Bekir AĞIRDIR
Seçmen 2011 seçimlerinde yeni bir siyasi denge üretmişti. “Fakat çıkan sonuca bakarak her bir aktörün kendi oy oranını, milletvekili sayısını değerlendirmesi ve yalnızca kendisi üzerinden bir yorum üretmesi eksikli ve hatalı olacaktır. Çünkü 12 Haziran akşamının ikinci temel sonucu ve işareti, her bir aktör, kendininkinden daha çok ötekinin oy oranını, milletvekili sayısını anlamlandırmaya ve anlamaya çalışmasının zorunlu oluşudur… Bu bakış açısı aynı zamanda gelecek dönem için de ipucu olacaktır. Kendininkinden çok karşısındakileri dikkate alan değerlendirmeler üretebilen siyasi aktör, daha doğru siyaset tarzı ve siyasi pozisyon üretebilecektir.” (14 Haziran 2011, On bir Haziran’ın ardından, T24)
Seçimlerden bu yana olan bitene baktığımızda hiçbir partinin bu değerlendirmeyi yapmadığı görülüyor. Yeni anayasa sürecindeki tartışmalar ve gelinen tıkanıklık da bu siyaset tarzının sonucu.
Her bir parti, Erol Katırcıoğlu’nun da sıklıkla altını çizdiği gibi, kendi kimlik siyasetine sıkıştı. Partiler hem ideolojik hem de siyaset tarzı olarak kendi kırmızı çizgilerine ve pozisyonlarına derin bir aşk içindeler. O nedenle de ne yeni anayasa konusunda ne de Kürt meselesinde açılım sürecinde sağlıklı, sürdürülebilir ve çözüm üretici uzlaşmalar üretilebiliyor. Bırakın uzlaşmaları, yakınlaşmalardan, diyalog zemini için umut verici hamlelerden bile henüz çok uzaktayız.
Her birisi bu durumdan memnun ki kimse yeni bir değerlendirme yapmaya yanaşmıyor.
Kaldı ki Ak Parti dışındakilerin özel bir sorunu daha var. Muhalefetteki üç parti de demografik, coğrafi, kültürel ve hayat tarzı bakımından var olan farklılaşmalar ve kümelenmeler içinden bazı kümelere, alanlara sıkışmış durumdalar. CHP kıyılarda, eğitimli, kentli, modern hayat tarzına sahip seçmenlere sıkıştı. Üstelik ne Kürtlerden ne de Ankara’nın doğusundan oy alamıyor. MHP geleneksel hayat tarzına ve belli coğrafi bölgelere sıkışmış durumda. BDP Kürtlere sıkışmış durumda. Bu üç partinin de Türkiyelileşmeye, kitle partisi olmanın gereklerini yeniden düşünmeye ihtiyaçları var.
Ak Parti diğerlerine kıyasla bir kitle partisi olmakla beraber, kendinin de körüklediği ve manipüle ettiği kutuplaşma nedeniyle giderek daha fazla sıkışacak. Kaldı ki Ak Parti 2002 kuruluşundaki programının ve vizyonunun sonuna geldi, yenilenmeye ihtiyacı var. Vizyon 2023 gibi yeni metinleri olsa da 2011 seçimlerinden bu yana yapabildiklerine bakıldığında, yapamadıklarının daha çok olduğu görülüyor. Kutuplaşmadan medet ummaya devam ettikçe de kendi seçmeni dışındakilerin de kutuplaşması, kristalize olması nedeniyle giderek içe kapanma riski var.
Bu nedenle dört partinin de yeni bir yenilenmeye ve Türkiyelileşmeye ihtiyaçları var. Yalnızca kadrolar bakımından da değil, vizyonlarıyla, programlarıyla, siyaset tarzlarıyla.
Dört partinin de bu zorunluluğu yanı sıra bir de yaklaşan yerel seçimler var. Hayatın ritmindeki değişiklik, karmaşıklık, ülkenin ve toplumun son otuz yılda öğrendikleri ve göç nedeniyle yereller çok daha önemli artık. Seçmenin yarıdan fazlasının 11 metropole toplandığı bir ülkede yerel olanın, kentin, kentliliğin, kent yönetiminin, yerel-yerinden yönetimin tanımları değişiyor.
Gezi’nin de gösterdiği en önemli şey bu yeni kentlilik, yeni duyarlılık, yeni yönetim meselesiydi. Marka şehirler, çılgın projeler gibi yüzeyden cevapların, gösterişli vaatlerin değil değişen kent hayatının ve kentlilerin karmaşıklığını anlamlandırmaya çalışacak yeni tartışmalara ve siyasi vizyonlara ihtiyaç var.
Halbuki bizim geleneksel siyaset tarzımız, ulusal tartışma ve gerilimleri yerellerde tekrarlamaktan, yeniden üretmekten ibaret. Yaklaşan seçim maratonu öncesinde henüz bu konuda bir değişiklik belirtisi de yok ortada.
Peki, ülke ve hayat için gereken ne? Her bir parti kendi konumlanışından, pozisyonundan memnun olabilir. Kendi toplumsal desteklerinden, oy oranlarından da memnun olabilirler. Ama bugün ülkenin var olan sorunları, başta yeni anayasa ve Kürt meselesi olmak üzere var olan siyasi gerilimler üzerinden çözülemiyor. Hiçbir şey değişmiyor, olmuyor anlamında söylemiyorum. Yapabildiklerimiz, devletçi-merkeziyetçi-tek tipçi-vesayetçi yapının aktörlerinden ve var olan kutuplaşmadan-kimlik siyasetlerinden kurtarabildiklerimizden ibaret sonuçta.
O nedenle dört partinin de bir yandan yerelleşmeye öte yandan da Türkiyelileşmeye ihtiyacı var.
HDP, Kürt siyaseti açısından böyle bir arayışın ürünüdür bir bakıma. Deneme başarılı olacak mıdır, başarı için gereken zihni yenilenme var mıdır, model doğru mudur tartışmaları bir yana en azından deneme bile bir başlangıçtır. Darısı diğer partilerin başına.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025