Bekir AĞIRDIR
Son 10 günde yaşadıklarımız belki de son 10 yılın en önemli 10 siyasal ve toplumsal olayından, kırılmasından birisi. Yaşananların bir kısmını öngörmek mümkündü. İktidarın siyasi alanı daraltması, muhalefet üzerinde kurmaya çalıştığı baskı, İmamoğlu’nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığını önlemeye dönük hamleler biliniyordu. Öte yandan diplomanın iptalinin üzerinden 10 saat geçmişken bu denli büyük çapta ve İmamoğlu da dahil tutuklama, CHP’nin buna gösterdiği tepkinin dozu ve yöntemi ise sürpriz oldu.
Asıl öngörülemez olan ise meydanlara çıkan kalabalığın sayısı ve niteliği, itirazın kapsamını da değiştirecek boyuttaki gençlik hareketi, CHP ön seçimine ve dayanışma sandıklarına katılım sayıları oldu.
O nedenle 10 günün yaşananlarını analiz etmek, geleceğe dönük olası senaryoları geliştirebilmek için önemli.
CHP’nin açıklamalarına göre Ekrem İmamoğlu’na CHP üye sandıklarından 1 milyon 653 bin, dayanışma sandıklarından 13 milyon 211 bin olmak üzere toplam 14 milyon 864 bin oy çıktı. 15 milyon vatandaş kendi rızası ve arzusu ile siyasete bir biçimde müdahale etmiş oldu. Yalnızca bu olay ve sayı bile kendi başına iki açıdan çok anlamlıydı.
Birincisi, CHP açısından önemi büyük. Değişmek değişmemek tartışmaları hiç eksik olmayan CHP son iki yılda, hiç beklenmedik ikinci bir fırsat yakaladı. İlk fırsat 2024 yerel seçimlerinde beklenmedik oranlarda oy ve beklenmedik sayılarda belediye başkanlığı kazanmaktı. CHP kendi beslenme ve değişme enerjisini yerellerden bulma, çoğaltma fırsatı yakalamıştı. Şimdi önlerinde ikinci bir fırsat penceresi var. CHP’ye oy verme taahhüdü anlamına gelmeyen ama CHP’yi önemseyen, yön veren, sahaya çeken bir potansiyel ve talep ortaya çıktı.
CHP bu enerjiyi nasıl kullanacak, göreceğiz
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin Türkiye genelinde aldığı oy 17 milyonu aşkındı. Neredeyse bu oy sayısı kadar yurttaş zorunlu olmadığı halde CHP’den talebini söylemek, CHP’ye yeni bir siyasi alan açmak için sandık başına gitti.
İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuklamalarına tepkiden besleniyor olsa da CHP’nin bu enerjiyi nasıl kullanacağını göreceğiz.
On gündür yaşananları özgün ve önemli kılan ikinci unsur ise tutuklamalara tepki olarak meydanlara taşan toplumsal katılım ve daha da önemlisi gençlerin katılımıydı.
Memleket ahalisinin bazı temel özelliklerini biliyoruz. Birey olmak konusunda gayretli, yurttaş olmak konusunda ikircikli insanların memleketi burası. Dayanışma temelli örgütlenmeyi bilen, hak temelli örgütlenmeden ve eylemlilikten kaçınan bir toplumdayız. Toplumsal bellek dayanışma hikayeleri ve destanlarıyla dolu, var olan sivil toplum örgütlerinin yüzde doksanı dayanışma temelli. Öte yandan hak temelli hemen tüm mücadeleleri tarih boyunca kıyıma dönüşmüş, örgüt kelimesi bile olumlu anlam taşımayan bir dile ve sözlüğe sahip bir toplum.
Siyasete katılım yolları kısıtlı, siyasi alanı politika erbabına değil politika esnafının eline terk edilmiş, siyasete güveni son yıllarda bir kez daha son derece gerilemiş bir siyasi kültür. Siyaset yalnızca münazara temelli yürüyor ve siyaset ve hatta demokrasi yalnızca seçim kazanmaya sıkıştırılmış.
Tüm bu belleğe ve siyaset kültürüne karşın bir özelliği daha var bu memleket ahalisinin. Devlet gücünü kullanarak toplumu ve hayatı biçimleme peşinde olan her siyasi projeyi ve siyasetçiyi seçim sandığında iktidar dışına atmış.
Bu kez de ekonomik krizin de etkisiyle afallamış, umutsuz ve çaresizlik nedeniyle kendi derdine düşmüş insanların siyasete bu denli güçlü biçimde müdahale etmek için sokaklara, meydanlara çıkmaları beklenmiyordu.
Kendiliğinden gelişen, belli bir örgütlülük içermeyen, İmamoğlu ve arkadaşlarına yapılan hukuksuzluğa, haksızlığa, adaletsizliğe tepkinin bu denli görünür biçimde verilmesi anlamlıydı.
Şimdi siyasi aktörlere, ülkenin okumuş yazmışlarına düşen hemen her ilde tıpkı Gezi döneminde olduğu gibi sokaklara taşan bu tepkinin anlamını, ima ettiklerini serinkanlıca düşünmektir. Olan biteni ‘bir siyasi lidere hayranlık’ ve “karşısındaki siyasi lidere nefret” ekseninde anlamlandırmak kolay ama anlamsız olur.
Geçim derdinin, eğitim ve sağlık sistemlerinde çöküşün, adalet talebinin çığlığıydı sokaklarda yükselen.
İmamoğlu gözaltılarından bir gün önce tamamlanmış Veri Enstitüsü’nün Mart 2025 Veri Pusulası araştırması bulgusuna göre toplumun yüzde 72’si beş yıl öncesine göre umutlarının daha da azaldığını söylüyor. İnsanların yalnızca yüzde 20’si kendi hayatı için, yüzde 11’i ülke için umutlu.
Kitlesel tepkiyi iktidar ve muhalefet doğru okumalı
“Türkiye’de hangi değişiklikler olsa geleceğe dair umudunuz artardı” sorusuna, yüzde 73 oranında “alım gücünün artması”, yüzde 68 oranında “adaletin bağımsız ve adil olması” cevabı verilmiş. İmamoğlu tutuklanması etkisi olmayan bu bulgular bile sokaklardaki tepkinin ekonomi ve adalet meselesi olduğunu gösteriyor.
Partizanlığın, keyfiliğin, merkezileşmenin, gelir dağılımında adaletsizliğin, yoksulluğun, yoksunluğun zirve yaptığı bir dönemde hiçbir yanlışın sorumluluğunu almayan, hiçbir konuda toplumu bilgilendirmeyi, hesap vermeyi gündemine almayan, kutuplaşma siyasetinden vazgeçmeyen bir iktidara karşı insanlar itiraz sesleri duyulsun istediler.
Aynı biçimde de CHP’ye ödevlerini hatırlattılar aslında. Yaşanan ve gösterilen bu kitlesel tepkiyi iktidar da muhalefet de kısa yoldan değerlendirirlerse yanlış yaparlar. Özellikle CHP bu tepkinin, dayanışma sandıklarına verilen desteğin kategorik olarak kendinde adayı, lideri, söylemi, politikaları ne olursa olsun cebinde olacağını varsayarsa fena yanılır. Nitekim benzer zihni ve siyasi hata 2023 seçimleri öncesi Kılıçdaroğlu ve CHP’since yapıldığında yaşandı.
Sokaklara çıkan gençlerin çoğunluğu 2000 ve sonrası doğan üniversite öğrencileriydi. AK Parti ve Erdoğan dışında iktidar yaşamadılar. Gezi sonrası iktidarın yasaklamaları nedeniyle artık öğrenci şenliklerinin de yapılamadığı zamanlardayız. O nedenle bu gençler öğrenci şenlikleri, üniversite festivalleri görmediler ama şimdi sokaklarda kendi şenliklerini yapmaya çabalıyorlar.
Veri Enstitüsü’nün Türkiye’nin Değişen Yüzü araştırmasının bulgularının analizinde ve sosyolojik kümelenmelerinin birisinin adı “metropolün karamsar gençleri” kümesiydi. Gazetemizde de kasım ayında özetlediğimiz bulgularımıza göre “metropolün karamsar gençleri” olarak tanımladığımız bu kümenin yüzde 25’i geçinmekte zorlanıyor, yalnızca yüzde 14’ü kendini çevresindekilerden daha mutlu hissediyor, yalnızca yüzde 13’ü hayatından memnun.
Metropolün karamsar gençlerinin yüzde 1.4’ü “genel olarak” Türkiye’de demokrasinin işleyişinden memnun.
“Türkiye’de genel hayat şartları 5 yıl sonra daha iyi olacak” beklentisi olanlar yüzde 3, “Gelecekte Türkiye dışında yaşamayı isterim” önermesini onaylayanlar yüzde 53, bu önermeye itiraz edenler yüzde 24.
“Bu ülkede çocuk yetiştirilmez” önermesini onaylayanlar yüzde 48, karşı çıkanlar yüzde 21.
Yüzde 71’i “özgürlüğünün kısıtlanmasından” korkuyor, yüzde 75’i “iklim değişikliğinin” ürettiği sorunlardan korkuyor.
Yüzde 57’si Atatürkçü yüzde 30’u milliyetçi
Yüzde 46’sı ülke siyasetiyle ilgilenmediğini söylüyor, aynı zamanda yüzde 57’si kendini Atatürkçü, yüzde 30’u milliyetçi olarak tanımlıyor.
Gazeteci Ersin Eroğlu da bu bulguları teyit eden gözlemlere sahip. Eroğlu’na göre, “İmamoğlu operasyonu sonrası toplanan gençlerde polisle karşı karşıya gelen gruplar 2000 sonrası doğumlu ve kendilerini milliyetçi/Atatürkçü olarak tanımlıyorlar. Aslında CHP gençliği bu kitlenin içinde yok. Kendilerini CHP’li olarak da görmüyorlar. Gençler, katı iktidar karşıtı fakat kendilerini ait hissettikleri bir parti yok. İdeolojik olarak Zafer Partisi’ne yakın diyebilirsiniz ancak Zafer Partili de değiller.”
Geleceğin siyasi aktörlerini bu gençler şekillendirecek
Eroğlu’nun Avrupa’da da benzerlerini gördüğümüz yeni bir şoven dalgaya dair bu gözlemini teyit eden bulgumuz ise şöyle. Metropolün karamsar gençlerinin yüzde 83’ü “Göçmenler toplumsal huzuru bozar” fikrinde, yüzde 81’i “Göçmenler kültürel çeşitliliği artırır” fikrine itiraz ediyor.
Bir başka genç gazeteci Hazar Dost’a göre “Saraçhane’deki gençler CHP’ye de tepkililer, Saraçhane’de otobüs üstünden yapılan konuşmaları dinlemiyorlar. Gezinin politik-örgütlü gücü bu sefer yerini yatay örgütlenmelere bırakmış gibi görünüyor. Fakat bu yatay örgütlenme, karar mekanizmalarının demokratikliğini de ortadan kaldırmış durumda”.
Dost’un asıl dikkat çektiği nokta ise bu gençlere dair şu gözlemi: “Yol açıyorlar, anlaşılan bir yol da kuracaklar. Fakat herkesin ezberindeki gençlik hareketinden farklı olacağı da ortada…”
Galiba hepimizin ortaklaşacağı, Veri Enstitüsü araştırmalarının da gösterdiği tüm bulguların işaret ettiği tespit şu: AKP dışında bir iktidar görmeyen bu yaş grubu kendilerini geleceksiz olarak görüyor. Eylemlerde çok cesurlar. Büyük olasılıkla kaybedecek bir geleceklerinin olmadığını düşünüyorlar. Yakın tarihte kendilerinden çok söz ettireceklere benziyorlar. Hem siyaset sosyolojisi açısından hem de partilerin çalışmalarında daha da gözle görülür hale geleceklerdir. Belki de geleceği ve siyasi aktörleri de onlar şekillendirecekler.
Bekir Ağırdır'ın bu yazısı Oksijen'den alınmıştır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025
28.04.2025
14.04.2025
5.04.2025
31.03.2025
3.03.2025