Bekir AĞIRDIR
Siyasetin genel olarak siyasi sorunları çözme kapasitesi düşük. Ta ki sorun kendi dinamikleriyle sürdürülemez hâle gelip, kendi çözümünü dayatana kadar. O zamana dek siyaset müzakere- ikna- uzlaşma süreçleri içinden değil siyasi kavgalar ve kutuplaşma üzerinden sorunları yaşıyor.
Bu meselenin çok farklı nedenleri ve sonuçları var elbette. Ben daha çok siyasal sonuçlarına değil toplumsal ve gündelik hayat üzerindeki etkilerine odaklanmaya çalışıyorum.
Araştırmalar gösteriyor ki her beş kişiden ikisi siyasetin varolan sorunlara çözüm bulacağına inanmıyor. Bu oran son yılarda biraz aşağı veya yukarı oynasa da ortalama durum bu.
Siyaset çözmüyor diye hayat durmuyor. Toplum gündelik hayatın içinde varolan siyasal sorunlara kendi çözümlerini üretiyor. Ama asıl önemlisi toplumsal bellekte ve zihin haritalarında iki önemli eğilim yaşanıyor.
Birincisi sade bireyler kendi bireysel hayatlarıyla ülke hayatını neredeyse birbirine değmiyormuş gibi ayrıştırmaya başlıyor. İki ayrı zaman diliminde, iki ayrı katmanda iki ayrı hayat yaşanıyormuş gibi bir algı ve iki ayrı hayata dair iki ayrı zihin haritası gelişiyor.
Ülke hayatı ne olursa oldun kendi hanesinin varoluşu, geçimi ve huzurunun önde olması insanın doğasında olan bir şey. Hanenin, ailenin varoluş ve geçim sorununu bir biçimde çözüyor. Bulunan çözümün yasalara, ahlaki değerlere uygun olup olmadığına bakmaksızın kendi sorununu çözüyor. Ormandan ağaç kesmekten, hazine arazisine gecekondu yapmaya, kayıt dışı çalışmaktan, rüşvet alıp vermeye kadar bir dizi davranışı sergileyebiliyor. Çünkü devlete, hukuka ve siyasete güvenmiyor.
Sorun insanlar haneleri dışına çıktığında, sokağında, mahallesinde, işyerinde diğerleriyle ilişki ve iletişim içinde girdiklerinde başlıyor. Ortak sorun alanlarında, eğitim, sağlık, ulaşım gibi ortak sorunlarla karşılaşıldığında yeni bir durum var artık. Ortak sorun alanlarında ortak iş yapma ve sorun çözme mekanizmaları zayıf. Böylesi bir gelenek neredeyse yok denecek kadar az. Ortak alanlarda basit, gündelik hayat dayanışması dışında, sorun çözmeye yönelik hayat pratikleri son derece düşük. Dayanışmanın nasıl üretildiği ve yaşandığı ayrıca incelenmeye değer bir konu.
Gündelik hayatın karmaşıklığı ve hızlı ritmi içinde, öne çıkan kültürel kimlikler, farklılaşan aidiyetler, ötekileştirmeler, kutuplaşmalar derken sade birey ülke hayatını anlamlandırmakta ve kendini konumlamakta zorlanmaya başlıyor.
Bu durumda, kendi hayat alanında hayata direnen, başarmaya çalışan, kendi hedefleri ve ihtiyaçları için tutkulu olan sade birey ülke hayatının karmaşasından endişe ve korku üretiyor.
Bireysel hayatla ülke hayatının değerleri, öncelikleri ayrı yönlere doğru gelişmeye başlıyor.
Olması gerekenleri kendi hayatında bir biçimde çözüyor, kendinden farklı olana daha hoşgörülü bakıyor. Kendinden farklı olanla akrabalık tesis ediyor, aynı camilerde ibadet, aynı pazarlara alışveriş ediyor.
Ya da farklı olanla, ötekiyle hiç ilişki kurmuyor. Ona değmeden yaşıyor. Hanesine bulaşmadıkça farklı olanın apartmanında, işyerinde varlığına itiraz etmiyor. Aynı farklılığa ülke hayatından bakınca ise o farklılığı ötekileştiriyor. Kendi de korkuyor, ötekini de korkutuyor.
Ülke hayatına dair beklentileri düşük olsa bile bireysel hayatı için umutlu ve iyimser düşünüyor. Ama eğer politize olmuş bir toplumsal ve kültürel kümede ise hem ülke hayatı için hem de kendi hayatı için umutsuzluk çoğaltıyor.
Bireysel hayatla ülke hayatının bu denli birbirinden bağımsız yaşanıyor olması kimilerince bu toplumun çelişkisi gibi görünse de bu verili bir hâl. Belki de sanayi toplumu sonrası yeniçağın bir karakteristiği bu. O nedenle çelişki kavramında olduğu gibi negatif bir tınıyla düşünmek yerine, verili hâli anlamaya çalışmalı ve bu verili hâl içinde ne olabileceğine bakmalıyız.
Yazının başında siyaseten yönetim boşluğuna karşı zihin haritalarında iki önemli eğilim yaşanıyor demiştim. İkinci zihnî ve hayat pratiği değişikliğini de gelecek yazıya bırakalım.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025