Bekir AĞIRDIR
Kimliklere ve kutuplaşmalara sıkışan yalnızca siyaset zemini değil. Giderek toplum gündelik hayatın içinde kimliklere, kutuplaşmalara sıkışıyor. Daha önemlisi toplum giderek endişe ve korkularını öne koyduğu bir gündelik hayat kuruyor. Dünyada ve ülkemizde ütopyalar çağı değil korku çağı yaşıyoruz. Örneğin seçmen tercihlerinin oluşumunda neden, kimden yana olduğumuzdan daha çok neye, kime karşı olduğumuz duygusu giderek etkisini artırıyor. Ya da markete girerken bile dörtte birimizin kafasında kendi kimliğine ve siyasi tercihine muhalif olduğu zannıyla boykot listeleri var.
Kendimizi ötekileştirdiklerimizden korumak için ördüğümüz duvarları o kadar yükselttik ki şimdi o duvarlar kendi hapishanelerimiz oldu, içinden çıkamıyoruz. Ötekileri korkutmak için öyle öcüler icat ettik, o öcüleri o kadar büyüttük ki artık o öcüler kendi hortlaklarımız oldu, korkudan evden çıkamıyoruz.
Bütün bu zihni ve ruhi esaretten kurtulmamız ve Türkiye’yi yeniden düşünmemiz lazım.
Türkiye’yi ezberlerden, efsanelerden, önyargılardan, hazır şablonlardan kurtularak yeniden düşünmeliyiz. İyi, kötü etiketlemeleri yapmadan verili hali, insanların ihtiyaç ve taleplerini, algılarını, beklentilerini, korkularını, farklılıklarını, ortaklıklarını anlamaya çalışmalıyız.
Yeni bir Türkiye ütopyası
İşte tam bunun için, yeni bir geleceğin inşası için, yeni bir Türkiye ütopyasına ihtiyaç var. Kapsama alanı tüm kimlikler olan, kalkınma ve refah talebiyle demokrasi talebini, özgürlük talebiyle güvenlik ihtiyacını beraber düşünen yeni bir projeye ihtiyaç var. Küresel dinamikleri ve meseleleri dikkate alırken bu toprakların insanlarından, dilinden, meramından, muradından beslenen yeni bir siyasete ihtiyaç var. Bu toprakların, bu insanların bilgisine, yüreğine, potansiyeline, geleceğine güvenen yeni bir siyasi iddiaya ihtiyaç var. Ayrı ayrı değil, yan yana değil, iç içe, hep beraber birarada yaşamayı hedefleyen yeni bir “biz” tahayyülüne ihtiyaç var.
Türkiye’yi yeniden düşünerek, anlayarak yeni bir hikaye yazmaya ihtiyacımız var. Yeni ütopyanın temel parametreleri, ya da köşe taşları ne olabilir diye bakıldığında beş ilke ya da hedef yeni ütopyayı açıklayabilir. .
Kapsayıcılık, bütüncüllük
Toplumun yüzde 51,4’ünü ve 48,6’sını, Türk’ünü Kürd’ünü, sekülerini muhafazakarını ayrı ayrı düşünerek değil tüm toplumu kucaklayan bir tahayyülden düşünmek gerekiyor. Her birimizi, farklılıklarımızı, aynı zamanda ortaklıklarımızı, hepimizin ihtiyaç ve taleplerini düşünmek ve anlamak zorundayız. Kimliklerden bakarak bunu başaramayız. Kimlikleri, farklılıkları bilerek, tanıyarak, saygı duyarak ve onlara tanıyıp, saygı duyduğumuzu hissettirerek ancak kültürel ve kimlik meselelerini aşabiliriz. Ancak o noktadan sonra gerçek siyasal, sosyal, ekonomik sorunları konuşmaya başlayabiliriz.
Hangi meseleyi ele alırsak alalım, kalkınmanın, toplumsal dönüşümün, demokratikleşmenin ve küreselleşmenin eş zamanlı ve bütüncül bir ütopya içinden bakılmadıkça çözülemeyeceğini görürüz. Çünkü her bir meselemiz çok boyutlu, çok aktörlü ve daha karmaşık bir hal almış durumda. O nedenle ne kendi başına açılım süreciyle Kürt meselesi, ne birkaç değişiklikle anayasa meselesi, ne küçük düzenlemelerle vergi reformu ya da yargının yeniden yapılanması halledilemiyor. Halledilemeyecek de. Tüm boyutları, tüm aktörleri dikkate alınmış ve diğer meselelerle de ilişkileri doğru tasarlanmış çözüm süreçlerine ihtiyaç var. Bu da ancak çözüm süreçlerinin eşzamanlı ve bütünleşik bir hedef üzerinden kurgulanması ile mümkün.
Demokrasi projesi ve çoğulculuk
Herkesin kendi kimliği, inancı, yaşayışı, tercihleriyle var olabileceği ortak hayatın kuralları üzerinden düşünebilirsek ortaklıkları çoğaltabiliriz. Yeni bir geleceği inşa ederken dayanacağımız ikinci sütun bu olabilir. Dolayısıyla meselemiz hangi kimliğin iyi, güzel, doğrusunun en iyisi olduğu tartışmasını sürdürmek değil. Meselemiz ortak hayatın kuralları için en iyileri, en güzelleri tanımlamak ve oluşturmak.
Hedef durum ile hedef durum içindeki siyasi farklılaşmaları birbirinden ayıran bir yaklaşım bu soruna çözüm üretebilir. Hedef durum tüm farklılıklarımızla birarada yaşamanın düzenini kurmaktır. Bu bir demokrasi projesidir. Hazır kalıplara, etiketlere sığınmadan, tek bir kimliğe yaslanmadan, devleti ve yönetimi demokratikleştirme projesidir. Ancak yeni bir Türkiye ütopyası kimliklerin, kutuplaşmaların, siyasi farklılıkların aşılmasını sağlayacak demokratikleşmenin, çoğulculuğun heyecanını, umudunu verebilecek içerikte ve kapsayıcı ruhu taşıyorsa başarı şansı var.
Yerelleşmek ve katılımcılık
Devleti ve yönetimi gerçekten demokratikleşmenin tek yolu yerelleşmek ve tüm karar süreçlerinde katılımcılığı artırmakla olabilir ancak. Bugünkü gibi merkeziyetçiliği güçlendirerek değil, iktidarı yerellerle paylaşarak katılımcılık artırılabilir.
Toplumun kendi sorunlarına kendi çözümlerini bulabileceğine güvenerek “biz” duygusu hayat bulabilir. Yönetimi yerelleştirebildiğimiz ve demokratikleştirebildiğimiz ölçüde kutuplaşma ve kimliklere sıkışma sorunundan çıkabiliriz. Kutuplaşmayı ve kimlikleri aşmak ancak yereldeki gerçek hayatın sosyal ve ekonomik sorunlarını tartışmak ve uzlaşma üretmek zorunluluğuyla mümkün olabilir.
Ancak yerelleşme ve katılım mekanizmalarıyla tektiplilikten, merkeziyetçiliğin ürettiği keyfilik, partizanlık, yolsuzluk, çeteleşme, vesayet gibi sorunlardan kurtulabiliriz.
Siyasi alanı genişletmek, siyaseti doğallaştırmak
Tüm bu sorunlardan kurtulabilmenin yolu siyasettten geçiyor. Münakaşa ve münazara kültürünün egemen olduğu siyasi kültürü ve siyaset tarzından müzakere ve uzlaşma temelli bir anlayışa geçmek gerekiyor.
Birbirimizin ihtiyaç ve taleplerini duymak, görmek, konuşmak, dinlemek gerekiyor. Ancak böyle ikna ve uzlaşma yollarını açabiliriz. Bunun biricik yolu siyasi alanı güçlendirmek. Bugün yapılmaya çalışılanın tam aksine siyasi alanı genişletmeye, güçlendirmeye, doğallaştırmaya ihtiyacımız var. Seçim yasalarını değiştirmek, YSK’yı yeniden yapılandırmak, seçim barajını yoketmek, dernekler, vakıflar, sendikalar gibi tüm örgütlenmelerin önünü açmak, siyasi partileri demokratikleştirmek, medyayı ve iletişimi özgürleştirmek, toplantı ve yürüyüş engellerinin tümünü kaldırmak, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldırmak gerekiyor.
Yeni anayasa yapma süreci ve yeni anayasa
Ve yeni, yepyeni bir anyasa gerekiyor. Bu yeni anayasayı merkezde yazarak değil her bir evde, yerleşimde, sokakta tartışarak yazabiliriz. Çünkü o süreç içinde birbirimizi dinleyecek ve anlayacağız. Toplumsal barışı bu sürecin içinden inşa edeceğiz.
Yeni anayasa sürecinde ve anayasanın içinde vücut bulan ortak ve demokratik hayatın kurallar ve ilkeleri ile yeni bir devlet-vatandaş mutabakatı oluşturabilir, toplumsal barışı inşa edebiliriz. Yeni anayasanın yerelliği, çoğulculuğu, katılımcılığı, şeffaflığı, hesap verebilirliği, hukukun üstünlüğünü sağlayan çerçevesi içinden ancak yeni bir gelecek inşa edebiliriz.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025