Bekir AĞIRDIR
Tekrar seçim Erdoğan ve Ak Parti için bir kumar. İki nedenden dolayı. Birincisi 7 Haziran’da seçmenin Ak Parti’yi uyarmak istediği ama ölçüyü kaçırdığı yorumu yanlış. Evet, Ak Parti’nin hala birinci parti olduğu ve kısa aralıkta bunun değişmeyeceği neredeyse kesin. Çünkü kimliklere ve kutuplaşmaya esir olmuş siyasi zeminde Ak Parti’nin dayandığı kimlik ve yanı sıra sosyolojik, kültürel ve ekonomik kümeler hala büyük. Öte yandan dayandığı kümeler ve bu kümeler arası koalisyonda Ak Parti’ye dair değerlendirmelerde tereddüt, ikirciklilik ve gevşeme var. Bu durum kalıcı cevaba ulaşmadan ya da Ak Parti yeniden o kümeleri ikna etmeden değişmeyecek.
Erdoğan’ın ve Ak Parti’nin 7 Haziran’dan bu yana izlediği taktikler ve tutturulan dil bu iknayı değil, karşısındakileri sıkıştırmayı ve öfkelendirerek kendi tabanında sıkılaşmayı hedeflediği açık. Anlaşılan Ak Parti ve Erdoğan bu gerçekliği biliyor, kısa sürede bu iknayı başaramayacağını da görüyor. Bu nedenle tekrar seçime siyasi mühendislik hamleleriyle gidiyor.
Tekrar seçimi Erdoğan ve Ak Parti açısından siyasi bir kumara dönüştüren ikinci neden ülkenin içinde bulunduğu sorunlar. Ak Parti ve Erdoğan ülkenin sorunlarının kendi dinamikleriyle her gün değişmekte olduğunu ve kendi hamlelerinin bu değişimi hızlandırdığını kavrayamıyor. Ya da kavrıyor, biliyor ama kumar oynuyor.
Bugün ne Kürt meselesi 7 Haziran sabahındaki ile aynı ne terör meselesi. Ekonomik kriz olasılığı da dünya ile ilişkiler de bölgede kendi kapasitesi ve hünerini aşan rol arayışının ürettiği sorunlar da 7 Haziran sabahındakinden farklı. Hayatın ve meselelerin bu dinamikliğini gözden kaçırarak kaybedilen her bir gün ülkenin geleceğini zora sokuyor. Daha da önemlisi toplumun ortak yaşama iradesi güç kaybederek 7 Haziran sabahından da zayıflıyor her geçen gün.
2010 Referandumu’ndan bu yana dört kez sandığa gidildi ve sandık sonuçlarının gösterdiği temel bir karakteristik var. Dört partiye konsolide olmuş siyasi zemin; gücünü tarihsel süreçlerin ürünü sosyolojik-kültürel-ekonomik kümelenmelerden alan ve giderek kutuplaşan dört parti ile tabanları ve kimlik siyasetine sıkışma. Bu karakteristik nedeniyle ki tekrar seçimin çok özel değişiklikler üretmeyeceğinden hemen herkes hemfikir.
Tüm bunları Ak Parti ve Erdoğan’da biliyor. Rasyonel siyasi akılla bakılsa, küçük veya büyük, ekonomik veya siyasi bazı yeni başarı hikayeleri üretmeden seçmenin kanaatinin temelde değişiklik olmayacağını bilmiyor olmaları mümkün değil. Öyleyken yeni başarı hikayeleri üretmek yerine, korkutma diline, terörü ve çatışmaları körükleyen politikalara, yalnızca siyasi rakiplerle değil içerde, dışarıda, her aktör, kural ve kurumla çatışmayı göze alan siyasi taktiklere dönüldü. Rasyonel siyasi akıl çizgisi aşıldı.
Belki hesaplanan şeylerden birisi Saadet ve Büyük Birlik Partilerinin yüzde ikiyi biraz aşan oylarını ödünç istemek. Belki bir başka hesap, seçime katılma oranı düşerse sahip olunan on dokuz milyon oyun yüzde olarak daha büyük orana ulaşmasını ve milletvekili sayısını değiştireceğini ummak. İş mühendisliğe kalınca çok fazla da seçenek yok aslında.
Buna karşılık tüm siyasi rakipler 7 Haziran’dan bu yana oyun dışı kaldı. Kimi siyasi kapasitesi bu kadarına yettiği, kimi koşullar ve konjonktür dayattığı, kimi yanlış oyun planı nedeniyle.
Şimdi Erdoğan ve Ak Parti baş başa ve karşı karşıya.
Erdoğan, kendi istekleri için, varlığında ve tüm eksilmelere karşın hala birincilik rolünü sürdürmesinde en büyük paya sahip olduğu partiyi zayıflatmak, partinin ortak rasyonel aklını yok etmek pahasına kendi oyun planı ile yürüyor. Ak Parti’nin kurucu kadrolarından başlayarak hemen tüm örgütünün olan bitenleri onayladığını düşünmek ya da keyfiliği-partizanlığı-kutuplaştırıcılığı-yolsuzluğu tümüyle içine sindirdiğini varsaymak doğru değil. Erdoğan’ın parti üzerindeki gücünün yok olacağını beklemek de gerçekçi değil. Erdoğan ile parti arasındaki yeni denge olacak mı, hangi kadrolarla olacak ya da parti tümüyle Erdoğan’a tabi olmaya devam mı edecek? O nedenle seçim sonuçlarını ve ülkenin geleceğini etkileyecek unsurlardan birisi Ak Parti’nin 12 Eylül’deki kongresi.
Yeniden başlayan terör ve çatışmaların, daha belirginleşmeye başlayan ekonomideki çözülme ve kriz riskinin toplumda henüz görünür büyük kırılmalar yaratmadığı gözleniyor. Öte yandan toplumsal, kültürel ve ekonomik fay hatlarında alttan alta müthiş bir enerji birikmesi olduğu da anlaşılıyor. Bu enerji birikmesi önümüzdeki iki ayda siyasal bir depreme yol açar mı henüz bilmiyoruz. Ya da bu deprem neyi, kimi, nereye doğru savurur, bunu da bilmiyoruz.
Sade vatandaş hayatını kurarken de siyasi tercihlerini belirlerken de futboldaki gibi 3-5-2 taktiğiyle oynuyor metaforunu kullanıyorum ben. Oyun savunma hattından başlıyor. Kalede hanenin geçimi, savunma üçlüsünde ise hanenin eğitim ihtiyacı, hanenin sağlık ihtiyacı ve hanenin güvenlik ihtiyacı. Tekrar seçimin sonuçlarını belirleyecek şey bu kez güvenlik ihtiyacı olacak. Asayiş ve can güvenliği, siyasi veya ekonomik krizden kaçınma, belki de savaştan kaçınmaya kadar bir dizi güvenlik endişesi, kimliklere sıkışmayı da aşacak tercih değişikliği üretir mi? Ya da güvenlik kaygıları ve korku nedeniyle istikrara sığınma, güce yaklaşma sonucunu üretir ve iktidar lehine mi çalışır? Yoksa güvenlik riskinin kaynağı olarak iktidar görülür ve BU korkular iktidarın aleyhine mi çalışır? Tüm bu savrulmalar duygusal tepkilerde kalır ama tutum değişikliği üretmeden, kimliklere sıkışmışlık içinden aynı siyasi tablo mu çıkar? Bunları henüz bilmiyoruz.
Artık kararı seçmen verecek. Kimin hangi senaryosu olursa olsun, kim hangi taktiklerle siyasi mühendisliğin peşine düşerse düşsün, madem ki seçim kararı var, yapılacak şey vatandaşın tercih ve kararına güvenmektir.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025