Bekir AĞIRDIR
Ortalık toz duman yine. Son iki haftadır yaşananlar üzerine okumadığınız, dinlemediğiniz bir şey kaldığı sanmıyorum. Son beş yıldır olduğu gibi aynı siyasiler ve yorumcular aynı biçimde hizalandı. Tek fark beş yıldır aynı argümanları, paragrafları kuranlar yer değiştirdi. Önceden bir tarafın kullandığı dil ve argümanları şimdi öteki taraf kullanıyor, öbür taraf da ötekilerinkileri.
Bu denli aklını ve ruhunu kutuplaşmaya rehnederek konuşanlar şunun farkındalar mı acaba? Herkes giderek inandırıcılığını yitiriyor.
İki tarafta da hiç kimse üç yıl, beş yıl önceki sözlerinden, pozisyonundan özeleştiri yapmadan, karşı tarafın argümanlarını ve sözlerini bugün kullanmaktan en küçük bir rahatsızlık belirtisi göstermiyor. Üstelik bu hükümet döneminin en büyük kazanımı sayılan askeri vesayetin geriletilmesi bile ne yazık ki hükümeti savunma adına söylenenler sayesinde şüpheli ve tartışılır hale geliyor. Bir bakıma yine hükümeti savunma gayretleri sayesinde, hükümetin kendini savunma refleksiyle yaptığı her hamleyle devletçi zihniyet ve politikalarda neredeyse on yıl geriye döndüğümüzü kimse görmüyor.
Son iki haftadır yaşanılanların iki boyutu var: Hukuki ve siyasi. Hükümet birinci günden itibaren, yine her zaman yaptığı gibi, yolsuzluk meselesinin hukuki boyutunu bilerek yok sayıyor ve meseleyi siyasi boyuttan göğüslemeye çalışıyor. Sanki yüzde bilmem kaç oy alınca hukuki sorumlulukları ortadan kalkacakmış gibi.
Son iki yıldır her mesele böyle. Konunun, sorunun içeriği hiç önemli değilmiş gibi davranılıyor, içerik yok sayılıyor. Sorunun içeriğine dair süreçler ve tartışmalar ile siyasi boyut ayrıştırılamayınca da her mesele siyasi kriz haline dönüşüyor.
Denecek ki yolsuzluk bahane, hükümete siyasi saldırı var. Doğru elbette, ama bu kez yolsuzluk gibi haklı ve meşru bir zeminde. Eğer hükümet bu saldırıyı boşa çıkarmak istiyorsa yapılacak şey meselenin hukuki ve siyasi boyutlarını ayrıştırmaktı, içeriği yok saymak, yokmuş gibi davranmak değil.
Ülke seçim rallisine giriyor. Bu üç seçim sonrası ülkeyi yönetecek siyasi kadroların en az yarısı değişecek. Bunlara bağlı olarak yerel ve ulusal bürokrasinin karar verici noktalarında olanların da yarısı değişecek. Seçim süreci boyunca her bir siyasi aktör de şöyle veya böyle değişecek. Bu değişen kadrolar ülkenin gelecek elli yılını belirleyecek kararları verecek kadrolar olacaklar. Çünkü dünyanın, Orta Doğu’nun dinamikleri de ülkenin iç dinamikleri de var olan devlet ve yönetim yapısının sürdürülemezliğini dayatıyor. Yenilenmiş siyasi kadrolar ve aktörler ya değişimi yönetecek ya da ülke yeni küresel dengeler içinde sıradan bir ülke ve belki de “Avrupa’nın taşrası” olarak kalacak.
Bu seçim rallisi bir bakıma nihai siyasi hesaplaşma. Böylesi bir döneme girilirken her bir iç ve dış aktörün dinamikleri ve süreci etkileyecek girişimlerde bulunmaması düşünülemezdi. Sorun aktörlerin ne yaptığı ya da yapmak istediğinde değil, yönetme erki olanların sorunları ve süreci nasıl yönettiğinde.
Bu gerilimin içinde iki tarafta da kimse kendi ütopyasını anlatmak derdinde değil. Tabi eğer varsa. Gerilimin tarafları aktörler üzerinden pozisyon alıyorlar. O nedenle kimse mesele üzerinden, bu sürecin sonundaki ülke hayalinden beslenerek konuşmuyor. Birbirlerini ve hatta kendilerini koşulsuz desteklemeyenleri de şeytanlaştırmanın dışında bir hedef yok. Ya da varsa bile biz bilmiyoruz.
Demokratikleşmeyi savunduğunu söyleyenlerin bile tek adamlığı ve merkeziyetçiliği savunur hale geldiği, kuvvetler ayrılığı gibi evrensel bir ilkenin bile 2013 Türkiye’sinde yeniden konuşulur hale geldiği günlerden geçiyoruz.
Sürekli olarak her meselede aynı seçime, aynı sınava zorlanıyoruz, sivil siyaset için sivil siyasetçilerin de keyfiliğine razı olmak ya da Kürt meselesinde açılım süreci uğruna yolsuzluklara da razı olmak. Şeffaflığı, hesap verebilirliği, denge denetleme mekanizmalarını ve sivil siyaseti bir arada yaşatamayacakmışız gibi düşünmemiz isteniyor.
Yolsuzluğa da vesayete de sıfır tolerans diyemiyoruz. Böylesi siyasi saldırıları önlemenin yolu sonuna kadar şeffaflıktır, hesap verebilirliktir diyemiyoruz. Ekonomik istikrarı sağlamanın ve oyunları boşa çıkarmanın yolu özgürlükleri artırmaktır diyemiyoruz. Aksine merkeziyetçiliği, keyfiliği, yasakları demokrasiyi korumak adına savunmaya kalkıyoruz.
Anlaşılan o ki bu gerilimli süreç en azından yerel seçimlere kadar sürecek. Hükümetin öfkelenerek hata yapmaya açık olduğu görüldükçe belki saldırılar daha da yoğunlaşacak. Yerel seçimlerdeki sonuca göre taraflar pozisyon ve tutumlarını bir kez daha gözden geçirecekler.
Bu yerel seçimler süresinde her bir partinin Türkiyelileşirken yerelleşmeyi nasıl başaracağını izlemeyi ve her zeminde, her fırsatta yeni anayasayı tartışmayı beklerken biz alfabenin başına döndük. Hala sivil siyasete güvenin, vatandaşa güvenin sorgulandığı veya her fırsatta yok sayıldığı noktadan bir adım öteye gidememişiz meğer.
Sıkça söylediğim gibi mehteran yürüyüşünün bu toprakların icadı olmasının bir nedeni olsa gerek!
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025