Bekir AĞIRDIR
Denir ki, hiçbir kar tanesi bir diğerine benzemez. Tek bir kar tanesini elimizde tutamayız, şeklini çıplak gözle göremeyiz. Parmaklarımızın üzerinde ağırlığını veya ıslaklığını bile hissedemeyiz.
Ama o ağırlığı ve şekli belirsiz kar taneleri birikir. Birikir ve tek birinden beklenmeyecek, algılanamayacak bir güce ulaşır.
Biraz hayatlarımız da böyle!
Birbirine benzediğini sandığımız her günün, duyguları, algıları, beklentileri, deneyimleri üste üste birikir. Kaybedilenler, yanlış yapılanlar, hayal kırıklıkları da elbette. Fark ederiz ki bir sabah aslında değişmişiz. Ne hayallerimiz ilk gençliğimizin hayalleri, ne hüner ve becerilerimiz okuldan ilk mezun olduğumuz günkü ile aynı.
Genellikle de o kırılma anlarını minik kar tanelerine ve onların birikmelerine değil, büyük bir olaya, ya aşka ya da iş değiştirmeye bağlarız. Ya da rastlantılara, şanslara, yıldızın parladığı anlara.
Bireysel hayatlarımızda yaptığımız hatayı sıkça, neredeyse her gün ülke hayatına ve topluma dair meselelerde de yaparız.
Binlerce, milyonlarca tekil ve minik kararın ve eylemin toplumsal bellekteki etkilerini ıskalıyoruz mesela. Hele yaygın medya ezberiyle, bu toplumun balık hafızalı olduğuna inananlardansak, bir sabah gördüğümüz, duyduğumuz kırılmaları anlamlandıramıyoruz.
İçindeyken olanları anlamlandıramıyoruz
Olanları anlamlandıramamanın, bilinmeyen değişenlerin ilk yürek çarpıntısıyla yok saymaya başlıyoruz. Anlamlandıramama sürdükçe de önce bilinmeyen güçlerin ürettiği geçici durumlar olarak algılamak işimize geliyor. O geçici durumu üreten komplo sahiplerinin, iktidarın, askerin, dış güçlerin (hepimiz meşrebimize, inançlarımıza ve siyasi kabullerimize bağlı olarak özne değişiyor elbette) gücü ve etkisi azaldıkça, o geçici durum ortadan kalkacak diye bekliyoruz.
Geçici durum kalıcı olmaya doğru evrildikçe, hâlâ anlayamamış ve anlamlandıramamışsak, korku üretme aşamasına geçiyoruz.
Avaz avaz bağırmak (bugünlerde bazı siyasi liderlerimiz sıkça yapıyor), ürküntü yayan mesajları birbirimize göndermek (bugünlerde okumuş çocukların sosyal ağlarında sıkça örnekleri var) gibi tepkiler geliştiriyoruz.
Şimdi ülke, toplum, hayat, siyaset bir başka aşamaya geçiyor. Bu geçişi tamamladığımızda artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ya da bu geçişi sağlıklı biçimde başaramayacak, arafta kalacağız.
O nedenle bir süre, daha sert, keskin tartışmalar, daha ince düşünülmüş provokasyonlar, dehşete dönüşmüş korkular, bu korkular üzerine yeni politikalar göreceğiz.
Toplum artık eski düzenin sürdürülemezliğini görüyor. 2011 seçimlerindeki tercihler hâlâ tam olarak doğru anlaşılamamış olsa da yeni düzenin, yeni mutabakatın anayasası içindi. Bu yoldaki en önemli siyasi, zihnî, duygusal tıkaç olarak Kürt meselesi de artık daha fazla sürdürülemezdi. Şimdi Kürt meselesinden başlayarak başka bir sürece girdik.
Yeninin oluşmasına dâhil olmak
Bundan sonrası için önemli olan yeniyi, nerede ve nasıl, hangi mutabakatları üreterek oluşturacağımızdır. Bir kısmımız “bilerek yanlış yapacak”, “eski düzenin egemenlerinden, yararlanıcılarından” olduğu için sürecin dışında kalacak.
Çoğunluğumuz için ise mesele bu sürece ne denli, nereye kadar, hangi isteklilikle katılacağımızdır. Siyasi hüner ve becerilerimize göre, müzakere- ikna- uzlaşma hüner ve becerimize göre yeninin biçimlenmesinde etkin olacağız. O nedenle çekirdek çitleyerek kenarda seyretmek, alkışlamak, ıslıklamak zamanı değil sürece dâhil ve müdahil olmanın yol ve yordamını üretme zamanıdır.
Hayatın farklı iki alanından iki güzel örnek var bugünlerde. Birisi Hasan Cemal. Köşesi elinden alındı diye Hasan Cemal korkularını, çaresizliğini, mağduriyetini, hakkındaki komploları değil işini esas aldı. Gitti bu yılın şimdiye kadar ki en iyi gazetecilik örneği sayılacak Karayılan röportajını yaptı. Geldi kendisi de başka bir iyi örnek olan T24’te de yayınladı.
İkinci iyi örnek Taksim Platformu. Taksim Meydanı’na, Gezi Parkı’na dair saçma sapan projeye karşı çıkışını yalnızca protestoculuğa hapsetmedi. Taksim Platformu alternatif projelerle, alternatif eylemlerle, bir aktöre göre değil bir zihniyete göre hizalanarak, aktörlere göre değil her aktörün içindeki daha çoğulcu bakanlarla daha geniş bir ittifak oluşturmaya çalışarak her gün daha da büyüyen bir muhalefet geliştiriyor.
Bu iki örnek mi daha etkili ve sonuç alıcı, yoksa paranoyalara teslim olmak mı?
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025