Baskın ORAN
Kurulalı 87 yıl olmuş Türk Tarih Kurumu (TTK, 15 Nisan 1931), 98 yıl önce yapılmış Sevr Barış Antlaşması’nın (10 Ağustos 1920) bir uluslararası antlaşma değil, bir “belge” olduğunu geçen hafta, 10 Ağustos’ta açıkladı.
Önce haberi anlatmaya devam edeyim; Sevr bir uluslararası antlaşma mıdır yoksa sadece bir “belge” mi, hemen geleceğiz.
* * *
TTK Başkanı Prof. Dr. Refik Turan şöyle dedi: "Yeni müfredatta Sevr'in 'antlaşma' değil 'belge' olarak ifade edilmesiyle ilgili girişimlerimizi yapacağız. Belki bir ayrıntı gibi görünebilir ama önemli. Çünkü çocuklarımızın ve kamuoyunun zihnine böyle yerleşiyor. Ortada bir belge var ama bu bir antlaşma değil. Sevr bizim için hedefine ulaşamamış bir kötü niyet belgesidir".
Antlaşmanın 98. yılında yapılan bu “keşif” bana biraz, biraz değil epeyce, on gün kadar önce 18 Gayrimüslim “cemaat lideri”ne ilan ettirilen “Üzerimizde hiçbir baskı yoktur” bildirisini andırıyor gibi geldi. Şöyle ki:
Gayrimüslim “lider”lerin bildirisini ilk okuduğumda kafamda bir anlığına, “bu bildiri de durup dururken nerden çıktı yahu?” sorusu belirir gibi olmuş, ama nerden çıktığı derhal dank etmişti:
Şu sırada Batı, demokrasi ve adaletten uzaklaştığımızı iddia ediyor ve bize karşı yine kumpas kuruyor ya, her cepheden saldırıp paramızın değerini düşürüyor ya, biz de millete yastıkaltı döviz ve altınları çıkarın diyerek ikinci bir Kurtuluş Savaşı başlatıyoruz ya.
İşte Gayrimüslim vatandaşlarımız, bu “emperyalist” saldırıyı boşa çıkarmak isteyen devletimizce “rica” edildiği anlaşılan yerli ve milli bir görev yapmışlardı…
* * *
Bakanlar Kurulu kararlarında aynen “yerli yabancılar (Türk tebaalı”)”, idari mahkeme kararlarında da aynen “yabancı uyruklu T.C. vatandaşı” diye andığımız Gayrimüslim vatandaşlar arş yiğitler vatan imdadına der de, Müslüman Türkiye’nin ulusalcı TTK’si demez mi? O da göreve koşuyor şimdi. Prof. Turan güzel ifade ediyor bunu:
"Bugün de gene Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyadaki kötü niyetli iradelerin ortaya koyduğu planlara Cumhurbaşkanıyla, devlet erkanıyla, hükümetiyle, milletiyle itiraz ediyor. 15 Temmuz'daki darbe girişimine karşı duruş bunun en somut göstergesidir. Yeni Sevr niyetlerinin olduğunu hatırlayalım, o niyetlere karşı teyakkuzu unutmayalım."
* * *
Bu mantıkla, TTK başkanının, Sevr’i sadece “belge” diye nitelendirmek yerine “paçavra” demesi akla daha yakın olurdu. Kendisini tanımıyorum, ama muhtemelen zarif bir zat olduğu için böyle yapmamış olabilir.
Fakat söz ve bestesi Osman Nihat Akın’a ait bir şarkı da var çocukluğumdan kalma: “Bir İhtimaaal Daha Vaaar..”
Buradan kalkarak ve 1964’ten beri biraz tarih, biraz siyaset bilimi, biraz sosyoloji, biraz uluslararası ilişkiler, bi çimdik de Türk dış politikası öğrenmiş ve kırk küsur yıl öğretmiş birisi olarak bakınca, bir ihtimal daha var galiba:
TTK başkanı, devletten gelen “rica” veya içinden gelen görev duygusu veya ikisinin birleşmesi icabı, Batı’nın bizi sürekli olarak perişan etmek istediğini söylüyor. Eğer Sevr’e “paçavra” deyip yok saysaydı, o zaman bu “süreklilik” unsuruna zarar verebilecekti. Şöyle ki:
* * *
Daha önce de bikaç kez yazdım. ABD’de 1932 doğumlu, dünyaca tanınmış bir siyasal psikiyatri uzmanı var: Kıbrıs Türk kökenli Prof. Vamık Volkan. Kendisinin bilime kazandırdığı “Chosen Trauma” kavramı böyle durumlarda cidden zihin açıcı. Bu kavramı aynen tercüme edersek “Seçilmiş Travma” diyebiliriz; biraz daha serbest çevirirsek, “Mukaddes Korku”.
Prof. Volkan özetle ve mealen diyor ki, “İktidarlar, kuşaklar ötesi dayanışma yaratabilmek için iki kavramdan yararlanırlar
- Büyük zaferler
- Büyük felaketler. İkincisi çok daha kullanışlıdır. Sürekli körüklenen korkular insanları birbirine sokulmaya zorlar”. Mesela Ermeni diasporası için “Jenosit”, Türkler için “Sevr Paranoyası” gibi.
Şimdi TTK başkanı; bizim ulusolcuların pek sevdiği, Tek Adam Rejimi’nin de artık pek benimsediği, Müslüman-Türk biçimindeki egemen etno-dinsel kimlikten başkasına tahammül edemeyen ulus-devlet icabı bu “mukaddes korku”yu, ülkeyi karpuz gibi ortadan bölen gerginleştirme ortamında militan tutkal olarak devreye sokuyor.
Diyor ki: Sevr antlaşma filan değil, bir “belge”den ibarettir. Ama biz uyanık duralım, Batılıların Sevr’deki kötü niyetleri devam etmektedir!
* * *
Aslında, devletin tam güdümünde olmak açısından TTK için değişen bişey yok. 1931’de kurulduğunda da aynen böyleydi, yani devletin tam güdümündeydi. Türk tarih tezi gibi masalları ciltli lise ders kitaplarına sokmuş, Orta Asya’dan batıya akan Türk göçleri sayesinde uygarlığın tüm dünyaya, Amerika kıtasına kadar yayıldığını anlatmıştı...
Ne gibi? Bugün Erdoğan’ın, Kristof Kolomb’un Küba’da bir dağ tepesinde cami gördüğünü, yani Amerika kıtasını Müslümanların keşfettiğini anlatması gibi…
Fakat bugünle Atatürk dönemi arasındaki o muazzam fark şu ki, o zamanki TTK, tarih boyunca Osmanlı tarafından içeride “Etrak-ı bî idrak” (kafasız Türkler) diye aşağılanmış ve dışarıda sürekli savaş kaybetmiş Türk’ün bir özgüven kazanması için uyduruyordu bu masalları. Bu, kuruluş dönemi için tamamen doğaldı.
Üstelik o zamanlar Batı işgalinden yeni kurtulmuş Türk devletinin ağzından Batı’ya tek düşman kelime çıkmadı. Dışa karşı milliyetçiliği başka ülkeleri aşağılayıp düşman ilan ederek değil, kendi milletini yücelterek (vatanseverce) uyguladı.
Şimdi durum tam tersine dönmüş vaziyette ve TTK yeni duruma da uyum sağlıyor. Tek Adam Rejimi’nin milliyetçilik anlayışı milleti yüceltmeyi değil, Batı ülkelerini düşman ilan etmeyi seçti. Yani, aslında, “gerçek” milliyetçiliği!
CHP ve İYİP de balıklama atladı!
Niçin Batı artık düşman? Çünkü Batı gittikçe otokrat hale gelen Türkiye’yi sürekli uyarıyor. Birer diktatörlük olan Çin ve özellikle Rusya’nın böyle bir talebi yok. Onların derdi, Türkiye’yi Batı blokundan mümkün olduğunca uzaklaştırıp kendilerine bağlamak.
1718’den beri süren Batı’ya yürüyüşü tersine çevirmeye çalışmak nasıl mümkün oluyor?
Çok basit: Washington DC’de de bir benzer lider olması sayesinde.
* * *
Artık gelelim ve bitirelim, Sevr bir uluslararası antlaşma mıdır, yoksa bir “belge”den mi ibarettir.
Bizim Türk Dış Politikası-I, s. 113-138’den ayrıntısını okuyabilirsiniz, burada çok kısa anlatayım:
Uluslararası barış antlaşmaları, adı üstünde, savaşları bitirir. Sevr de, Osmanlı’nın yenildiği I. Dünya Savaşını Osmanlı için bitiren, 14 devletin imzaladığı uluslararası bir barış antlaşmasıdır.
Uluslararası antlaşmaların yürürlüğe girmesi 2 aşamadan geçer:
- Yapılış: Görüşmeciler önce uzlaşma metnini parafe ederler, sonra da hükümetlerinden yetki alarak imzalarlar;
- Onama: Ulusal parlamentolar antlaşmayı onayarak yürürlüğe sokarlar.
Sokmazlarsa, uluslararası antlaşma yapılmıştır ama “kadük” yani uygulanmadan kalmıştır.
Sevr Barış Antlaşması da böyledir. Osmanlı Anayasası’nda antlaşmaları onamaya yetkili Meclis-i Mebusan İstanbul’un işgali üzerine 18 Mart 1920’de faaliyetine son vermiştir ve Yunanistan dışında Müttefikler de bir onama işlemi yapmamışlardır zira daha Sevr imzalanmadan Kurtuluş Savaşı çıkmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nı bitiren kadük Sevr Barış Antlaşması’nın yerine, Kurtuluş Savaşı’nı bitiren 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması kaim olmuştur.
Olayın bilimsel öyküsü budur efendim.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024
27.09.2024