Bekir AĞIRDIR
“Keder’in 5 evresi” kavramı Amerikalı psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross’un 1969 yılında yazdığı On Death and Dying (Ölüm ve Ölmek Üzerine) kitabında anlattığı “öleceğini bilen kişinin psikolojik olarak geçirdiği 5 aşamayı” anlatmaktadır.
Çıkış noktası ölüm olan 5 aşama aslında, ebeveyni boşanan bir çocuk veya acılı bir ayrılık yaşayan aşık gibi aşırı üzüntü ve keder yaşayan insanların geçirdiği süreçler için de açıklayıcıdır. Benzer şekilde toplumsal sorunlar ve hayatın dayattığı değişim zorunluluğuna karşı toplumsal psikolojinin evreleri için de.
Kübler-Ross modeline göre, büyük bir keder yaşayan insanın psikolojisi beş evreyi geçiriyor. Birinci evre “inkar etme” evresi, sorunu veya gerçekliği görmezden gelmeye, inkar etmeye çalışıyoruz. Kendi, kendimize, “iyiyim”, bir problem yok, böyle bir şey bana (bize) olamaz” diyoruz.
İkinci evre “kızgınlık / öfke “evresi. Duruma, başımıza gelene kızıyoruz, giderek de öfkeleniyoruz. “Neden ben? Bu haksızlık! Bu nasıl benim başıma gelir?” diyoruz.
Üçüncü evre “pazarlık” evresinde durumu kabullenilebilir, kendimizce dayanılabilir, katlanılabilir bir doza, düzeye çekmeye çalışıyoruz. “Neyi feda edebilirim acaba?” diyerek en az kayıpla problemi geçiştirmeye çalışıyoruz.
Dördüncü evre “depresyon” evresinde hüzünlenmeye başlıyoruz, problem için ve hatta hayat için “hiçbir şey yapmanın, gayretin lüzumu yok” noktasına geliyoruz.
Beşinci ve son evre olan “kabullenme” evresinde, artık durumu kabullenmeye, sindirmeye ve bundan sonrası için ne yapabilirim sorusuna cevap aramaya, mücadele yolları bulmaya, çözüm için gayret göstermeye başlıyoruz.
Bu kavramsal modeli hayata uyarlayarak en iyi anlatan örneklerden birisi Bon Fosse’nin yönettiği, Roy Scheider’in oynadığı “All That Jazz” isimli harika müzikal filmdir.
Yukarıda anlatılan kederin 5 evresini toplumsal olayları veya tarihsel süreçleri açıklamak için kullanmak daha önce dünyada başka vakalar ve sorunlar için de uygulanmış bir yöntem. Biz de KONDA ekibinden Aydın Erdem’in hazırladığı modelle, Kürt meselesine dair toplumun ve aktörlerin pozisyonlarını ve psikolojilerini bu model üzerinden anlamlandırmayı denedik.
Önce toplumdaki kümelenmeyi özetleyeyim. “İnkar evresinde” olan, “Kürt sorunu yoktur”, “sorunları Kürtler yaratıyor” diyenler artık çok aza inmiş, yüzde 5 oranında. “Öfke evresinde” olan, “idam cezası geri gelsin”, “PKK bitilmeden konuşulmasın” diyenler yüzde 25 oranında. “Pazarlık evresinde” olanlar, öfke aşamasını geçmişler ancak gene sorunun çözümünün bir kabulden değil de, ufak bir bedel ödemekten geçtiğini düşünüyorlar. Konuyu, kendilerinden verdikleri veya karşıdan istedikleri bir özveri ile halledebileceklerini düşünüyorlar. Örneğin, “Kürtlerin eğitimine yatırım yapalım”, “bölgede feodaliteyi bitirelim”, “bölgenin ekonomik sorunlarını çözelim” diyorlar. Kabaca toplumda her on kişiden üçü bu evrede. “Depresyon evresinde” olanlar kederin 5 evresindeki gibi pazarlık sürecinden ümitsizlikle çıkmış kişilerin oluşturduğunu iddia etmek güç. Ancak bu sorunun çözülemez olduğunu düşünenleri, çözümün nasıl olacağını bilmeyenleri Ross'un metodundaki depresyona tekabül ettiğini düşünmek mümkün ki bu küme yüzde 15. “Kabul evresinde” olan artık Kürt meselesini bir insan hakları ve demokrasi meselesi olduğunu kabul etmişlerin olduğu küme de her on kişiden üçünü kapsıyor.
Bu tabloya bakıp bir takım anlamlar çıkarmadan önce üç şeyin altını çizmek gerekiyor. Sürecin fiili adımları, günlük siyasi gerilimler gibi birçok faktör bu kümeleri ya da genel olarak toplumsal psikolojiyi çok etkiliyor. İkincisi psikiyatri alanında kabul gören kederin 5 evresi modeline göre bu aşamaların kimileri tarafından yaşanmaması söz konusu olabildiği gibi bazılarına geri dönüş, evreler arası gidiş gelişler de söz konusu. Üçüncüsü ise insan ve toplum doğasının karmaşıklığı nedeniyle her birimiz farklı öneriler ve adımlar için farklı evrelerin psikolojik tepkilerini gösterebiliriz. Dolayısıyla toplumun bu psikolojisini çözümün önünde kritik eşik olarak almak yerine, bu psikoloji, algı ve beklentiler nasıl olumlu, güçlü bir talep ve desteğe dönüştürülebilir diye sorgulamak gerekiyor. Kaldı ki son beş yılda, hatta son bir yılda bu konuda toplumsal beklentilerde, insan hakları algısında toplumdaki bilinç yükselmesini, Kürtlerin esas olarak “eşitlik” ve Türklerin de “adalet” talebini de dikkate almamız gerekiyor.
Sonuç olarak, Kürt meselesine dair toplum bireylerinin aldığı konumları kederin beş evresine göre yerleştirdiğimizde çoğu durumu anlamlandırmak mümkün. Ortak sonuca baktığımızda, toplumun önemli ölçüde sorunu inkar etme aşamasını geçtiğini ve önemli bir kısmının da hasar verici aşama olan öfke evresini de atlattığını görüyoruz. Bu durumu olumlu olarak değerlendirirken, unutmayalım ki, toplumun üçte biri halen öfke evresindedir.
Dolayısıyla süreç, yalnızca aktörlerin söylediklerine, dil cambazlıklarının şehvetine kapılarak değil, yarın sabah hep beraber uyanmak istediğimiz ortak kadere göre değerlendirilmelidir.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025