Bekir AĞIRDIR
Açıklanan doğruysa Kürtçe seçmeli ders olarak önümüzdeki eğitim yılında başlatılacakmış.
Şimdiye kadarki deneyimimiz bu tür değişikliklerin niyet edilmesi ile dillendirilmesi arasında, dillendirilmesiyle uygulamaya geçilmesi arasında oldukça uzun aralıkların olduğu.
Örneğin anayasa sürecine katılımın önündeki engellerin kaldırılması yani yol temizliği üzerine olduğu söylenen ve üçüncü demokratikleşme paketi olarak adlandırılan paket hazırlığı geçen sonbaharda açıklandığı halde hala hayata geçmiş değil. Bu arada anayasa sürecine katılım aşaması da bitti. Üstelik paketin içeriğinin de ne kadar demokratikleşme sayılabileceği hala tartışılır!
Yine de Kürtçe eğitiminin 90 yıllık eğitim sisteminde ve asıl bu sistemin ardındaki felsefe ve zihniyette çok önemli bir çatlak oluşması anlamına geldiğinin de altını çizmek gerek.
Hangi sınıfta başlayacağı, kaç saat olacağı, içeriğinin ne olacağı tartışmaları ve buralardaki yetersizlikler nedeniyle itirazlar da anlaşılabilir, haklı ve meşru itirazlar. Fakat bu ilk çatlağın önemini de görmek gerekiyor. Oluşan çatlağın genişletilmesi, o çatlağın kocaman bir yarığa dönüşmesi fırsatı siyasetin ve özellikle Kürt siyasetinin önünde. O nedenle itirazlar kadar neyin, nasıl yapılacağına da kafa yormak, katkı ve müdahale yolları üretmek gerekiyor.
O nedenle, tam da bu sürecin içinde Kürtçe eğitiminin anlamını ve gereğini yeniden tartışmak gerekiyor.
Bence asıl mesele siyasi dilde kullanılan “Kürtçe eğitimi” meselesinden daha derin ve kapsamlı olarak “çift dilli eğitim” meselesidir.
Çift dillilikten kastettiğim şey, bireyin iki farklı dilden kendini ve meramını anlatabilir olması, diğerleriyle iletişim kurabilmesidir. Yani her iki dilin de gramerini, kelimelerini biliyor olmak değil, bunları kullanabilir becerileri edinmiş olmasıdır. Bu becerilerini de hiçbir kısıtlama olmaksızın (resmi dil meselesi hariç) kullanabileceği yasal, toplumsal ve zihinsel iklimin var olması, bu iklimin devletçe korunuyor ve kollanıyor olmasıdır.
İkinci tanımım ya da benim anladığım şey olarak şunu söylemeliyim ki, dil ve eğitim meseleleri bugünkü Kürt meselesinin kaynağı değil, sonucudur. Yani karşımızdaki eğitim ve dil problemi, toplumda ve devlette var olan güç ilişkilerinin sonucu ve türevi olarak uzun süre yok sayılmış, ihmal edilmiş bir halkın bu yok sayılmanın sonucu olarak yaşamakta olduğu insan hakları ve kültürel sorunlardır. Bu nedenden yalnızca eğitim meselesinde bazı şeyleri yapmak kendi başına Kürt meselesinin çözümü değildir. Fakat aynı zamanda da ulaşılacak çözüm ve toplumsal barışın ihmal edilemeyecek bir boyutudur.
Bu tanımların gereği olarak da amaç, yalnızca Kürtçenin öğretilmesi değil, Kürtçede veya herkesin kendi anadilinde eğitimidir.
Anadilde eğitim derken aslında iki ayrı şeyi bir arada konuşuyoruz. Birincisi anadil eğitimi, yani kendi anadilinin, evinde konuştuğu dilin ve yaşadığı kültürünün yazılı kurallarının öğrenilmesi. İkincisi ise kendi anadilinden eğitim alması.
Anımsatmak isterim, yetişkin yedi milyon dolayında Kürt yurttaşın, 6 milyon dolayında 18 yaş altı Kürt çocuk ve gencin anadili Kürtçe. Bu rakamlar KONDA araştırmalarından.
KONDA / Biz Kimiz Araştırmaları, anadil bulgusu |
2006 |
2010 |
Türkçe |
84,5 |
84,0 |
Kürtçe |
12,0 |
12,7 |
Zazaca |
1,0 |
1,4 |
Arapça |
1,4 |
1,2 |
Diğer |
1,1 |
0,7 |
Toplam |
100,0 |
100,0 |
Kürt çocuklar okula geliyor ve anadili dışında bir eğitim sistemiyle karşılaşıyor. Akranı, sıra arkadaşı alfabeyi, toplamayı, çıkarmayı öğrenmeye başlarken onun durumu çok zor. Zira hem anadilinden başka olan bir dili öğrenmek zorunda, hem de toplamayı, çıkarmayı.
Tanımları böyle yapınca da bu amaca ulaşmak için daha gidilecek çok yol vardır. Ama yine de devletin ve devletçi zihniyetin kısacık ve yanlış kapsamda bile olsa eğitim müfredatındaki tekçiliğin artık sürdürülemez olduğunun görülmüş olması ve bu konuda yetersiz bile olsa bazı uygulama arayışları ciddiye alınmalıdır.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025