Bekir AĞIRDIR
Kürt meselesinin kendi dinamikleriyle zaman içinde değiştiğini sıklıkla olumsuz bir vurguyla dile getiriyoruz. Doğru da aslında! Kürt meselesinin boyutları, katmanları ve mekânları, çözümsüzlük içinde süren zaman içinde ağırlaşarak, çeşitlenerek, genişleyerek sürüyor.
Son haftalardaki aktörlerin konuşmalarına bakarak, bu kez aktörlerde olumlu bir değişikliğin izlerini görmek mümkün. Başbakan ilk kez ve bu denli net Oslo sürecinin sürdürülebileceğini, İmralı ile görüşülebileceğini söylüyor. İktidardaki bu dil değişikliğinin iki olası sonucu var. İlki, müzakere masasının kurabilmesinin belirleyici iradesinin bu denli açık gösterilebiliyor olması önemli. İkincisi ve bence daha olumlu yanı, toplumsal algılardaki ve toplumdaki şoven dip dalganın gazına gelmeden bu irade beyanı şoven toplumsal algının yönetilmesi ve dönüştürülebilmesi için de ilk adım. Elbette hükümet bu pozisyonunda samimi ve kararlı olabilirse!
BDP üç yıldır ilk kez bu denli kararlı olarak inisiyatif almaya hazır görünüyor ki, sürecin BDP’yi de olumlu anlamda dönüştürdüğü söylenebilir.
CHP iki ileri bir geri söyleme devam etse de kestirip atamadığına göre, hayatın dayattığı bu mesele karşısında eski, olumsuz ve katı pozisyonunu sürdürmekte zorlandığı görülüyor. Bu sürecin sonunda CHP’nin yeni, kararlı ve demokratik bir pozisyona yerleşip yerleşemeyeceği partinin yenileşme sürecine bağlı.
Aktörlerde bu değişim belirtilerine karşın, sürecin başarıya ulaşması için yöntem konusunda hepsinin ve kamuoyunun bir zihni dönüşüme ihtiyaç var.
Müzakere kavramı sıkça kullanılmakla beraber şu ana dek sürdürülenin müzakere olmadığı açık. Siyaset, medya ve genel kamuoyu Kürt meselesinde de diğer tüm siyasi meselelerde de bir yöntem yanlışlığı içinde. Var olan durumda sürdürülen tartışmalar müzakere değil, münazara ve münakaşadır.
Hatta ekranlardaki tartışma programlarının kurgulanması, gazetelerin köşe yazarlarının kombinasyonu da münazara ve münakaşaya dayalıdır.
Münazara, içtenlikle inanılmasa, bilinmese bile bir tartışmada yer alınan tarafın, karşı tarafın tezlerini çürütmek, açığa düşürmek, laf cambazlığı yapmak üzerine kuruludur. İster lise münazaralarında kura ile seçtiğiniz, ister çıkarlarınızla, korkularınızla içinde olduğunuz tarafın laf ebeliğine soyunmak demektir. Derdiniz karşı tarafı anlamak, ortak bir noktaya ulaşmak değil, diğer tarafı yenmektir.
Münakaşa ise daha duygular ağırlıklı bir tartışma biçimidir. Dile akıl değil, öfkeler hakimdir. Çoğu zaman dilin yanı sıra fiziksel güç de işe dahil olur. Amaç yine ortak bir noktaya ulaşmak değil, diğerini gerekirse güçle susturmak ve yenmektir.
Münazarada da münakaşada da akıl ve fikir değil, dil ve güç yarışır. İstenen öğrenme, anlama, uzlaşma değil, karşı tarafı yenmektir. Savunulan fikre inanmak değil, bugünkü pozisyon ve o pozisyonun çıkarlarıdır kollanan. İzleyenlerin takdiri, sizin bilginize, fikrinize değil, kör inançlı amigoluğunuzadır.
Ne yazık ki son yılların ülkedeki siyasi ortamına da hakim olan münazara ve münakaşadır. İster bu yazıların altlarına yazılan bazı okur yorumlarını okuyun, ister ekranlardaki tartışmaları izleyin, ister köşe yazılarını okuyun, aktörlerin de izleyicilerin de ruh hali münazara ve münakaşadır. Ne söyleyen, ne okuyan, ne izleyen sizin ne demek istediğinizle ilgili değil, kafasındaki pozisyon alışa uygun olarak size yapıştırdığı etiket ve sonra da o etikete uygun münazara ve münakaşa tepkileridir.
Şimdi müzakere zamanıdır. Siyasetin, siyaset yapmanın ilk adımı müzakeredir. Müzakere aldım, verdim pazarlığı değildir. Karşı tarafın ihtiyaçlarını, zihni ve duygusal pozisyonlarını, yüklerini, çıkmazlarını anlam çabasıdır. Ancak bu noktadan başlarsak uzlaşmaya ulaşabiliriz. Kendi fikrimizi öbür tarafa dayatarak değil, yeni bir üçüncü fikre ulaşmaya razı olarak başlarsak başarabiliriz. Ancak böylesi bir niyetlilikle başlarsak, müzakereden ikna ve uzlaşma üretebiliriz.
Uzlaşmaya ulaşmak için de yeni bir dil ve zaman algısı gerekli. Zamanı dün olarak değil yarın olarak algılayabilmek, kirlenmemiş yeni bir dil üretmek gerekli. Yeni bir sürece başlayabilmek için ihtiyacımız olan tam da budur.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025