Bekir AĞIRDIR
Çok konuşacağız üzerinde. Alışıldık ve gündelik siyaset tarzı ve dilinden sıyrılıp daha serinkanlı, sağduyulu düşünmelere ve konuşmalara ihtiyacımız var.
Direniş romantizmine, iki taraflı gaz vericilere, “bilerek yanlış yapanların” maç spikerliklerine ve yorumlarına kapılmamalıyız.
Tüm hayatımızı, var olan siyasal zemini ve bildik siyaset yapma tarzını değiştirecek bir fırsatı “AK Parti yandaşlığına ve karşıtlığına” kurban etmek hayata, ülkeye, kendimize ve gençlere haksızlık olacak.
Dip dalgaları, bu 18 günün ima ve vaat ettiği potansiyeli anlamaya çalışmalıyız. Elbette olumlu ve olumsuz sonuçların ne yöne doğru evrileceği birçok farklı dinamiğe bağlı. Bu pencereden bakarak Gezi Parkı direnişinin olumlu ve olumsuz sonuçları neler olabilir?
Artık “yeni” AK Parti’nin tekelinde değil
Bir önceki yazımda direnişin hangi zaman aralığında oluştuğuna, Kürt meselesinde çözüm ve yeni anayasa süreçleri içinden bakarak ve bu zaman aralığının ima ettiği viraja dikkat çekerek demiştim ki “Gezi Parkı direnişi yeniyi inşa etme yolunda, sivil muhalefetin katılımcı demokrasi müdahalesi bir bakıma. Ama kesinlikle statükonun askerliği de değil.”
Şimdi AK Parti anladı ki yeniyi yalnızca kendi vizyonuyla, kendi çoğunlukçu anlayışıyla kuramayacak. Gezi Parkı'nın insanları ve gençleri “yeninin bir kulpunu” yakaladılar. Yeniye artık bu dinamikler de ortak.
Kastettiğim yalnızca bireyler değil, Gezi Parkı direnişini yaratan yeni gündelik hayatın insanı, ritmi ve zihin dünyası çünkü. Bu dinamikler de geleceğin, yeni olanın habercisi.
Çatlaklara müdahale
Hep şunu savundum. Meselelere bakarken hem yalnızca aktörlerden bakıyoruz hem de o aktörleri monolitik kümeler sayıyoruz. Halbuki ülkenin yaklaştığı virajda her bir aktörün içinde çatlaklar var. Devletin, sivil ve askeri bürokrasinin, Ak Parti’nin, CHP’nin içinde de “yeniye” dair çatlaklar var. Her aktörün içinde değişimi ve yeninin demokratik yoldan kurulacağını savunanlar var. Benzer şekilde, her bir aktörün içinde eski statükoyu bir biçimde savunmaya, korumaya çalışanlar da var.
Her aktörün, yönetici kadrolarında, örgütlerinde, temsil ettikleri toplumsal kümelerin içinde de aynı çatlaklar farklı oranlarda olsa da var.
Gezi Parkı direnişini üreten dinamikler şimdi o çatlakları genişletecek. Her aktörün içindeki yenilikçiler ile statükocular bu dinamiklerden güç devşirmeye çalışacak.
Her bir aktörün içindeki bu hareketlenme eşzamanlı olmayacak muhtemelen. Hangi aktörün içinde çatlağın hangi tarafı, hangi zaman diliminde bu dinamikleri doğru anlayacak, doğru beslenme hüner ve becerisini gösterecek göreceğiz.
Kutuplaşmaya müdahale
Direnişin, direniş etrafında Ak Parti’nin ürettiği kutuplaşmayı körükleyen hizalanmanın toplumsal sonuçlarını da yakın zamanda göreceğiz.
Her ne kadar bizim medya ve entelektüel dünyamızın kendi üretip, inanıp, sonra da gerçek sandığı efsanelerden birisi “bu toplumun balık hafızalı olduğu” efsanesidir. Ben de hep bu efsaneye itiraz edenlerdenim.
Toplumsal bellekte kutuplaşmaya dair hala çok canlı iki anı var. Birincisi 27 Mayıs darbesi diğeri de 12 Eylül darbesi. Toplum iki darbenin öncesinde de siyasal ve toplumsal kutuplaşmanın siyasetçiler marifetiyle nasıl üretildiğini gördü. O kutuplaşmış ortamın askeri vesayetin kurmaylarınca nasıl kullanıldığını, adım adım darbenin altyapısının bu kutuplaşmalar üzerinden oluşturulduğunu yaşadı. Darbeler marifetiyle devletin kıyıcı yüzünün ne olduğunu da gördü. Tüm bu anılar, ödenen bedeller hala yaşamakta olan kuşakların belleğinde canlı. Kimsenin onlara kutuplaşmanın riskini anlatmaya ihtiyaç yok.
O nedenle hükümetin bu kutuplaşmayı körükleme politikaları bumerang gibi onu da vurur hale gelebilir.
Başta da değindiğim gibi bu dinamiklerin ve süreçlerin ne yöne doğru gelişeceğini göreceğiz. Aktörlerin bu süreçlerden nasıl yararlandıkları, beslendiklerine bağlı olarak elbette.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025