Bekir AĞIRDIR
Adı yerel, kendi genel seçim sonrası oluşan tabloyu geleneksel “seçmen ne mesaj verdi” diye okumak değil önemli olan. Ne hâlâ süren sayım meseleleri, ne de hâlâ değişebilir gibi görünen bazı sonuçlar, bir belediye başkanlığının o partide değil öbür partide olması, hesap yöntemine bağlı olarak esas alacağınız yüzdenin kaç olacağı seçim sonuçlarının temel karakterini değiştirecektir. Tablo bir verili durumu gösteriyor ve bu verili durum yalnızca siyasal sonuçları üzerinden değil, daha geniş perspektiften okunmalıdır.
Bugün vardığımız noktada devlet, yönetim ve hukuk sisteminin sonuna geldiğimiz açıktır. Yalnızca son üç ayda yaşananlar bile geldiğimiz yıkım noktasını gösteriyor. Dünyanın önce 2. Dünya Savaşı sonrası ürettiği reformları ıskalayan, şimdi yeniçağ değişiminin getirdiği sonuçları hâlâ tartışmaktan bile uzak bu devlet ve yönetim sistemi ve bunların dayandığı başta anayasa olmak üzere hukuk sistemi hiçbir toplumsal ve siyasal soruna çözüm üretebilmiş değil.
Toplumsal ve siyasal sorunlara çözüm üretemeyen bu yapı, merkeziyetçi, tek tipleştirici, hayatın ve vatandaşın her alanını ve anını denetleme esaslı. Böylesine bir yapı her alanda ve her türden keyfiyet, yolsuzluk, çete, vesayet, yozlaşma üretir. Üretiyor da zaten!
Gerek küresel, gerek toplumsal dinamikler nedeniyle artık bu yapı sürdürülemez. O zaman sorun kaçınılmaz hâle gelmiş reformları “hangi siyaset marifetiyle”, “hangi ilkeleri kendimize esas alarak” ve “nereye kadar yapacağımız” meselesidir.
Fakat bugünkü verili durum, siyasetin ve giderek toplumun “biz” duygusunun parçalanmış ve kutuplaşmış olmasıdır. Zaman zaman bugünkü kutuplaşmanın her zaman var olduğu söylenmektedir. Fakat bu yaklaşım bugünkü hâlin dünkünden farkının göz ardı edilmesinden kaynaklanmaktadır. Evet, bu toplumda her zaman “iyi/doğru/güzel” tanımları ve bu tanımların referansları farklı olan toplumsal ve kültürel kümeler vardı. Üstelik bu farklı kümelerin hiçbirisi yok varsayılabilecek küçüklükte değil, her birisi oldukça dikkate değer büyüklüklerdedir.
Devlet zaman zaman küresel konjonktüre de bağlı olarak bu kümelerin bazılarını düşman ilan etmiştir. Ama aynı zamanda hemen her kümenin bugünkü kimliğinin oluşumunda bizatihi devletin payı ve izlerinin olduğunu da görmemiz gerekir. Şimdiye dek bu farklı kümelerin her birisi kendi siyasetleri, kendi mağduriyetleri ya da hak talepleri için devletle mücadele etmişlerdir. Bu topraklarda hiçbir zaman bu farklılıklar gündelik hayatın içinde birbiriyle kavga üretmemiştir.
Şimdi farklı olan durum tam bu noktada ortaya çıkmaktadır. Bunca yıldır çözülemeyen sorunlar neticesinde her bir mesele giderek katman çoğaltmıştır. Artık her bir toplumsal ve kültürel küme devletle özgürlük, eşitlik ve adalet kavgası verirken, bir yandan da giderek kendi taleplerinin önünde diğer kümeleri engel görmeye başlamıştır. Artık gerilim yalnızca devletle kümeler arasında değil, kümelerin kendi aralarında da gelişmektedir. İster Türk-Kürt, ister Sünni-Alevi, ister dindar-modern, ister eğitimli-eğitimsiz, ister başörtülü-başörtüsüz diye bakın, giderek karşılıklı bir düşmanlaştırma ve manevi şiddet dilinin gelişmekte olduğunu görürüz.
Verili durum ve 'yeni parti' fantezisi
Gelinen bu noktada sorunun çözümünü üretmesi gereken siyaset bizatihi gerilimin tetikleyicisi ve çoğaltıcısı durumundadır. Var olan dört parti de birer kimliğin siyasetine sıkışmıştır. Kavga hangimizin “iyisinin-doğrusunun-güzelinin” “en iyi”, “en doğru”, “en güzel” olduğu kavgasıdır artık.
Bu seçimler siyasetteki konsolidasyonun tamamlandığını ve kalıcılaştığının teyidi de olmuştur bir bakıma. Kimlikler üzerinden bakıldığında Türkçülük-Kürtçülük-İslamcılık-laikçilik diye adlandırabileceğimiz ve aslında neredeyse yüz yıldır var olan dört siyasi akımdır artık var olan. Adlandırmayı başka türlü yapabiliriz, her birinin gücünü ya da paradokslarını, teorik doğrularını-yanlışlarını tartışabiliriz de. Ama verili durum budur. Evet, huzura ermemiz için bu dört akımın da Türkiyelileşmeye ihtiyacı var, ama daha iki seçimin önümüzde olduğu bu bir yılda bunu beklemek de gerçekçi değil.
Benzer şekilde, seçim harareti nedeniyle önümüzdeki bir yıl içinde ne partilerin dillerinde yumuşama, ne de yeni parti gibi fanteziler gerçekçi. Sonucu dört partinin bu süreç içindeki kendi iç değişimleri gösterecek.
Artık sükûnet ve saygı zamanı
Bu duruma gelişte hepimizin, Başbakan’dan tutun da yazıp-çizen-konuşan herkesin payının olduğunu kabul etmeliyiz. Şimdi sükûnet ve saygı zamanıdır artık. Hepimiz kendi sevincimizi ya da çaresizliğimizi çoğaltmayı bırakıp, bir süre diğer kümeleri, partileri, seçmenleri anlamaya çalışmalı ve varlıklarına, güçlerine saygı duymalıyız.
Sorunlarımızın çözümü “iyi-doğru-güzel” setlerinin birinin galibiyetinde değil! Çözüm hepimizin kendi “iyi-doğru-güzel” setiyle “bir arada ve içiçe” yaşayabileceğimiz ortak hayatın kurallarını konuşmaktadır. Bu ise siyaset demektir, “müzakere-ikna-uzlaşma” süreçleri demektir. Siyaset yalnızca kime oy verdiğimizden, kimin kaç oy aldığından ibaret değildir çünkü.
O nedenle her birimiz, bir süre karşıya bağırmayı bırakıp kendimize dönmeli, kendi cemaatimize konuşmalıyız. Bulunduğumuz akvaryumun siyasi aktörünü değişime zorlamalıyız. En azından ve öncelikle kendi akvaryumumuzun siyasi aktörünü parlamentoda bir uzlaşma üretmeye zorlamalıyız. Öncelikle hukuka ve siyasete olan güvensizliğin onarılmasına ihtiyacımız var. Bir yandan da kimlikler, kümeler arası ilişki ve diyalog zeminleri üretilmesine…
Bunları yaparak yaşanan yıkımı yapıcı yıkıma dönüştürmek mümkün. Her gün biraz daha ortak yaşama iradesini azaltıcı, diğerlerini düşmanlaştırıcı söylemlere devam etmek de bir seçenek elbette. Ama hepsinden önce, birkaç gün bile olsa, bağırma-küfretme temelli yazmak-konuşmak yerine sükunet ve saygı lütfen.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025