Bekir AĞIRDIR
Sürecin başındaki toplumda var olan “duygusal tepkiler”“davranışsal tepkiye”dönüşmedi. Toplum tereddütlü fakat serinkanlı bir biçimde izliyor ve bekliyor. Bundan sonrasında olumsuz pozisyon ve tutum alanlarda nasıl bir aşınma olacağı süreci nasıl yönettiğimize bağlı.
Yanda “değişim eğrisi” dediğim grafiği görüyorsunuz. Dikey eksen “memnuniyetsizlik-memnuniyet” ekseni, yatay eksen de zamanı gösteriyor.
Değişim ihtiyacını besleyen şey esas itibariyle bir duruma dair memnuniyetsizlik ya da mutsuzluk durumu. Memnuniyetsizlik, mutsuzluk hâlinden kurtulabilmek için önce bunu yaratan meseleyi düşünmeye, sorgulamaya başlarız. Sonra bir niyet ve irade olarak değişim arzusuyla yola çıkarız. Değişim niyeti ve iradesinin açık beyanı bile kendi başına bir heyecan yaratır. Sonra duygu hâlimiz ilk zirveyi yapar. Değişim niyet ve iradesinin ürettiği o ilk heyecan dalgası henüz “umudu değil ama umutlanma arzusunu” kabartmıştır.
DİKKAT GRAFİK GİRECEK!
Her değişim süreci eski bildiklerimizden, alışkanlıklarımızdan bilinçli olarak kopmayı ve yeni bilgileri, duyguları üretmeyi ima eder. Özellikle alışkanlıkları değiştirebilmek o denli kolay değildir çoğu zaman.
Hayatın her alanında değişim sürecinin ilk duygusal ve zihnî zorlukları yaşanmaya başladığında iki şey olur. Bir yandan yeni davranışların sonuçları alışkanlıklarımızın ürettiği rahatlığı bozmaya ve içimizde huzursuzluk üretmeye başlar. Bu bozulma bazı endişe ve korkuları besler. Çünkü kötü de olsa eski durumda bir denge hâli mevcutken, şimdi dengesizliktir esas olan. Bu noktada değişimi de sorgulamaya başlarız, “Doğru mu yapıyoruz acaba” soruları her yeni problemde önce “buna değdi mi”sorusunu besler. Yeni problemler ve sorgulamalar arttıkça “eyvah, yanlış mı yaptık” sorusu kurcalamaya başlar beynimizi.
Bu nokta değişim sürecinin en kritik noktasıdır. Eğer değişim niyeti ve iradesi yeterince güçlü değilse, henüz yeni davranışlar alışkanlıklara dönüşmeye zaman kalmadan vazgeçeriz.
İçinde bulunduğumuz süreçte bugün ilk olumlu zirvedeyiz. Ama bir süre sonra o grafikte gördüğünüz gibi eğri aşağı doğru dönecek. Bir süre eğri de olaylar ve tartışmalar da olumsuza doğru yönelecek, tartışmalar daha da setleşecek.
Dip noktanın riskleri
Dip noktaya vardığımızda değişim eğrisinin yönünü olumluya doğru dönme zamanını ve süresi belirleyecek kritik durumlar, adımlar ve aktörler olacak. Çünkü toplumun gerçek tepkisi dip nokta aşıldıktan sonra gelişecek.
En kritik birinci şey sürece bilinçli ve örgütlü olarak karşı olanların yapacakları ve bunlara karşı önlemlerin ve tepkilerin nasıl yönetileceği olacak. Bu periyotta çok daha örgütlü, hazırlanmış, incelikli provokasyonları tahmin etmek zor değil. Asıl önemli olan hükümetin, Kürt siyasetinin ve sürece dâhil olan barış ve demokrasi yanlılarının değişim niyet ve iradelerindeki kararlılık dozunun bu provokasyonları göğüsleme ve boşa çıkarma kapasitelerinin ne olduğu.
İkinci kritik şey çözümden yana olanların senaryosuzlukları olacaktır. Eğer sürece dair farklı senaryolar yok ise ve yalnızca masada tek bir yol haritası var ise bu durum kendi başına risk olacaktır. Bu denli karmaşık bir mesele, kontrol edilemez bu denli çok aktör ve dinamiğin birarada olduğu zeminde hayatın tek bir plana göre çalışmayacağını bilmeliyiz.
Üçüncü risk üretecek kritik şey hükümetin veya Kürt siyasetinin kibirlerinin yükselmesi ve dayatmaların çoğalması olacaktır.
Dördüncü ve asıl sorun üretme potansiyeli yüksek alan ise hâlâ toplumun ve siyasi aktörlerin büyük çoğunluğunun PKK’yı doğru tanımlayamıyor oluşudur. Sanılıyor ki bu yıl içinde PKK bitecek ve yok olacak. 2001 ekonomik krizinde devletin el koyduğu, on iki yıldır tümüyle devletin kontrolünde olan bankaların bile hâlâ tasfiye edilemediği bir ülke ve koşullarda PKK gibi bir ekosistemin bir iki yılda yok olmayacağını herkes baştan bilmeli, dilini ve adımlarını buna göre kurmalıdır.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025