılan Ermeni köy ve şehirlerine yerleştirilen Müslüman ahalinin ilk işi, okulları ahıra, kilise ve manastırları camiye çevirmek olmuştu. Geriye sadece 913 kilise ve manastır kalmıştı. Bu yapıların bir bölümünün fotoğraflarını, Osman Köker 100 Yıl Önce Türkiye’de Ermeniler adlı albümde (Birzamanlar Yayıncılık, 2005) yayımlamasaydı, bu yapılardan haberdar bile olamayacaktık!
Çünkü, 1923 tarihli Lozan Anlaşması’nın 42. Maddesi’nde “Türk hükümeti kiliselerin, sinagogların, mezarlıkların ve diğer dini yapıların tam koruma altına alınmasını garanti eder” dendiği halde, 1974 yılında yayınlanan UNESCO Raporu’na göre, bu sözün tutulmadığı anlaşıldı çünkü 913 yapıdan 464’ü tamamen yıkılmış, 252’si yıkılmaya terk edilmiş, 197’si ise ciddi restorasyon gerektiriyordu!**
Yaşar Kemal'in büyük hizmeti
Ahtamar Kilisesi'nin bugüne ulaşmasını da Yaşar Kemal'e borçluyuz. Alain Bosquet, Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor adlı kitapta, devletlülerimizin 25 Haziran 1951 günü kazma, kürek, balyozlarla imha etmesini yazarımızın nasıl durdurduğunu yazarın ağzından şöyle anlatıyor:
"Tuğdan(?) vapura bindim. Van’a gidiyordum. Gönderdiğim röportajlar gazetede yayımlandı mı, ya da yayımlanmadı mı bilemiyorum. Geminin güvertesinde bir subay oturuyordu, yakasından da yılan vardı. Anladım ki doktor.
Doktorun yanında da bir tomar Cumhuriyet, belki yirmi tane. Gazeteyi açmış okuyordu ki, adımı gördüm. Bendeki sevinci tahmin edin bakalım. Hemen doktorun yanına koştum, heyecanla, 'Gazetenize bakabilir miyim yüzbaşım?' diye sordum. Yüzbaşı heyecanıma şaşırdı. İşi anlattım. 'Siz Yaşar Kemal'siniz değil mi?,' dedi. 'Evet' dedim, gazetelere aldırdım. Gönderdiğim tüm röportajlar 'Anadolu Notları' başlığı altında çıkmıştı. Hepsini okudum. Yüzbaşı okumuş, kültürlü bir insandı. Benim heyecanıma şaşkınlıkla bakıyordu. Yüzbaşıya heyecanımın sebebini anlatmak zorunda kaldım. Eğer röportajlarım yayınlanmasaydı, Erciş’teki akrabalarımın yanına gidecek, orada arzuhalcilik yapacak, Cumhuriyete borcumu ödeyecektim. Bir de gazeteciliğe ilk adımımı atmıştım. Sanırım bu işi artık tutturacaktım.
Yüzbaşı, 'Şu talihe bakın,' dedi, 'İyi ki sizinle karşılaştık. Burada Akdamar Adasında Ermenilerden kalma bir kilise var. Bir yapı başeseri. Bugünlerde bunu yıkıyorlar. Yarın sizi oraya götüreceğim. Bu kilise bu toprakların eseri, isterse Ermeniler yapmış olsun. İnsanlığın malı, kim yaparsa yapsın. Bana ve ülkemize yardım edebilir misiniz?' 'Çok yeni bir gazeteciyim, elimden ne gelir ki...' Bir de çekiniyorum. Böyle işlere karışırsam geçmişim ortaya çıkar, başladığım işten daha başlamadan olurum, diye.
Bir ikindi üstü Van iskelesinde gemiden indik, yüzbaşı Dr. Operatör Cavit Bey beni Van’ın tek oteline götürdü. Yarın buluşmak üzere ayrıldık. Yüzbaşı sabahleyin erkenden geldi beni almağa. Akdamar Adası’na gidecektik. Bizim o zamanki Van muhabirimiz İlyas Kitapçıydı. Altmış yaşlarında olgun, güzel düşünceli bir kişiydi. Yüzbaşıyla önce onu görmeye gittik, o, kilise üstüne daha kötü şeyler anlattı, elinden geleni de gelmeyeni de yapmış, bir türlü yıkımın önüne geçemiyormuş. Vali de çok iyi, şair bir kişiymiş ya emir almış, hiçbir şey yapmıyormuş.
İlyas Bey, bana, 'Nadir Nadi’ye telefon edelim, bizi anlar durdursa durdursa bunu Nadir Bey durdurabilir," diye bir düşünce attı ortaya. "Nadir Beye telefon edip, sorunu ona anlattım.' 'Olur,' dedim ben.
Doktorla Akdamar Adası’na doğru yola çıktık. Van Gölü de büyülü bir suydu. Andan ana rengi değişiyordu. Küçük bir kayıkla adaya çıktık. Kiliseye daha sıra gelmemişti ya, kilisenin yakınındaki küçücük şapeli hemen hemen yıkmışlardı.
Yüzbaşı 'Ben gelinceye kadar, bu kiliseye bir kazma bile vurmayacaksınız. Ben valiye gidiyorum,' diye buyurdu. İşçiler hazır ola durdular. İşçilerin başı; "baş üstüne komutanım," dedi. Van’a geldik. Cumhuriyet’e telefon açtık. O gün akşama kadar bekledik, telefon açılmadı. Ertesi gün gene erkenden gazeteye telefon açtık. Birkaç saat sonra Nadir Bey karşımızdaydı. Olayı yüzbaşından öğrendiğim kadarıyla anlattım.
Nadir Bey; 'Üzülmeyin,' dedi. 'Avni Bey bu işi halleder. Onu iyi tanıyorum, uygar bir kişidir.' Avni Başman o yıl Milli Eğitim Bakanıydı.
İki gün sonra İlyas Kitapçı, yüzbaşı Dr. Operatör Cavit Beyle otelime geldiler. Sevinç içindeydiler. Avni Başman Valiye yıkımı durdurmaları için telgraf çekmiş.
Akdamar Kilisesi’nin kurtuluş günü 25 Haziran 1951 günüdür."
xxx
Notlar:
*Bugünkü Agos'tan aktarıyorum: "Surp Haç Yortusu İsa Mesih’in idam edildiği çarmıhın (Haç’ın) esaretten geri dönüşüne armağan edilmiştir. İnanışa göre çarmıh, Azize Helen/Heğine tarafından bulunarak törenlerle Kudüs’teki Surp Harutyun Kilisesi’ne yerleştirildi. 612 yılında Kudüs’ü işgal eden Persler çarmıhı ganimet olarak ülkelerine götürmüşlerdi. Bizans İmparatoru Herakl, 627 yılında Persler’i mağlup edip Kutsal Haç’ı ele geçirerek 14 Eylül günü yeniden Surp Harutyun Kilisesi’ne teslim etti." "Kilisenin yenilenmesiyle ve 2010 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın özel izniyle, Akhtamar Adası'nda Surp Haç Yortusu'ndan bir hafta önce ayin düzenleniyor."
** Halen, “Dünya Mirası” listesinde olan Kars'taki Ani sit alanı bunların en önemlisi. Ortaçağda Ermeni Krallığı’nın başkenti olan ve içinde pek çok kilise, manastır, kale, saray ve köprü kalıntılarını içeren dev bir açık hava müzesi olan Ani, 2005 yılına kadar “yasaklı askeri bölge” statüsünde olduğu için, ne kadar harap olduğunu bilmiyorduk. Çevredeki taş ocaklarındaki dinamit patlatmaları yüzünden her geçen gün kötüleşen duruma el koyan dönemin Kültür Bakanı Atilla Koç’un ilk kültürel (!) müdahalesi, “Türklerin hassasiyetlerini göz önüne alarak”, şehrin adını “Anı” (hatıra) olarak değiştirmek olmuştu.
Ani'nin günümüze kalması da ayrı bir mucize idi. Lozan Görüşmeleri’nde Türkiye’yi temsil eden Meclis’in ırkçı-Türkçü kanadından Dr. Rıza Nur, Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir’e yolladığı 25 Mayıs 1921 tarihli mektupta, “Ani şehrine ait izlerin yeryüzünden temizlenmesi başarılırsa bunun Türkiye’ye büyük bir hizmet olacağını” söylüyordu. Karabekir anılarında, Rıza Nur’un teklifini reddettiğini, çünkü Ani kalıntılarının İstanbul surları gibi geniş bir alanı kapladığını ve böyle bir işi başarmanın çok zor olduğunu, dahası böyle bir girişimin geride kalan Ermenileri rahatsız edeceğini yazmıştı. Ama sonraki dönemlerde Rıza Nur zihniyeti galip geldi ve Ani yıkılmaya terk edildi.
Fotoğraf: İnternetten.

Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016