Bekir AĞIRDIR
Gezi insanlarıyla ilgili en sık başvurulan açıklamalardan bir tanesi “Y kuşağı” kavramı. Y kuşağı olarak anılanlar genel olarak Ocak 1982 ve sonrası doğumlu, üniversite eğitimli gençler. Kavram ABD akademisyenlerine ait ve Y Kuşağı, “echo boomers” olarak da adlandırılıyor. Çünkü bu gençler bir önceki “baby boomer” olarak anılan neslin çocukları. Bu gençler, çocukluklarından itibaren bilgisayar, cep telefonu gibi teknolojilere sürekli bir erişim imkânına sahipler.
Teknolojiyi yakından takip ediyorlar, aile odaklılar, başarıyı hedefliyorlar ama bu başarının görünür olmasını daha çok istiyorlar, takım çalışmasına inanıyorlar, ilgi odağı olmayı istiyorlar, her zaman farklı ve yeni olanı arıyorlar, belirgin ve sert kurallardan kaçıyorlar, kimliklerini ortaya koymak, çevrelerinden farklılaşmak için markaları kullanıyorlar.
Gözlemlerimizle örtüşen çok belirgin ortak özellikler olsa da ülkenin gençlerini ve Gezi insanlarını Y kuşağı kavramı tanımlar mı?
Son yıllarda hemen tüm kamu veya özel kurum ve şirketlerin, siyasi kurumların, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin ve medyanın yoğun ilgisi gençlik araştırmaları ve çalışmaları üzerine. Aslında anlaşılmaya çalışılan gelecek hayatın nasıl olacağına dair ipuçlarını, eğilimlerini anlamaktır.
Ama tam bu noktada bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Çünkü yeni hayatın en önemli karakteristiklerinden birisi olan “yerellik”, “kültürel olanın öne çıkması” gibi özellikler yine önceki döneme ait bir yaklaşımla “küresel” ve “demografik” kodlamalar ve açıklamalarla anlaşılmaya çalışılmaktadır.
Bu teorilerin ve yaklaşımların elbette bir ölçüde açıklayıcılıkları vardır. Ama Türkiye gibi 75 milyon nüfus büyüklüğü olan bir ülkede 29 yaş altı 37 milyon insan olduğunu ya da 18-29 yaş 17 milyon genç olduğunu da gözden ırak tutmamak gerekir.
18-29 yaş arasındaki bu gençlerin yüzde 38,8’i lise altı eğitimli, yüzde 45’i lise eğitimli ve yalnızca yüzde 16,2’si yüksekokul, üniversite ve üstü eğitimlidir.
Daha da ilginç olan toplan genç içindeki yüzde 16,2 üniversite eğitimli gencin yarıdan biraz fazlası (yüzde 55,5) çalışmakta diğer yarıdan az kümesi (yüzde 44,5) ise çalışmamaktadır. 18-29 yaş arasındaki gençlerin toplamı içinde yalnızca yüzde 9’u üniversite ve üstü eğitimli olup da çalışmaktadır.
|
Lise altı |
Lise |
Üniversite |
İstihdam Top. |
Çalışıyor |
13,9 |
14,8 |
9,0 |
37,7 |
Çalışmıyor |
24,9 |
30,2 |
7,2 |
62,3 |
18-29 Yaş nüfus toplam |
38,8 |
45,0 |
16,2 |
100,0 |
Dolayısıyla Y kuşağı diye batıda kavramsallaştırılmış gençlik kümesi ülke gençlerinin kabaca yüzde 4’lik bir kesimini kapsamaktadır. KONDA bulgularına göre davranış kodları bakımından Y kuşağı olarak kümelenebilecek gençler toplan 17 milyon genç nüfus içinde yüzde 10 mertebesindedir.
Öte yandan Y kuşağı denen gençlerin ülkenin geleceğine dair karar verme güçleri ve geleceği şekillendirme potansiyellerinin görece daha yüksek olduğu gerçeğinin de altını çizmek gerekir.
Y kuşağı kavramı meseleyi açıklamaya yetmiyorsa, nedir mesele? Gerçek mesele yeni hayatı ve o hayatın yeni insanını anlamaktır. Mesele bir yandan bizatihi öznesi olunan, öte yandan doğrudan hedefi olunan yeni hayatın ve yeni insanın davranış kodlarını çözmektir.
Çok boyutlu, çok aktörlü, daha hızlı, zaman ve mekandan bağımsız, hiyerarşilerden çok ağ örgütlenmelerinin esas olduğu, duyarlılıkların-kimliklerin-taleplerin-tüketimin farklılaştığı ve çoğaldığı, karmaşıklığın ve belirsizliğin esas olduğu yeni bir hayattır içinde olduğumuz. Gençler doğrudan bu hayata, bu teknolojilere doğdular. Onlar için teknoloji takip edilmesi ya da edilmemesi tercih meselesi olan bir şeyden ziyade bedenin bir uzvu kadar doğallaşmış durumda. Bizlere yeni, farklı, kimi zaman aykırı gelen şey onların içine doğduğu yeni hayatın ritminin ve zihin haritalarının veri kabul ettiği şey.
Gezi var olan siyasal, toplumsal ve kültürel gerilimler üzerinden anlamlandırılmaya çalışıldığı için bir türlü tam anlaşılamamaktadır. Halbuki Gezi var olan gerilimlerden beslenmiştir ama asıl üreme noktası yeni hayat, yeni insanlar ve yeni zihin haritalarıdır. O nedenle de Y kuşağı gibi bir bakıma daraltıcı, bir bakıma bu toprakların ve kültürün gencini kapsama kısıtları olan açıklamalar daha dikkatli kullanılmalı ve okunmalıdır.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025