Bekir AĞIRDIR
Paket üzerine daha çok tartışmalar dinleyecek, izleyeceğiz. Bu tartışma hangi paket açıklanırsa açıklansın bitmeyecek. Çünkü demokratikleşmeyi yalnızca siyasi pozisyonlarımızla ve siyasi argümanlarla konuşuyoruz.
Çok sade bir yerden bakmak gerektiğini düşünüyorum ben. Aslında hepimizin meselesi, kendimiz olarak var olabilmek, birincisi. İkincisi de kendimize dair kararlara katılabilmek.
Kafamıza sokulanlara, ezberletilenlere, kulağımıza üflenenlere karşın bu memlekette farklılıklarımız olduğunu öğrendik. Kimse bu bilgiyi ve deneyimi ne bireysel belleklerimizden ne de toplumsal bellekten çıkarıp yok edemez.
Şimdi soru, bu kadar çeşitliliği, farklılığı, çoğulculuğu olan toplumun, tüm farklılıkların kendileri olarak, kendi ihtiyaç ve talepleriyle var olabilecekleri ortak yaşamın kurallarını nasıl oluşturabileceğimiz?
Görüyoruz ki yalnızca siyasi söylemler ve gerekçelerle bu işi sakince halledemiyoruz. Siyasi pozisyonlar ve hesaplar aklımıza ve ruhumuza ambargolar üretiyor. Olması gerekenleri vadelere, koşullara bağlıyoruz ya da korkular, vehimlerle karşı çıkışlar üretiyoruz.
Demokrasiyi, demokratikleşmeyi bir de gündelik hayattan, sade insanlardan konuşmayı öneriyorum ben.
Ceylan
Ceylan Önkol 12 yaşındaydı. 28 Eylül 2009'da Lice'de hayvanları otlatıyordu. Bir havan mermisiyle parçalanarak öldü. Havan mermisi o gün mü atılmıştı yoksa o arazide patlamadan kalmış bir havan mermisi Ceylan’ın oynamasıyla mı patlamıştı, hala belli değil. Ceylan Önkol'ın ölümü üzerinden dört yıl geçti. Dört yıl boyunca tek bir sorumlu dahi bulunmadı, yargılanmadı. 3 Gün önce Ceylan’ın ölüm yıldönümüydü.
İster o gün atılmış olsun ister önceden, niçin orada havan mermisi vardı? Nedenini hepimiz biliyoruz, değil mi?
Bırakın siyasi şehvetin köpürttüğü sözleri, bu ülkede kendini farklı hisseden, bu nedenle kadre, kıyıma uğramış, haklarını-eşitliği-adaleti isteyen insanlarımız var ve devlet onları terbiye etmek için havan mermileri (ve daha nicelerini) kullanıyor. Ceylan ve niceleri de bu mücadelenin doğal zayiatı sayılıyorlar hala.
Tahribad-ı isyan
Asil, Burak, Veysi, Hasan ve Sultan. Onlar Sulukule’nin ilk hip hopçuları. Biz onları “tahribat-ı isyan” adıyla tanıyoruz. Bazıları daha 18 yaşında değil.
“Hip hopa bulaşmasaydık, belki bu yıkık binalarda uyuşturucu satıyor oluduk” diyorlar. Okul durumları parlak değil. Ama şiirler yazıyorlar, dans ediyorlar, müziklerini yapıyorlar. Sulukule Çocuk Sanat Atölyesi’nde çalışıyorlar, öğreniyorlar, üretiyorlar.
Grubun ismi için “önce Sulukule’deki yıkımı ima etmeyi ama sonradan her şeyde tahribat olduğunu düşündüklerini” söylüyorlar. “Sadece evler yıkılmaz, hayaller de yıkılır, bari hayaller yıkılmasın”. İsyanlarını müthiş bir enerji, coşku ve umutla haykırıyorlardı Cumartesi akşam İKSV salonunda.
“İstemiyorum bu şarkıyı çılgınca okumak partilerde
Bu aptallık cenazeni gülerek anlatmak gibi aynı
Kendin olup yaşarsan dilediğin çoğu şey seninle olur mu bilemem
Anlamıyosun hayrın bile yok kendine Varoş takılıp rap yapmayı tercih ettik yalan yok
Bi gün ucuz yaşantımızı okursun en pahalı dergide
Belkide bi sonuca varamam denk gelemezsem gel gite”
Hepimiz sorunun ne olduğunu biliyoruz değil mi? Bu ülkede insanlar kendi hayatlarına, mahallelerine, parklarına dair kararlara katılmak istiyorlar. Devletin, bürokratların ve seçilmiş bile olsa kendileri için, kendilerine rağmen karar almasının ürettiği sorunlara, giderek bir hayatın, bir kültürün yok oluşuna dayanan uygulamalara itirazları var.
Nazar
Nazar Buluş 9 yaşındaydı. Ailesinin geçimi için Ümraniye’de, trafik ışıklarında cam silerek para kazanmaya çalışıyordu.
Dün herkesin ve kameraların ve fotoğraf makinelerinin Başbakan’ın demokratikleşme paketini açıklayacağı salona, kürsüye odaklandığı dakikalarda Nazar okulda değildi. Evde de değildi.
Yine cam silmeye çıkmıştı. Işıklarda çarpışan iki aracın arasında kaldı ve öldü. Dün akşam tüm ekranlarda paket tartışmalarının sürdüğü dakikalarda bir kanalın haber bülteninde minik bedeninin götürülüşü vardı.
Çiğdem
Çiğdem gencecik bir kadın, bir bacağı yok, protezli. Trafik kazası geçirmiş, o tarihte henüz evli olmadığı erkek arkadaşı 250 günlük ölüm kalım savaşında yanı başında olmuş. Bu topraklarda yalnızca magazin haberlerindeki gibi erkeklerin değil insan olanlarının da aşık olmayı ve aşkı bilenlerinin de olduğunu gösteren sevgilisiyle evlenmiş.
Bir çocuğu var. O ses Türkiye’de yarışıyor. Dün akşam tüm ekranlarda paket tartışmalarının sürdüğü dakikalarda müthiş bir coşku ve umutla hayatını ve hayallerini anlatıyordu.
Hayatın kalitesi için demokrasi
Tüm bu çocukların dertleri, ihtiyaçları, talepleri aynı. Bu hayatta, bu memlekette var olabilmek, var sayılabilmek, daha iyi bir hayata ulaşabilmek istiyorlar.
Daha iyi hayatın ya da onlar için iyi olanın başkaları tarafından tanımlanmasını değil kendi kararlarınca olmasını istiyorlar.
Onlar için mesele siyaseten neyi yanlış neyin doğru olduğu, iktidar partisinin ya da muhalefetin niyetinin ne kadar kötücül olduğu değil. Onlar için mesele hak etmedikleri hayata, yoksulluklara, yıkımlara, yok oluşlara, yok sayılmalara, ölümleri mahkum olmak.
Ölerek ya da yaşayarak ama hayattan kendi rızalarıyla vazgeçmeye direniyorlar. Siyaset onların çığlığını ve derdini duyana kadar, siyaset onların ihtiyaç ve taleplerini duyana kadar da direnecekler. Ölerek de olsa şarkı söyleyerek de olsa.
Yazarlar
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025