Bekir AĞIRDIR
Altı ayda bir KONDA Barometresi araştırmaları dizisi içinde izlediğimiz “yaşamdan memnuniyet endeksi”nin Kasım 2012 bulgularına göre, toplumun kabaca üçte biri beş yıl sonra ülkede yaşamın daha iyi olacağını, üçte birinden biraz fazlası da bireysel yaşam koşullarının daha iyi olacağını bekliyor. Toplumun üçte biri beş yıl sonrası için iyi veya kötü bir şey söyleyemez iken diğer üçte bir de karamsar.
KONDA’nın “Türkiye Gençliği araştırması”na göre ise 15-30 yaş arası 19 milyon gencin beşte üçü kendi yaşamı için iyimser beklenti içinde iken yalnızca üçte biri ülke yaşamı için iyimser.
Yüzden fazla araştırmanın ortak bulgusu olarak şunu not edelim. Birçok meseleye dair tutum, fikir, davranış farklarını ne açıklıyor diye baktığımızda yaş ve cinsiyet gibi temel demografik kümelenmeler çok da açıklayıcı değil. En yüksek açıklayıcı farklılaşma elbette kültürel kimlikler. Türk-Kürt, Sünni-Alevi gibi etnik ve dinî farklılıklar birçok meseledeki farklı duruş ve tercihleri açıklayıcı güce sahip. Bunların dışında açıklayıcılığı en yüksek üç şey eğitim seviyesi, siyasi tercih (ki biz buna siyasal kutuplaşma diyoruz) ve üçüncüsü de beklentiler. Beklentiler üzerinden bakıldığında iyimser veya karamsar ruh hâli çok belirgin biçimde farklılık üretiyor.
O zaman soru şu: iyimser veya karamsar olma hâllerini neler etkiliyor? Elbette bunun bireysel naturayla, yaşanmışlıklarla, değerler ve inançlar ile çok büyük bağlantısı var. Ama aynı zamanda ülke hayatına dair yaşanmışlıkların, umutların- umutsuzlukların, algıların da payı var.
Negatif beklentiyi üreten karamsarlık hâlleri
Dünyanın çağ değiştirdiği son otuz-kırk yıl bu ülke siyaseten yönetilememiş bir ülke. 1969-1980 arası 13 hükümet ortalama 10,5 ay ömür ile iktidar olmuş. 1983-2002 arası 14 hükümet bir yıl dört aylık ortalama ömürle iktidar oldu. Bu otuz-kırk yıllık sürenin çok büyük bir kısmı enflasyon ve Kürt meselesi ile geçti.
Enflasyon ve Kürt meselesinin hep var olacağı algısı hem gündelik davranışlarımızın hem de gelecek beklentilerimizin en büyük dürtüsünü oluşturdu. Bu negatif beklenti bireysel naturamızın ve hayatımızın da en önemli belirleyicisi hâline dönüştü.
Toplum bu iki meseleye ve negatif beklentiye karşı kendince emniyet alanları oluşturdu. Önce bireysel yaşamıyla ülke yaşamını zihninde ayrıştırdı. Ülke yaşamına, kurallarına güvenmediği için kendi yaşamındaki bireysel problemlerine kurallara, yasalara, ahlaki normlara uygun veya değil bakmaksızın bireysel çözümlerini üretmeye koyuldu.
Eğitim, sağlık gibi ortak meselelere herkesin kendi ihtiyaçları, talepleri ve kimlikleriyle dâhil ve müdahil olamadığı alanlarda ise toplum geleceğe ve siyasete güvensizliğe, umutsuzluğa, karamsarlığa düştü.
Bir yandan da karmaşıklaşan ve giderek en önemli karakteristiklerinden birisinin “belirsizlik” olduğu gündelik hayat ve dertleri bindi her gün toplumun sırtına.
O nedenle de bu toplumun gündelik hayatındaki bazı tutum, davranış ve tercihlerini etkileyen en önemli dürtülerden birisi “gelecek kaygısı”.
Gelecek kaygısının ne denli büyük olduğunu gördüğümüz kesimlerden birisi gençler. Gençlerin yüzde 46’sı “isteyerek, mutlu olarak çalışacağınız iş konusunda maaşı dışında en önemli şey nedir” sorusuna “gelecek garantisi” cevabı veriyor. Yine gençlerin yüzde 48’i “üniversite eğitimi ne sağlıyor” sorusuna “işe girebilmek için diploma” diyor.
Ve bu gençler daha 15 yaşından itibaren üniversite sınavı stresine, eğer sınavı kazamaz ise askerliğini nerede yapacağı kaygısına teslim oluyor.
Karamsarlığı yırtacak hamleleri toplum destekler
Soru buradan doğuyor: Bu toplum bu kaygılı yaşamdan, karamsar gelecekten memnun olabilir mi? Bu kaygıları ve karamsarlığı üreten meselelerin çözüm çabalarına karşı çıkar mı?
Toplumun gelecek kaygısı çok güçlü ama bu karamsarlığın sürdürülemez olduğu, toplumun bekası ve kaygıyı yaratan koşulların değiştirilmesi gerektiği hissiyatı ondan da güçlü. Çünkü toplum var olan koşulların eşitsizlik ve adaletsizlik ürettiğini hissediyor, biliyor. “Anayasanın esası ne olmalıdır”diye sorduğunuzda yüzde 65’i “adalet”, yüzde 50’si “eşitlik” diyor.
Benim iddiam şu: bu toplumda var olan koşulları değiştirmeye yönelik her bir hamle, eğer topluma değen bir dilden, toplumun gündelik hayatındaki ihtiyaç ve taleplerine cevap üreten bir yerden gelişiyorsa toplum kesinlikle bu hamleyi destekleyecektir. Var olan koşullardan memnuniyetsizlik o denli yüksek ki değişimin riskleri olsa da çözüm süreçleri toplumsal destek bulacaktır.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025