Bekir AĞIRDIR
Türkiye’de siyaset, yeniden şekilleniyor. Ancak bu şekillenme, salt aktörlerin pozisyonlarıyla sınırlı değil; siyasal sistemin, kuralların, temsil anlayışının ve anayasal çerçevenin yeniden tarif edilmesini de içeriyor. Devlet Bahçeli’nin son önerisi, işte bu yeniden tarif çabasının en açık, en derin ve en stratejik hamlelerinden biri.
Bahçeli yalnızca bir anayasa değişikliği çağrısında bulunmuyor. Seçim sisteminin yeniden düzenlenmesi, Siyasi Partiler Kanunu’nun baştan yazılması ve TBMM İç Tüzüğü’nün değiştirilmesi gibi önerilerle, tüm siyasal zeminin yeniden kurulmasını talep ediyor. Bu, bir “reform paketi” değil, bir bakıma yeni bir rejimin kurumsal çerçevesini inşa etmeye yönelik bir irade beyanı gibi duruyor. Belki de asıl hedeflenen 2017 halk oylamasıyla başlayan Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi denilen bu merkeziyetçi sistemin kurumsallaşmasının tamamlanmasıdır.
Bu önerilerin zamanlaması da tesadüf değil. PKK’nın Öcalan öncülüğünde silahlı mücadeleye son verip kendini feshetme açıklaması, “eşit yurttaşlık” temelinde sivil siyasete geçme önerisiyle birleşince, Türkiye’de hem terörle mücadele hem Kürt meselesi açısından yeni bir dönem açılmış gibi görünüyor. Bahçeli’nin bu eşikte yaptığı çağrı, bir yandan bu gelişmeleri fırsata çevirmeye çalışıyor, diğer yandan muhalefeti de yeni bir hizalanmaya zorluyor.
Bahçeli’nin önerisi dört temel başlıkta somutlaşıyor: Birincisi “yeni anayasa” önerisi. 1982 Anayasası’nın “darbe ürünü” olduğu eleştirisi, geniş kesimlerde karşılık bulabilecek haklı bir argüman. Ancak Bahçeli’nin anayasa önerisi; hak ve özgürlükler, kuvvetler ayrılığı, sivil katılım gibi demokratik unsurları güçlendirmekten çok, mevcut yürütme sistemini tahkim etmeyi, merkeziyetçiliği derinleştirmeyi hedefliyor. Üstelik önerilen “Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” gibi yapılar, sivil değil bürokratik bir zemine dayanıyor.İkincisi, “seçim sistemi değişikliği”. Üçüncüsü “siyasi partiler kanununda”, dördüncüsü “meclis iç tüzüğünde değişiklikler”.
Yeni anayasaya ihtiyaç var mı?
Türkiye siyasetinin gündemi yeniden bir anayasa tartışmasıyla şekilleniyor. Peki Türkiye’nin gerçekten yeni bir anayasaya ihtiyacı var mı? Ve elbette ikinci soru, nasıl bir anayasaya ihtiyaç var?
Evet, var. Çünkü mevcut anayasa, 1980 Darbesi'nin ardından devletin vatandaş üzerindeki denetimini önceleyen bir anlayışla yazıldı. O günden bugüne 19 kez değişiklikler yapılsa da ruhu hiç değişmedi. Bugün de hala “devletin hayatı düzenlemesini” esas alan değil “devletin hayatı ve yurttaşı denetlemesini” esas alan bir anayasa var.
Dahası, Türkiye’nin toplumsal yapısı, değer dünyası, öncelikleri tamamen değişti. Gençler farklı düşünüyor, kadınlar artık daha fazla söz istiyor, Kürt meselesi terör rehninden kurtulup biraz daha demokratik temsile kayıyor. Öte yandan kadim toplumsal fay hatları toplumun bir kesiminde kutuplaşmalara dönüşmüş durumda. Hukukun üstünlüğüne inanç yerlerde sürünüyor, lümpenlik ve şiddet sokaklara ve 15 yaş seviyelerine inmiş. Ama var olan anayasa ne yaşanan toplumsal dönüşümü tanıyor ne de toplumdaki çeşitliliği kapsıyor. Kaldı ki anayasanın tanımladığı bazı kurumlar bile bu anayasaya uymamayı normal görüyor.
Yeni bir anayasa, yalnızca hukuki bir metin değil; birlikte yaşama iradesinin ifadesi olmalı. O yüzden bu metnin, sivil, katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla, toplumun tüm kesimlerinin katkısıyla yazılması gerekir. Sadece bir partinin ya da bir ittifakın anayasa yapması, mevcut sorunları derinleştirmekten başka işe yaramaz. Eğer amaç gerçekten bugünün ihtiyaç ve taleplerine cevap üretmekse, yeni bir anayasa bu toplumun ortak eseri olmalı. Yoksa yapılan, sadece rejimi kalıcılaştırmak olur.
Evet, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Ama bu, bugünkü iktidarın öngördüğü gibi sadece sistemi koruma ve muhalefeti denetim altına alma amaçlı değil; toplumun tüm kesimlerinin özgürlük, adalet ve eşitlik temelinde bir arada yaşayabileceği yeni bir sözleşme için gerekli.
Siyasetin doğallaşması ihtiyacı var mı?
Siyasi alanın başta siyasi partiler yasası olmak üzere yeniden düzenlenmeye ihtiyacı var. Bu ihtiyacın da birden çok dayanağı ve gerekçesi var. Birincisi, siyasi alan üretkenliğini ve sorun çözücülüğünü yitirdi. Meclis muhalefet aktörlerinin ihtiyaç ve taleplerini dikkate almaktan çoktandır vazgeçmiş durumda.
İkincisi iktidar, memleketin sorunlarından uzaklaşmış ve kendi gündemine sıkışmış durumda.
Üçüncüsü, siyasetin kimliklere sıkışması, müzakere ve uzlaşmanın yerini “yenme” odaklı bir siyasi kültürün almasına yol açtı. Bu durum siyaset kurumuna olan güveni sarsıyor.
Dördüncüsü, toplumun farklı kesimlerinin farklı ihtiyaç ve talepleri için siyasetle ilişki kurabilmeleri lazım ama ne yazık ki partiler de giderek gündelik hayattan ve sokaktan uzaklaşmış durumda. Örneğin 'Terörsüz Türkiye' adı verilen süreçten baktığımızda, çözümün çok aktörlü ve çok boyutlu olduğu açık. Çözüm ancak devletle toplum arasında yeni bir mutabakat ve bunun gerektirdiği kurumların kurulmasıyla mümkün. Bu da siyasetin sadece partiler düzeyinde değil, toplum düzeyinde de genişlemesini zorunlu kılıyor. Ama meseleyi yalnızca PKK’nın kendini feshetmesine bağlamanın yetmediğini zaman içinde göreceğiz. O nedenle toplumsal enerjinin siyasete katılmasına ihtiyacımız var.
Tüm bu unsurların yanı sıra asıl gezegen, hayat, insan, bilim ve doğal olarak siyaset tanımı ve biçimleri değişiyor. Ama ülkenin de kadim ve markalaşmış sorunları var. Bu sorunları çözebilmenin tek yolu; siyaset marifetiyle müzakere, ikna ve uzlaşma süreçlerini çalıştırabilmek. Bu süreçlerin başlangıç noktası da fikir ve örgütlenme özgürlüklerinden başlayarak hak ve özgürlükler alanının genişlemesi. Buna bağlı olarak siyasi partiler yasasından meclis iç tüzüğüne dek siyasi alanı düzenleyen tüm yasaların değiştirilmesi.
Sonuç; evet, siyasetin doğallaşması ve siyasi alanın genişlemesi gerekli. Bu hem mevcut krizler yumağından çıkışın hem de toplumun ortak yaşama iradesini yeniden güçlendirebilmesinin vazgeçilmez bir ön koşulu. Aksi takdirde, siyaset “siyasetsizlikle” yer değiştirmiş otoriter bir çerçevede boğuluyor ve daha da boğulacak.
Sıkıştırıldığımız stratejik bağlam
Bahçeli ve MHP’nin, “yeni yüzyılın terörsüz Türkiye’si” vizyonuyla çerçeveleyip başlattığı anayasa süreci görünürde toplumsal barışa hizmet eden bir araç olarak karşımızda duruyor. Öte yandan öneri ve peşinden yapılan açıklamalar sadece iktidar blokunu değil, muhalefeti de şekillendirecek bir tasarımı ima ediyor. Bir bakıma yeni anayasadan beklenti daha çok bugünkü yönetim sistemine uygun kurumsallaşmanın tamamlanmasının hedeflendiği şeklinde. Bu bağlamda MHP’nin ideolojik pozisyonunu da dikkate alarak, sürecin hem içerik hem de stratejik niyeti açısından önerilen yeni anayasa merkezi yapıyı konsolide etmeye ve güçlendirme hedefine yönelik görünüyor.
Öte yandan yargı süreçlerinin araçsallaştırıldığı, belediye başkanlarının görevden alındığı, medyanın kuşatıldığı ve daha da önemlisi CHP’nin yargı süreçleriyle felç edilmeye çalışıldığı bir atmosferde yapılanların “sivil anayasa” iddiasıyla meşrulaştırılmaya çalışıldığını söylemek de mümkün.
Aynı anda üç farklı süreci bir arada yaşıyoruz: Terörsüz Türkiye, yeni anayasa ve İmamoğlu-CHP operasyonları. Üç süreç birbirine bağlı ya da paralel ama aynı zamanda farklı dinamikleri, aktörleri, hedefleri var. Her birisi birbirini etkileyen, besleyen ama bir o kadar da farklılıkları olan süreçler. Üç sürecin de ortak karakteristiklerinden birisi, muhalefetin olası en geniş ittifakını içeriden parçalama zemini de açıyor olması. İmamoğlu üzerinden en güçlü rakibi sahneden indirirken, kurultay davaları üzerinden CHP’yi zayıflatmak, açılım sürecindeki pozisyonu üzerinden DEM Parti’nin yalnızlaştırılmasını sağlamak, İYİ Parti gibi merkez sağ alternatifleri marjinalize etmek, Özdağ’ı tutuklayarak Zafer Partisi’ni felç etmek ve en önemlisi, muhalefet ittifaklarını imkânsız hale getirmek…
Muhalefet ve başta CHP ne yapabilir?
Evet, Türkiye’nin bir anayasa değişikliğine, hatta belki de köklü bir anayasa reformuna ihtiyacı var. Ancak bu ihtiyacın gerekçesi, iktidarın önerdiği siyasi sistemin kalıcılaştırılması ya da muhalefetin dışlanması değil; toplumsal meşruiyeti olan, katılımcı, demokratik bir hukuk düzeninin kurulmasıdır. Bu çerçevede başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin yalnızca tepkisel bir pozisyon almaları yetersiz kalacaktır.
Özellikle CHP artık bu tür girişimlere “karşı olmakla” yetinmemeli; kendi siyasal kurucu anlatısını ortaya koymalıdır. Yerel seçimlerde en çok oyu almış, en geniş coğrafyada yerel yönetim yetkilerini kazanmış, anketlerde bugün de birinci parti seviyesinde seyreden CHP şimdi başka bir hamle yapmalıdır. Ülkenin ihtiyacı olan yeni anayasa ve yeni siyasi zemin üzerine kendi iddialarını ortaya koymalıdır. CHP önce kendi anayasa önerisinin dayandığı temel ilkeleri açıkça kamuoyuna sunmalı. İktidarın siyasi alanı daraltma çabalarına karşı CHP tüm il ve ilçe örgütlerinde yeni anayasa tartışmaları açabilir. Bu süreç örgütün fikri ve insani anlamda yenilenmesinin, enerji üretmesinin, ahali ile yeni bir siyasi ilişki kurmasının da aracı haline dönebilir. CHP siyasetin yenilenmesi, doğallaşması, demokratikleşmesi sürecini kendi içinden başlatabilir. Parti içi demokrasi, ön seçim, yerel karar alma mekanizmalarının güçlendirilmesi gibi bir dizi politikayla örnek bir siyaset biçimi inşa edebilir de.
CHP 19 Mart İmamoğlu operasyonlarından beridir yeni bir siyaset şansını artırmış görünüyor. Özellikle Ferdi Zeyrek’in ölümü, cenaze töreni, Özgür Özel’in ilk andan itibaren dostu için çektiği acı ve kabrindeki görüntülerdeki sahicilik ve samimiyetin etkileri gelecek günlerde daha da belirgin biçimde hissedilecek. CHP belki de ilk kez kendisine karşı olan toplumsal kesimlerdeki duygusal ambargoları aşma fırsatı yakalayabilir. Yeni anayasa tartışmalarına dahil olma biçimi bu toplumsal kesimlerdeki algısını değiştirebilir.
Türkiye, uzun süredir gelecek tahayyülü olmayan bir siyaset içinde debeleniyor. Yaşanmakta olan ulusal ve küresel krizler yumağı içinde toplumun naturası da ihtiyaç ve beklentileri de değişiyor. Türkiye’de siyasal sistem, yalnızca hukuki değil zihinsel olarak da yeniden kuruluyor.
Yeni anayasanın ve hatta Türkiye’nin geleceği yeni bir kurucu siyaset anlayışından geçiyor. Belki de artık mesele kimin iktidar olacağı değil; nasıl bir Türkiye kurulacağıdır.
Şimdi mesele, hangi siyasetin “dünyanın Türkiye’sine” yeni bir hikâyeyi kurabilecek cesareti, vizyonu ve iradeyi gösterip gösteremeyeceği. Ve elbette bu hikâyenin bugünün, memleketin ve ahalinin ihtiyaç ve taleplerine ne kadar uyumlu olup olmayacağı.
Bekir Ağırdır'ın bu yazısı Oksijen'den alındı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025
28.04.2025
14.04.2025
5.04.2025
31.03.2025
3.03.2025