Berat ÖZİPEK
Bir keresinde, savunduğu özgürlüğü mantıksal sonuçlarına kadar izlemediği için eleştirdiğim, hatta bir nevi bunalttığım bir hocam, mahcup bir biçimde gülümseyerek bana şöyle söylemişti:
“Bak, bizim kuşak en fazla bu kadar özgürlükçü olabilir, çok üstüme varma, daha fazlasını bekleme bizden!”
Bu samimi itiraf karşısında susmuş ve tek söz daha etmemiştim.
Çünkü haklıydı ve ben ondan fazlasını, yani olması gerekeni istiyordum.
Sağcısı, solcusu, liberali, İslamcısı, Türkü Kürdü, Alevisi ve Sünnisiyle, gözünü Tek Parti dönemi Türkiye’sinin baskıcı ve boğucu atmosferinde veya soğuk savaş yıllarında açmış kayıp kuşakların öyküsü bu.
Öyle bir tornadan geçmişler ki, onlardan fazlasını beklememeyi öğreniyorsunuz.
Kişiolarak istisnalar elbette var ama sosyal kesim olarak yok.
Hayat onların dar kalıplarını aştığında, bugünkü Çözüm Süreci’nde olduğu gibi realite onları bir tercih yapmaya zorladığında, mecburen konuştuklarında, içlerindeki devletçi ve milliyetçi öz ortaya çıkıyor.
Onları seven ve izleyen insanlarda derin bir hayal kırıklığı doğurarak...
İslami kesimin kanaat önderlerinin önemli bir bölümü için de geçerli bu.
Öyle görünüyor ki, bu coğrafyada onların kendisini en hızlı yenileyen, en ufku açık kesim olması, bu kanaat önderleri sayesinde değil, onlara rağmen gerçekleşiyor.
**
İsmet Özel’e göre “Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı makamını işgal etmesiyle birlikte Türk topraklarına ‘mütareke’ şartları avdet et[miş].” İsrail niye özür dilemiş biliyor musunuz, Türkiye’nin 2015’te Ermenistan’dan özür dilemesinin yolunu açmak için. Mavi Marmara da bir CIA komplosuymuş. Bugün de fiilen PKK’ya esir düşmüşüz. “Ahmaklar,”
“gafiller” ve “hainler” görmüyormuş ama o görmüş.
Bütün bu “bilgileri” tek bir yazıda veriyor yazar.
Neresini eleştirmeli? Ya da hiçbir biçimde yanlışlanamayacak türden, geçerliliği müellifinin hayal gücünden menkul bir “görüş” eleştirilebilir mi?
Ama keşke sadece o olsaydı…
Tam onun için üzülürken, bu kez de başka bir şair kendisini dokunaklı bir hale sokuyor. “Güneydoğu meselesinde bayram yapılıyor, eğer devlet ile PKK anlaşması ile çözülüyorduysa 10 yıldır hükümet neden çözmedi?”diye soruyor
Sezai Karakoç.
Onca yıldan sonra “Güneydoğu Sorunu” öyle mi? Ergenlik çağında Mona Roza’yı ezberleyen gençlerin kaçı bugün böyle adlandırır Kürt Sorununu?
Neden 10 yıl sonra? Vesayetin geriletildiği ölçüde bu konuda adım atılabilmesiyle ilgili olmasın? Zaman gazetesinin “Ergenekon tanığına JİTEM’den sıkı takip” haberini okuyun, bugün bile o kötülüğün tamamen geride kalmış olmayabileceğini anlarsınız.
“Kürt meselesinde, gidip te elinin altındaki bir mahkumla pazarlık yapamazsın. Devlet bu kadar acze düşmez…
insanları öldürmüş, illegal bir örgütle illegal bir şekilde pazarlık yapamaz”diyor şair.
“İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü”nün yazarı devletin acziyle niye bu kadar ilgili olur? Hem de kimseye ahlak ve hukuk dersi veremeyecek kadar günahkar bir devletin. Bu hükümet “El Medine-tül Fazıla”nın devletini mi devraldı ki bu başkasına “elin kirli” diyebilsin?
**
Geçmişin ufuk açıcı kanaat önderleri bugün neden bu durumdalar?
Cevabını, geçenlerde Bursa’da katıldığım bir panelden sonra konuştuğum ilahiyatçı bir katılımcı şöyle vermişti:
“Bir arkadaşımıza şöyle demişti hocamız: Eski dönemle bizim ilim bağımızkoptu. Bu olayşuna benzer: bir konvoy halinde ilerlerken karşınıza bir bataklık çıktı. Bataklığı geçmek için bazı araçları o bataklığa batırıyorsunuz. Birkaç araç battıktan sonra zemin düzleniyor, o araçlar köprü vazifesi görüyor ve konvoy bataklıktan geçiyor. İşte bizimki o araçlar misali kayıp nesil ... İnşallah bizden sonrakiler bataklığa saplanmadan bizim üzerimizden geçecek.”
**
Tek Parti döneminde bütün fikirlerin üzerine beton döküldüğü için, bütün kesimlerden eli kalem tutanlar, onlarca yıl aradan sonra yeniden yazma başladıklarında, çok daha geri bir noktadan başladılar.
Bu yüzden İslami kesimin kanaat önderlerinin çoğu da, geçen yüzyılın başlarındaki son dönem Osmanlı İslamcı düşünürlerinin gerisinde kaldı.
Seksenlere gelindiğinde bugün İslami kesimin kanaat önderi konumunda olanların çoğu, yine de ufuk açıcı bir yerden konuşuyordu.
Ama onları okuyanlar, sohbetlerine katılanlar, onlardan çok daha hızlı gelişti ve öyle bir an geldi ki, hayranlıkla izledikleri insanlar onları doyuramaz oldu.
**
Kayıp kuşağın kayıp kanaat önderlerinin trajedisi bu.
Keşke o güzel şiirleri yazanlar, o ufuk açıcı metinleri kaleme alanlar, zamanında bırakmayı bilselerdi.
Ama şimdi onlar için üzülmenin değil, her kesimden çözüm isteyen insanlarla beraber, bu “hayr-ül amel”e destek vermenin zamanı.
“Çözüm Sürecine”destek vermenin zamanı...
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024