Bekir AĞIRDIR
Trump ile beraber başlayan siyasi sarsıntının büyüklüğü ve derinliği beklenenin de ötesinde gelişiyor. Gazze ve Ukrayna meselelerine yaklaşımı kadar NATO’ya, Avrupa’ya yaklaşımı, Kanada ve Grönland talepleri gibi bir dizi küresel gidişatı etkileyecek hamle aynı anda gelişiyor. ABD içi politikalara dair görünen ipuçlarına, kadro tercihlerine her gün şaşırtıcı yeni bir hamle ekleniyor.
Sarsıntının sürekliliği ve alan çeşitliliği tüm küresel aktörlerde şaşkınlıktan paniğe doğru evrildi.
Yaşanmakta olan küresel egemenlik paylaşımı geriliminde Trump ile beraber yeni bir raunt başladı.
Hikâyenin sonunda çok kutuplu yeni bir denge beklentisi kabul görse de hala o çok kutupluluğun ana aktörleri kimler olacak, belli değil henüz.
Doğal olarak bu soruya verilecek cevap Türkiye’nin geleceğini belirleyecek en önemli unsur ve dinamiklerden birisi olacak muhtemelen. Açılım tartışmaları kadar henüz gündemde ağırlığı fark edilmemiş olsa da Erdoğan’ın “AB’yi içine düştüğü çıkmazdan ancak Türkiye’nin tam üyeliği kurtarabilir” cümlesi de yukarıdaki soruya cevap arayışı içinden okunabilir.
İktidar muhaliflerinin beklemediği, duyunca da samimiyetsiz bulduğu bu cümle bile kendi başına, serinkanlı tartışmaları hak ediyor bence. Tıpkı ekim başında Bahçeli’nin Öcalan’ın Meclis kürsüsünde konuşabileceğini söylediği çıkış kadar ezber bozan bir cümleydi bu.
Öcalan çıkışından AB çıkışına anlıyoruz ki iktidarda ve devlette yeni bir dünya ve bölgesel gidişat okuması, anlamlandırması ve bunun içinden bir gelecek iddiası, senaryosu var. Belki de muhalif kanadı şaşırtan Serap Yazıcı’nın Ak Parti’ye katılmasını bile bu yeni okuma içinden görmek gerekiyor. Belki de her bir konuyu, gelişmeyi kategorik olarak iktidar yandaşlığı ve karşıtlığı içinden anlamlandırıyor olmak meseleleri kavramakta eksiklikler, hatalar üretiyor.
Örneğin Serap Yazıcı’nın Ak Parti’ye katılımını yalnızca siyasi veya maddi menfaat ile açıklamak mümkün olmayabilir. Yazıcı bilimsel olarak başkanlık modeline karşı, siyaseten iktidarın politikalarına muhalefet anlamında kararlı, tutarlı görüşleri olan birisi. Ne oldu da bugün iktidar blokuna geçmeye ikna oldu sorusuna kolay cevap var mı, emin değilim. Yazıcı’yı kimin ve hangi vaatlerin ikna ettiği sorusuna kutuplaşma içinden kolay cevap verilse de bu cevap gerçeğe ne kadar yakın, ondan da emin değilim.
Bir şeyler oluyor, bir şeyler değişiyor ve kategorik pozisyonlar belki de değişenleri değerlendirmek konusunda yetersiz kalıyor. Genel ve yerel seçimlerin ardından ulusal siyasette neler değiştiğini sıralayınca bile önemli değişimler olduğunu görüyoruz. Değişimlerin doğru mu yanlış mı olduğu tartışmasına girmeden analiz etmeye çalışırsak, durumu şöyle özetleyebiliriz.
CHP’de örgütsel dinamikler harekete geçti
Elbette birinci önemli değişiklik CHP’deki yönetim değişikliği oldu. Kim ne söyler ne yaparsa yapsın kurultay yoluyla liderini değiştirmiş, yıllar sonra ilk defa yerel seçimlerde birinci parti olmuş bir parti CHP. Eksiklikleri, yetersizlikleri olsa da seçmeninden örgütüne dinamikleri hareketlenmiş, duyargaları açılmış durumda. Şimdi de yeni katılan üyeler dahil ön seçimle cumhurbaşkanı adayı belirliyor. Kayda değer eleştiriler olsa da bu değişiklikler partinin genel ritmini, zihin haritasını değiştirecek enerjileri üretme potansiyeli taşıyor.
CHP’nin meselesi bu süreci doğru yönetip yönetememek. CHP’nin ikinci meselesi de yerel seçimlerde kazanılan yerel yönetimlerde gerçekten toplumdaki CHP ve sol fikriyat karşıtlığını kıracak başarılar üretmek olacak muhtemelen.
DEM Parti’de olası değişim alametlerinin Öcalan’ın çağrısı ve sonrasında yaşanacaklarla ilgili olacağı tahmin edilebilir. Muhalefetin diğer aktörlerinin ise güç kaybetmeye devam edecekleri anlaşılıyor. İyi Parti ve Saadet Partisi doğal kurultay süreçleriyle genel başkan değiştirmiş olsalar da bir değişim yaşayıp yaşamayacaklarını henüz bilmiyoruz ama bu değişime dair henüz bir belirti yok. Deva ve Gelecek partilerinde ise çözülme, eksilme muhtemelen devam edecek.
Asıl muhalefet aktörlerindeki değişimi etkileyecek en önemli dinamik ise gidişattan memnuniyetsiz sağ, muhafazakâr, milliyetçi seçmenin kimliğinden düşünmeye devam edip etmeyeceği olacak. Büyük seçmen kümesinin kimliği içinden düşünmek ve sol fikriyata karşıtlığı pozisyonu sürdüğü sürece sağ ve muhafazakâr seçmene hitap eden partilerin belirli bir oy potansiyeli olacaktır. Bu oy potansiyeli her birisi için yüzde 1-6 aralığında kalsa da cumhurbaşkanlığı seçiminde sonucu etkileme potansiyelleri yüksek.
İktidar aktörlerinde ise örgütsel bir değişim yok, Erdoğan da Bahçeli de partileri üzerinden kesin bir hakimiyete sahipler, Cumhur İttifakı’nın sürdürülmesi konusunda da tereddütsüz bir kararlılık içindeler. Ak Parti’de yeni katılımlar olsa da Erdoğan partisinin politikalarında, söyleminde, her bir detayında mutlak bir belirleyici role sahip ve öyle olmaya da devam edecek.
İktidar Cumhur İttifakı’nı gerek kurumsal katılımlarla gerekse de bireysel milletvekili ve belediye başkanı katılımlarıyla tahkim etme çabalarına devam edecek. İktidarın dünyanın gidişatı ve Türkiye’nin riski ve fırsatları üzerinden ittifakı genişletme çabasına, yeni bir milliyetçi cephe hedefine doğru yürümeye devam edeceği öngörülebilir.
Kamuoyu katılım meselesini transfer kavramı ve Meclis’te anayasa değişikliği sayısı olan 360 milletvekili sayısına ulaşmak çerçevesinde değerlendiriyor olsa da tek açıklama bu olmayabilir.
Çünkü muhalefet aktörleri de dahil Erdoğan’ın bir kez daha aday olamaması üzerine bir tartışma ve söylem kalmadı. Herkes Erdoğan’ın aday olmak için her yolu deneyeceği ve sonunda aday olacağı fikrini satın aldı. Bunun yolu da Meclis’te alınacak erken genel seçim kararı. CHP dahil herkes tarihi tartışmalı olsa da erken seçim fikrini bir biçimde dillendirmeye devam ediyor. İktidar kanadı kendi stratejisine uygun gördüğü bir tarihte Meclis’te erken seçimi gündeme getirecek ve karar Meclis’te belki de tüm partilerin katılımıyla alınacak. Muhtemelen de bu karar, Erdoğan’ın genel siyaset tarzından bakınca, yakın zamanda değil 2027’de olacak.
Cumhur İttifakı’nı genişletmeye çalışıyor olabilirler
Şunu da biliyoruz ki iktidarın çerçevelemeye çalıştığı yeni bir zihin haritası var. Yapacağı siyasi hamlelere de o yeni zihni çerçeveden bakıyor. Belki de o yeni çerçeveye uygun yeni bir koalisyon oluşturmaya, Cumhur İttifakı’nı genişletmeye çalışıyor olabilirler.
İktidarın zihin haritasındaki temel tercihlerin insanlığın kazanımlarından, insan hakları, demokrasi gibi evrensel değerlerden farklı olduğunu görüyoruz. İktidara itirazları yaparken, gidişatı değerlendirirken genel olarak muhalefeti ve muhalif söylemi şekillendirirken bunları görmek gerek. İktidarın zihin haritasını çerçeveleyen en önemli farklılık demokrasi ve özgürlük meselesine bakışta ortaya çıkıyor.
İktidarın zihni çerçevesi teklik, güvenlik temelli
Bugünkü sistem tümüyle merkezileşmeye dayalı. Denge denetleme mekanizmalarının, güçler ayrılığının olmadığı bir sistem. Gördüğümüz kadarıyla yargı ve asker-sivil bürokrasi dahil devlet dediğimiz mekanizmanın tüm aktörleri bu “teklik” konusunda mutabıklar. O nedenle adli yıl açılışının Külliye’de yapılması, yargının siyasi karar ve uygulamaları, teğmenlerin ihracı ilgili aktörlerce normal görülüyor. Hata yapıyor değiller, bilerek, isteyerek yapıyorlar. Yapabildikleri için yapıyorlar. İnandıkları, öyle gerekli gördükleri için yapıyorlar.
İktidarın zihin haritasında bazı bilinenleri ters yüz etmek var. Örneğin ekonomide son beş yıldır yaşadığımız bir temel tercih değişikliği vardı. Enflasyon sebep faiz sonuç mu yoksa faiz sebep enflasyon sonuç mu tartışması. İktidar bu konudaki tercihi için bedelini göze alarak her şeyi yaptı. Sonuçlarını da yaşadık. Şimdi başka bir ekonomi politikası yürüyor gibi görünse de ilk fırsatta yine “faiz sebep enflasyon sonuç” politikasına geri dönmelerini beklemek gerekiyor.
Benzer bir terse çeviriş Kürt meselesinde gözleniyor. “Terör çözülemeyen Kürt meselesinin sonuçlarından biridir” noktasından “Terör Kürt meselesinin nedenidir ve de zaten Kürt meselesi de yoktur” noktasına gelindi.
Demokrasi ile kalkınma, kalkınma ile gelir ve refah adaleti, kalkınma ile çevre gibi ikiliklerde bunlara bir arada değil, yalnızca kalkınma ve büyüme sayıları fetişizmi içinden bakan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Bugünkü ekonomi politikalarının sanayisizleşmeyi tetiklediğini söyleseniz de iktidar zaten sanayisizleşme politikalarını bilerek seçiyor.
İktidar güçlü devlet derken kas gücü, askeri gücü yüksek devleti anlıyor; güvenilir, etkin, meseleleri çözen ve yöneten devleti anlamıyor.
İktidar sivil toplumun, yurttaşların siyasi alanda aktif olmasını istemiyor çünkü siyasi alanı partilerin seçim kazanma yarışına sıkıştırarak bakıyor. Siyasi meselelerde sorunu çözmekten çok sorundan beslenmeyi tercih ediyor. Yeri geldiğinde hala 23 yıldır iktidar olan bir dille değil sanki muhalefetmiş gibi vesayetle mücadele diline dönüyor.
Etyen Mahçupyan’nın Serbestiyet’teki yazısında altını çizdiği nokta önemli: “Muhalefet ‘kendi dünyasının’ kriterlerini kullandığı için Kürt açılımı ile kayyum atamasını birbiriyle tutarsız buluyor. Çünkü her iki olayı da ‘demokratikleşme’ bağlamı içinde değerlendiriyor ve zıt yönlerde konumlandırıyor. Ama ya iktidarın dünyasında ‘demokratikleşme’ diye bir kriter yoksa?”
Kamuoyu araştırmalarında hala Ak Parti ve toplamda Cumhur İttifakı belirli bir oranın altına inmiyor. İktidar bu zihni çerçevede oldukça önemli bir toplumsal rızayı etrafında tutmayı başarıyor.
Mahçupyan’ın yazısına dönersek: “İktidar ülkeyi ideolojik ve siyasi anlamda yeniden inşa ediyor. Bu inşa, müdahaleci bir dış politika ve milli uhdeler etrafında ‘bütünleşmiş’ bir kamuoyu hedefliyor. Topluma geleceği de kapsayan gurur verici bir benlik duygusu aşılanıyor, makbul vatandaşlık kimliği dindarlığı içerecek şekilde değiştiriliyor… Milli çıkarların vatandaşın çıkarlarından daha önemli olduğu ve vatandaşlığın söz konusu milli çıkarları desteklemekle sınandığı bir yeni dönemin içindeyiz. Dolayısıyla ‘tutarlılık’ ve ‘başarı’yı iktidarın (devletin) vizyonu içinden değerlendirmek zorundayız. Yeni rejim bizim dünyamızın kriterlerine göre tutarsız ve başarısız gözükse de bu izlenimden hareketle iktidarın zayıfladığını sanmak hayati bir yanılgı olabilir.”
Şunu da not edelim. Gerçek ile yalan, yaşananlar ile algılananlar bilgiye göre değil söyleyene göre kabul görüyor, şekilleniyor günümüzde. İktidarın ve Erdoğan’ın da devlet merkezli söylemin de önemli bir karşılığı var bu coğrafyada.
Öte yandan iktidarın bu zihni çerçevesinin, Türkiye’nin önünü açacak, toplumsal huzuru sağlayacak bir çerçeve olmadığı da açık.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları






















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025