Bekir AĞIRDIR
Çok olağandışı şeyler olmaz ise henüz Ak Parti’yi iktidar olma yolunda zorlayan bir parti yok. Çünkü siyasi rekabet eksik. Siyasi oynaşma Ak Parti ile bir muhalefet partisi arasında değil, Ak Parti ile seçmen arasında oluyor. Seçmen o ayın politika ve uygulamalarından hoşnutsa Ak Parti’ye destek yüksek oranda sürüyor. Yok, eğer seçmen hoşnutsuzsa, destek düşüyor ama seçmen bir başka partiye iktidar umudu verecek oranlarda yönelmiyor.
Siyasi rekabetin eksikliği Ak Parti’ye psikolojik üstünlük sağlıyor. Ama Başbakan’ın öfkesi ve dili değişmiyor? Bunun iki nedeni var galiba. Birincisi Gezi sonrası özel bir durum var.
Bakmayın siz bütün Gezi’yi itibarsızlaştırma çabalarına. Gezi’yi üreten çekirdek dinamik yeni gündelik hayatın ritmi ve kimyası içinden, yeni siyasi alandan ve yeni hayatın yeni insanlarından üredi. İktidar da statükonun askerleri de ne kadar kendi istedikleri zemine çekmeye çalışsalar da Gezi başka bir şeylerin alametlerini taşıyordu. İlginç olan şu ki şu anda Gezi’yi gerçekten anlayan hala Ak Parti. “Yeniyi inşa yolunda” yeni bir ortaklık potansiyeli, filizi taşıdığını anladığı içindir ki iktidar ve onun yönlendirmesiyle yandaşları, hala Gezi’yi sistematik bir biçimde itibarsızlaştırma gayreti içindeler.
Ak Parti’nin paradokslarından birisi bu noktada. Gezi bir siyasi aktörü değil yeni bir zihniyeti, yeni bir siyasi alanı ve siyaset yapma tarzını ima ediyor. Görünür de siyasi aktör olmadığı için de Ak Parti kiminle mücadele edeceğini bilemiyor. Yapabildiği Gezi’yi itibarsızlaştırmaya, şeytanlaştırmaya çalışmaktan ibaret.
İkinci paradoks gezi sonrasındaki süreçte daha çok öne çıkıyor. Ak Parti kutuplaşmayı baştan beri körükledi. Bundan yarar umdu, nitekim başardı da. Ama hala süren yüksek toplumsal desteğini yalnızca kutuplaşmaya bağlamak da yanlış olur. Ak Parti seçmenin gözünde hala düzenle, devletle, vesayetle mücadelenin, kamu hizmetlerinin yaygınlaşmasının ve çeşitlenmesinin başarılı aktörü.
Sorun şu ki Ak Parti 2009’dan beri yüksek toplumsal desteğini yenileşmeye yaslanarak değil dindarlaşmaya ve kutuplaşmaya yaslanarak sürdürdüğünü sanıyor. Daha da büyük sorun da şu ki Ak Parti’nin muhalifleri de aynen böyle sanıyor. Aslında bu tartışma başka bir yazı konusu, biz Ak Parti’nin paradoksuna geri dönelim.
Kutuplaşma tek taraflı değil çift taraflı hatta Kürt meselesi zemininde üç taraflı. Ak Parti yandaşı kutup kabarıyor, köpürüyor olsa da benzer şekilde Ak Parti karşıtı kutup da kabarıyor, köpürüyor. Bu karşılıklı kabarma ve köpürme hayatın ve özellikle siyasi zeminin sürtünme katsayısını artırıyor. Her bir yeni tartışma, makul bir konu ve politika hakkında bile olsa müthiş bir gerilim yaratıyor.
Ak Parti’nin 2002-2011 dönemindeki yaptıklarına, yapılan yeni kanun ve düzenlemelere bakın, 2011’den bu yana yapılabilenlere. En kritik yeni uygulamalar artık torba kanunlarla yapılmaya çalışılıyor. Demokratikleşme paketi için bile torba kanun hazırlanıyor.
Kısaca Ak Parti kutuplaştırmayla oy potansiyelin hep yukarıda tuttuğunu sanırken bir yandan da uzun vadede toplumsal ve siyasi sürtünme ve direnç katsayısındaki artışla beraber sorunları yönetme, toplumu ikna etme süreçlerinde sorunlarla karşılaşmaya başlıyor.
Ak Parti açısından bu paradoksal durum başka üç alanda daha sorun üretiyor. Kutuplaşma ve Gezi sonrası aşama olarak şeytanlaştırma, Ak Parti’nin ülkenin entelektüel sermayesinden beslenme yollarını kapıyor. Her tartışma yandaş-karşıt ikileminden değerlendirildiği sürece haklı eleştiriler, katkılar da azalmaya ve giderek sıfırlanmaya yaklaşıyor.
İkinci sonuç öncekiyle de bağlantılı olarak, beslenme yolları kapanmış bir iktidar, yaptıkları ve politikaları konusunda kalite kaybetmeye başlıyor. Eleştirilerle, katkılarla daha kaliteli, nitelikli işlere, uygulamalar, kanunlara ulaşılabilecekken kalite daha düşük seviyede kalıyor. Yalnızca demokratikleşme paketi etrafındaki tartışmalara, her eleştiriyi özellikle parti sözcülerinin ve yandaşlarının göğüslemekte kullandıkları dile ve argümanlara bakın, hayatımızda nasıl bir kalite kaybıyla karşı karşıya kaldığımız görülür.
Üçüncü sonuç ise özellikle Kürt meselesinde açılım sürecinde gözleniyor. Yukarıda söz ettiği yaklaşımlarla süreç yönetilmeye çalışılıyor bir yandan. Öte yandan Kürt meselesi gibi bir meselenin birden çok zemin ve katmanda birden çok ortaklık ve paydaşlıkla yürümesiyle ancak çözümü mümkünken, Ak Parti kendi tutum ve tavırları nedeniyle yalnız kalıyor. Bu yalnızlaşma da Ak Parti’nin ve sürecin önündeki zihni ve psikolojik engelleri çoğaltıyor.
Tüm bunların sonucunda ülke zaman kaybediyor. Evrensel ilkeler ve doğrular bile derin tartışmalara konu oluyor.
Ak Parti’nin öncelikle kendi oy desteğini, nedenini, seçmenini yeniden tanımlamasına ihtiyacı var. Aslında bu ihtiyaç CHP için de var. Buraya kadar yazdığım cümlelerin büyük kısmının öznesinin Ak Parti değil CHP olarak değiştirin, aynen geçerli olduğunu göreceksiniz. Eğer iki parti de içtenlikle bu yeniden düşünmeyi başarabilirse siyasi zeminde normalleşme de başlamış olacak.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025