Bekir AĞIRDIR
Fazıl Say’ın yargılanması vakası etrafında bir tartışmadır gidiyor. Elbette çok zihin açıcı değerlendirmeler söylendi, yazıldı. Kabul edelim ki değerlendirmelerin önemlice bir kısmı da iktidar yandaşlığı ve karşıtlığı eksenindeki siyasi bir pozisyonun ve ürettiği zihnî ve duygusal ambargoların örnekleriydi. Başta Fazıl Say’ınki de yargınınki de.
Bu vaka vesilesiyle üzerinde düşünmemiz gereken başka konular ve boyutlar da var. Özellikle yeni anayasa, yeni kurumlar ve kurallar konuştuğumuz şu günlerde bazı kavramları da konuşmamız ve yeniden tanımlamamız gerekiyor.
Tartışılan yargı kararının dayanağı “halkın benimsediği değerleri aşağılamak”. Bizim devletin ve yargısının böyle sevdiği başka kavramlar da var: “Milli güvenlik”, “ulusal çıkar”, “genel ahlak”. Bu kavramlar günün egemen gücüne ve ideolojisine göre içi doldurulabiliyor. Öncelik hep devletin kendisi, bekası ve çıkarında olmak koşuluyla elbette.
Bu kavramların evrensel hukuki normları nedir, nasıl olmalıdır sorularını hukukçulara bırakıyorum. Bildiğim şey bu kavramların devlet ve hukuku eliyle bir yandan “muğlâklık” içinde tutulduğu, öte yandan da “tabular yaratılmasının aracı” hâline getirildiği.
Muğlâk, çünkü günün gereğine uygun argümanlarla muhalif veya eleştirel düşünce ve eylemlere karşı her duruma uygun biçimde kullanılabilir olması. Tabulaştırmanın aracı, çünkü devlete biçilen güç ve rolü bu kavramlarla sarıp, sarmalayıp kutsallaştırmış oluyorsunuz.
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre “tabu yasaklanarak korunan nesne, kelime, davranış”demek. Wikipedia’ya göre ise tabu tanımı şöyle: “İnsan davranışlarının belli alanları ya da belli normlarla ilişkili olarak kutsal veya dokunulmaz olarak tanımlanmış oldukça güçlü sosyal yasaklara denir.”
Tabulaştırma süreci
Bazı kavramlara kutsiyet veriyorsunuz önce. Tabulaştırmak demek o kavramları “sorma, sorgulama, düşünme, konuşma, yazma, eleştirme” alanı dışına çıkarmak demek. Sonra da bu kavramların tartışılmasını yasak ve suç kapsamına alıyorsunuz. Tüm bunları da toplum adına yapmış oluyorsunuz.
Hangi toplum? Toplumun hangi kesimi, kümesi? Hangi değerler? Evrensel değerler bunların neresinde?
Evrensel insan hakları, ifade özgürlüğü, nefret suçu gibi kavramlar esasen bireylerin devlete karşı, azınlıkta olanların çoğunluğa karşı, güçsüz olanların güçlüye karşı varlığını ve haklarını korumak amaçlı. Devletin, güçlünün, çoğunluğun çıkarlarını, değerlerini kutsallaştırır, tabulaştırır ve korumaya alırken güçsüz ve azınlık olanların değerlerini ve haklarını kim koruyacak? Başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere her türlü etnik, dinî ve bilumum farklılığın değerlerine karşı hakareti, saldırıyı kim önleyecek?
“Biz” duygusunun bu denli daraldığı günlerde, değerlerin bu denli ayrıştığı ve siyasallaştığı bir toplumda kutsallığın ve tabuların sınırlarını da bu denli geniş tutarsak yeni hayatın ortak kurallarını nasıl tartışabilecek ve yeniden doğru tanımlara ulaşabileceğiz?
“Benim kutsalım seninkini döver”, “benim tabum seninkinden güçlü” diliyle konuşmaya, yazmaya devam edersek yeniyi kurabilir miyiz? Yoksa eskinin tabularını, öznelerini yenileyerek yaşatmış mı oluruz?
Üretme ve yaratma özgürlüğü sınırlanamaz
Galiba önce bir ilke üzerinde mutabakat üretmemiz lazım. Düşünme, yaratma ve ifade özgürlüğünün önündeki yasal engellerin kaldırılmasını sağlamalıyız. Elbette ifade özgürlüğü sınırsız değildir. Ama sınırı ulusal çıkar, milli güvenlik, genel ahlak gibi muğlâk tanımlar üzerinden değil “maddi şiddet”,“açık ve yakın tehlike” gibi somut tanımları üzerinden çizmeliyiz. Maddi şiddet, açık ve yakın tehlike gibi kavramları da son derece net tanımlayarak.
Bir başka mutabakatı da zihnî planda üretmeliyiz. Sanatçının, bilim insanının ürettikleri, yazdıkları eser başka bir şey, siyasi duruşları, fikirleri başka bir şey. Sanatçı ve bilim insanı yaratırken, üretirken devletin, çoğunluğun veya günün çıkarı, gücü, kutsalı, tabusu, yasaklarıyla var olabilir mi?
Öte yandan da ne denli büyük sanatçı veya bilim insanı olursa olsun, ürettikleri dışında siyasi duruşu ve söylemleri eleştiriden muaf mıdır? Saygısızlık, nezaketsizlik, saçmalıklar büyük, saygın, ödüllü sanatçı, bilim insanı tarafından yapılınca eleştirilmemeli midir? Ya da eleştirilen her tavır, söylem yargılanmalı mıdır?
Tüm bu tartışmayı yürütenler, Fazıl Say’ın kendisi de başta olmak üzere, toplum adına en azından toplumun bir kesimi adına tartıştıklarını söylüyorlar. Bana sorarsanız toplumun bu tartışmayla alakası yok. Toplum ne bir kişi söyledi diye ne de tüm gücüyle devlet dayattı diye değerlerini, inançlarını değiştirir. Sanatçıyı, bilim insanını ya da doktoru, öğretmeni işiyle ayrı, siyasi duruşuyla ayrı değerlendirir.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025