Bekir AĞIRDIR
17 Aralık’ta yolsuzluk operasyonu olarak başlayan sürecin artık bir siyasi krize ve anayasa krizine dönüştüğü konusunda galiba kimsenin kuşkusu yok.
Yolsuzluk gerçeği üzerine inşa edilmiş operasyon her iki tarafın görünür olan ve olmayan çoklu aktörlerinin hamleleri ile sistem krizine dönüştü. Belki de sistem kırılmanın eşiğine doğru yaklaşıyor.
Ne hükümet ne de muhalefet ve iki tarafın da medyadaki silahşorları “yolsuzluk da var operasyon da” diyemedikleri için mesele yönetilemedi. Yönetilemediği gibi serinkanlı çıkış yolu önerenlerin sesi duyulmuyor. Yalnızca siyasi kutuplaşmayı toplumsal şeytanlaştırmaya dönüştürenlerin sesleri kapladı her yanı.
Güncelin şehvetli analizlerini her gün yüzlerce kez okuyoruz, dinliyoruz. O nedenle güncelin birazcık dışına çıkıp son üç haftanın ürettiği sonucu görmeye çalışmakta yarar var. Artık kimin kime saldırdığının önemi yok. Bugün hepimizin kaderini ve bu ülkenin geleceğini ilgilendiren bir devlet ve anayasa krizini konuşuyoruz.
Son üç haftanın temel hareket örgüleri ve sonuçları var. Sanki yeni bir devlet aklında zımni mutabakat oluşuyor. Devlet ve hükümet ve hatta henüz kendileri farkında olmasa da muhalefet arasında yeni bir akıl üzerinden barış zamanı.
Devlet Kürt meselesini değil ama Kürt yurttaşın varlığını kabul etmişti zaten. Kürt meselesi bu temelde adımlarla “ateşkes” zemininde ele alınmaya devam edecek.
Sünni inancın davranış özgürlüğünü “yeni devlet aklı” da kabul edecek ama hala dini temelli örgütlenmelerin devlet mekanizmaları içinde var olmaları kabul edilmeyecek.
Geçmişle yüzleşme, hesaplaşma değil, “biliyor olmak yeterli” denilerek yeni sayfa açılacak. Defterimizde darbelerin, darbe girişimlerinin, faili meçhullerin olduğu eski sayfaları düzeltmeden ya da yırtmadan var olmasını kabullenecek, Türk usulü yüzleşmeyi yapmış olacağız.
Güçlü devlet ve merkeziyetçilik sürdürülecek. Zaten Anayasa Uzlaşma Komisyonu da dağılmışken yeni anayasa dediğimiz devletin ve yönetimin yeniden yapılanması da gelecek parlamentoya kalmış olacak.
Avrupa Birliği veya Şanghay Beşlisi, girmek ister gibi yapıp girmemeye, evrensel insan haklarını kabul eder gibi yapıp etmemeye, özgürlükleri artırıyormuş gibi yapıp güvenliği çoğaltmaya, asıl önemlisi vatandaşa güveniyor gibi yapıp güvenmemeye devam ederek Türk usulü demokratikleşme sürecek.
Bu arada her birisi farklı tonlarda, dozlarda ve seviyelerde de olsa üç partide de kadrolar ve programlar bazında düzeltme hamleleri gelecek.
Aslında tüm bu hikâye ülkenin ve hepimizin kaderini belirleyecek kararları verecek, yeni anayasayı yapacak olan iktidarıyla, muhalefetiyle siyasi aktörleri tasarımlama ve biçimleme çabalarının hikâyesi.
Mühendislerin bilemediği veya kontrol edemeyeceği iki bilinmeyen bu hikâyenin geleceğini yazacak.
Birincisi, Kürtler ve Kürt meselesi var olduğu sürece bu yeni mutabakat nereye kadar yaşayacak?
İkincisi, toplum var olan siyasi zemin ve aktörler içinden bakarak bu senaryoları ne kadar satın alacak?
Bu yaşananların toplum üzerindeki etkisi yalnızca oy oranlarının nasıl etkileneceği üzerinden konuşuluyor. Halbuki asıl etki toplumsal zihin haritasında oluşuyor.
Toplum kırk-elli yıldır aynı biçimde ve çözülmeden süren Kürt meselesinden anayasa meselesine, laiklik tartışmalarından Avrupa Birliği süreci tartışmalarına aynı süreçleri, aynı sözleri, aynı tartışmaları dinliyor. Artık kayıtsızlıktan değil yorgunluktan dolayı yalnızca seyrediyor.
Bu kez de bunca toplumsal destekle de aynı sorunları çözemedik inancı giderek kalıcılaşıyor. Bu duygu hali de toplumsal beklentileri düşürüyor bir yandan, öte yandan da toplum içine doğru kapanıyor.
Oldukça düşük olan hukukun üstünlüğüne olan inanç giderek daha da zayıflıyor.
Bir ara yükselmiş gibi görünen siyasete güven, sorunları siyaset eliyle çözebileceğimize olan inanç zayıflıyor.
Tüm bu duygusal karmaşada oy oranları nasıl dağılırsa dağılsın, yeni devlet aklı da bu zeminde vücut ve meşruiyet buluyor.
Yani yeni bir suni denge oluşuyor. Ta ki Kürt meselesinde, Orta Doğu ve küresel dinamiklerde yeni bir zorlama gelinceye kadar. Ya da toplum kendi usulünce “yetti gari” diyinceye kadar.
O nedenle yapılacak şey, yaşananların yapısal nedenleri olduğunu kabul etmektir öncelikle. Sonra da siyaset marifetiyle devleti ve yönetimi yeniden yapılandırmaktır.
Daha fazla şeffaflık, hesap verebilirlik, denetlenebilirlik, katılımcılık, denge ve denetleme mekanizmaları olmadan yolsuzlukların da operasyonların da önüne geçmek mümkün olamayacaktır çünkü.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025