Berin UYAR
Bu fotoğrafta, daktilosunun tuşlarına tek parmakla tak tak vuran da benim babam. Bugün babalar günüymüş, babamın başı kel mi, ben de iki satır yazayım gönlünü alayım. (Bu arada başının kel olduğunu da farkettim)

Yıl 2010. Bizim Bostancı'daki evimiz. Babamın çalışma odası. Daktilonun durduğu masa da yine kendi elleriyle yaptığı masa. Sağına soluna yaptığı çıkmalarla genişleterek zaten küçük olan odaya bir sandalye daha giremeyecek hale getirdi odayı. Fotoğrafta görüldüğü gibi duvardaki raflar ve burada görünmeyen kütüphane de kendi imalatıdır.
O daktiloda bir kitap yazdı babam. "Ben bir Akşamcıyım".
89 yaşındaydı. Bütün hayali, bir muhasebe kitabı yazmaktı. Piyasada ve sahaflarda bu amaçla kitap bırakmamıştı. Ancaaaak, bu heves annemin yazdığı kitap (Geçmiş Mazi Olmadı) piyasaya çıkıp okumalar yapılmaya başlanınca aniden yön değiştirdi.
Kardeşim Zerrin'in 2008 yılında ani ölümü annemi ve babamı inanılmayacak kadar etkiledi. Zerrin'in ölümünün 40. gününde, annemin, Zerrin'le beraber emek verdiğimiz ve basıma hazırladığımız kitabı basılı olarak geldi eve. 40 gün boyunca kimse ile konuşmayan, yıkanmayan, üstünü değiştirmeyen, traş olmayan, çalışma odasında başı iki elinin arasında oturan ve zaman zaman kardeşimin hayaliyle konuşan, bağıra bağıra ağlayan ve çok daha önemlisi 40 gün boyunca ağzına tek damla içki koymayan babama kitabı götürdüm.
Kitabı eline aldı. Şöyle bir baktı. Masaya koydu. Hiçbir şey söylemeden yüzüme baktı. Kalktı. Banyoya gitti. Bir saat kadar sonra salona geldi. Yıkanmış, traş olmuş, temiz elbiseler giymişti. Annemin kitabı tam zamanında gelmiş her ikisinin de yeniden hayata tutunmasına yardım etmişti.
Annem için bir çok kentte okumalar düzenledik. O yıl bana da geldiler. Essen VHS'de (halk eğitim merkezi gibi bir kuruluş) bir okuma düzenledik. sağolsunlar, arkadaşlarım ve öğrenciler bizi yalnız bırakmadılar. Annem,ben ve babam oturduk masaya. Okuma yapılmıyor, bir sohbet şeklinde devam ediyor toplantı. Tabii babam da söze karışıyor ve kitaptaki katkısının altını çiziyor sürekli. Bir ara sözü alıp kendi anılarını anlatmaya başlayınca, annem döndü babama, "Ama Bidar, yeter çok konuşuyorsun. Bırak ben de anlatayım. Kitabı sen değil ben yazdım" dedi. Babam, "ben olmasam sen yazamazdın, hep ben hatırlattım sana tarihleri" deyince annem çok öfkelendi: "Madem o kadar anlatmaya meraklısın, otur sen de yaz bir kitap" dedi. Salon yere yattı gülmekten. Ama babam, anneme epey bir baktıktan sonra sustu. Az sonra da, saat tam 20.00 olmuştu, kalktı masadan. Katılımcılara dönerek, "Vakti kerahat geldi, ben gidiyorum" dedi ve kalktı çıktı.
Evet babamın sofraya oturma zamanıydı bu. Tipik bir akşamcı olan babam, kendimi bildim bileli saat sekiz olmadan ağzına tek damla koymaz. Ama saati geldi mi de onu hiç bir şey tutamazdı. Bu kez de böyle olmuştu. Peşinden hemen Eşref’le Selçuk fırladılar. Biz daha önce yer ayırttığımız restorana (Tablo) gittiğimizde onlar çoktan çakırkeyf olmuşlardı bile.
İşte babam o gün yazmaya karar verdi. Daha doğrusu vermiş. İstanbul’a döndükten sonra hazırlıklara başladı. Kendisi artık çarşı Pazar dolaşabilecek durumda olmadığı için kimi yakalarsa kitapçılara yolluyor, annemi kırtasiye istekleriyle deli ediyordu. Çalışma odasını temizletti, kendine bir ortam hazırladı. Gözleri görmediği ve inadı yüzünden bir göz doktoruna gitmediği için odanın hertarafına gecekondu usulü lambalar astı. Eski daktilosunu buldu, yağladı, temizledi, yeni şerit aldırdı.
Ve başladı yazmaya. Önce elyazısıyla yazıyor, sonra daktiloya çekiyor, hataları kesip kağıtları birbirine yapıştırıyor, kendince yaz boz yapıyordu. Bilgisayara ise yanaşmıyordu bile. Hatta yazılarının bilgisayar ortamına geçirilmesine bile tepkiliydi. O teknolojiyi anlayamamıştı. Annem, ben, Leyla çok uğraştık bilgisayarı anlatmak için ona. Oysa annem 80 yaşında kursa gitmiş, bilgisayar kullanmayı öğrenmiş, kitabını orada yazmıştı.
Babam, kitabını yazdığı süre içinde 4 daktilo kırdı. Tedavülden kalktığı ve artık antika olduğu için daktilo bulmak, daktilo bulsak şerit uydurmak çok zor oluyordu. Sonuçta kitabı yazmayı bitirdi ve basıma hazılamak üzere bana teslim etti. Bu süre de bir yıl kadar devam etti. Çünkü babam 1921 yılından bu yana tüm yaşamını anlatmış, kimi duyduğu, kimi canlı tanık olduğu tüm olayları ayrıntılarıyla aktarmıştı.
Kitabın merkezinde onun içki serüveni/ akşamcılığı bulunuyor, maceralarını, annemden önceki çapkınlıklarını anlatıyordu. İstanbullu bir akşamcının gözünden Cumhuriyetin tarihi…
Bu arada ne yazık ki babamın sağlığı hızla bozuldu. Onu doktora götürmeye ikna edemediğim, eve getirdiğim doktorları kovduğu için –Cüneyt az çekmedi babamdan- geç kalmıştık. Hastaneden yatalak olarak çıktı. 2011 yılından beri bakıma muhtaç ve yatağa bağlı yaşıyor.
Babamı sever miyim, kızar mıyım bilemem. Bu yanıtlayamadığım bir sorudur. Zekasına ve becerilerine hayran olduğum, ama idol olarak görmediğim bir insanır babam. Sevimli ve nev-i şahsına münhasır bir adamdır. Karşı koyulamaz ve hiç bir şekilde başa çıkılamaz inadı ve „ben herşeyi bilirim“ tavrıyla hayatımızı eskiden beri zorlaştırmıştır.
Eğer o korkunç inadı olmasaydı, şimdi annemle „edi ile büdü“ kolkola kısa gezilere çıkabiliyor, kimseye muhtaç olmadan yaşıyor olacaklardı. Evet babacım, babalar günün kutlu olsun diyeceğim ama ne yazık ki sen bunu o korkunç inadın yüzünden bir doktora görünmeyi reddettiğin için, annem sana bu mektubu okuduğu halde tıkanan kulaklarınla duyamayacaksın.
Seni yine de seviyorum galiba.
(Berin Uyar. 21 Haziran 2015)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.03.2022
6.09.2020
10.01.2017
4.01.2016
2.01.2016
18.09.2016
7.02.2016
14.02.2016
15.01.2016
25.12.2015