Berrin Sönmez
Orta Doğu ve Latin Amerika başta olmak üzere 150’ye yakın ülkede izleyici bulan Türk dizileri, kadına yönelik şiddeti özendirmekle eleştiri konusu oluyordu. Muhtemelen bu eleştirilerin etkisiyle 2020 sonbahar sezonunda gösterime giren bazı televizyon dizilerinde kadına yönelik şiddetin, geçmişe göre biraz farklılaşarak kadın açısından işlendiğini görüyoruz. Ancak mesele kadına yönelik ataerkil şiddete karşı mücadele için doğru mesajlar verilip verilmediği konusuna düğümleniyor. Ataerkil şiddetten kurtulma mücadelesi veren dizi karakterlerinin, kendi yöntemleriyle kurtulma çabası içinde sınırlı tutulması, doğru mesaj değil. Siyasi, hukuki ve toplumsal açıdan var olan şiddetle mücadele mekanizmalarının işlediğine dair dokunuşlar olsa senaryolarda, doğru ve hayli etkili sosyal mesaj verilebilir.
Kadına yönelik ataerkil şiddete karşı doğru yöntemlerle mücadele gerektiğine dair izleyiciye doğru mesajlar aktarmak yönünden Alev Alev isimli dizi yayınlanan son bölümünde bir nebze ümit verdi. Demet Evgar’ın şahane oyunculuğuyla canlandırdığı Cemre karakteri, uzun süreli işkence olan psikolojik ve fiziksel, sistematik koca/erkek şiddetinden kurtulmak için yasa dışı yollarla kaçmayı deneyip, başarısız oldu. Ardından dördüncü bölümün son sahnesinde onu, emniyetin önünde gördük. Şiddet failini basın aracılığıyla ifşa edişi sonrası, gelecek bölümlerde umarım 6284 sayılı yasa çerçevesinde başvuru yaptığını izlemek ve İstanbul Sözleşmesi'nin konu edildiğini görmek mümkün olur.
Yasal yöntemlerle ve kolluk desteğiyle ataerkil şiddetten kurtulma çabasının öne çıkarılması, topluma verilecek en doğru mesaj olur. Keşke diyorum ve bu açıdan Alev Alev’den umutluyum çünkü uyarlandığı dizi hayli feminist karakterli bir yapımdı. Netflix ortaklığıyla gerçekleştirilen Fransız yapımı Le Bazar de la Charité, Türkiye’de Alevlerin Ardından ismiyle yayınlanmış ve hayli beğenilmişti. Siyasi irade tersine baskı yapmaz veya yapımcılar ve kanal baskıya direnebilirse sözleşme ve yasa senaryoda kendisine yer bulabilir. İktidar vetosundan kurtulmak için dizide KADES uygulamasına ve Alo 183 ihbar hattına yer vermeleri de hem siyasi engelden çıkış hem de şiddetle mücadele için bir diğer doğru yöntem olur.
ERİL ŞİDDET FAİLİ YALNIZ DEĞİL
Alev Alev başta olmak üzere dizilerde şiddetle mücadele mekanizmalarına yer verilmesinin önemine değinmişken bir örnek olayla ataerkil şiddete karşı mücadelenin etkinliğini zayıflatan sebeplerden bazılarına dikkat çekmek istiyorum. Şiddetin azmettiricilik, yardım, teşvik yönlerinden soruşturulmayışı ile tanım kriterlerindeki hatalarla, şiddetle mücadelenin zaafa uğradığı, ‘zehirli baklava’ örneğiyle açıklanabilir. Pazar günü basına düşen zehirli baklava haberini duymayan kalmamıştır sanırım. “Damat, kayınpederini baklavayla zehirledi” benzeri başlıklarla gündeme gelen olay tam bir ataerkil şiddet vakası. Özetle kadın boşanmak istediği için ailesinin evine taşınınca fail ilkin kadının baba evini kurşunluyor. Bu saldırıdan sonra faile, 6284 kapsamında önleyici tedbir kararı olarak 45 gün uzaklaştırma veriliyor ki hayati tehdit oluşmadan şiddet önlenebilsin. Fakat ataerkil şiddetin işbirlikçileri öyle çok ki, yardım ve yataklık edecek kişiler bulmakta hiç zorlanmıyorlar.
Şiddeti önlemek için yasa uyarınca gerekli tedbirlerden birisi olan uzaklaştırma kararı verilmiş olan fail Feridun A., yakınlık derecesini henüz bilmediğimiz iki kişinin yardımıyla boşanmak isteyen kadının taşındığı aile evine, zehirli baklava gönderebiliyor. Planlanmış, tasarlanmış, üzerine kafa yorulup, çalışılmış bir öldürme teşebbüsü bu. Fail ve yardım eden iki kişi yakalanmış halde. Bu olay üzerine düşünülmesi gereken iki önemli husus var. Her iki konuyu da defalarca yazmış olsam bile gündeme gelen bu olay örnekliğinde bir kere daha tekrar etmek belki anlaşılmayı kolaylaştırır.
Birincisi eril şiddet faillerinin yalnız olmadığını göstermesidir. İşbirlikçileri çok oluyor, çok kolay yardımcı buluyorlar. Bu nedenle eril şiddetin kovuşturma ve yargılama aşamasında, yardım ve yataklık edenlerin de soruşturulması gerektiğini defalarca yazdım. Antalya’da yaşanan Feridun A. vakası, yardım ve yataklık yönünden gündemde çokça yer tutmalı diye düşünüyorum. Elbette bir başka olay beklemeden azmettiricilik yönünden de soruşturmalar derinleştirilmeli. 2006 tarihli Başbakanlık genelgesinden sonra, aile meclisi kararıyla yaşı küçük olan aile bireylerine cinayetleri “ihale etme” usulü hayli azaldı. Ancak bu azalmanın, suçun failinin değişmesiyle ilişkisini görmek gerekir. Töre ve namus cinayetleri namıyla meşhur genelgenin uygulanmasından sonra, boşanmak isteyen, boşanma aşamasındaki veya boşanmış kadınların koca, eski koca tarafından öldürüldüğü cinayetlerin sayısındaki artış dikkate alınmalı. Boşanma gerekçesiyle işlenen cinayet sayısındaki artış bir de ele alınmalı. Ailelerin koca ve eski koca üzerinde azmettirici rolü olup olmadığı, soruşturma aşamasında derinliğine incelemeli. Kovuşturma ve yargı aşamasında aile ve yakın çevrenin azmettirici rolü olup olmadığı incelenmeli. Kadının adresinin bulunması, cinayet silahının temini için yakın çevreden yardım alıp almadığı, yargılama aşamasında mutlaka davaya konu edilmeli. Tespit edilen azmettirme, teşvik ve yardımların cezalandırılması, kadın yönelik ataerkil şiddetle etkin mücadeleye büyük katkı sağlayacaktır.
Feridun A. vakasının hatırlattığı ikinci önemli husus, sıkça yazdığım, cinsiyet temelli şiddet mağdurlarının cinsiyeti meselesi. İçişleri Bakanlığınca emniyet birimlerinin, kolluk güçlerinin herhangi bir şiddet olayının kadına yönelik şiddet suçu kapsamında ele alınması için on dört maddelik bir kriter listesi var. Listenin en önemli özelliği söz konusu şiddetin mağduru açısından ölçeklendirilmiş olması. Şiddetin mağduru kadın mı, önce ona bakıyor kolluk birimleri. Sonra şiddet mağduru kadının, fail ile yakınlık derecesine bakılıyor. Eş, eski eş, evlat, kardeş, yakın akraba olup olmadıkları yönünden fail ile mağdur araştırılıyor. Ve araştırılan şiddet olayında tespit edilen yakın akrabalık ilişkisi doğrultusunda mağdur kadınsa 6284 kapsamında değerlendiriliyor.
Buraya kadar anlattıklarımla emniyet birimleri için oluşturulmuş ölçek akla yatkın geliyor farkındayım. Ancak işlenen suçun mağduruna göre ölçek oluşturulması hiç de adil değil. Cinsiyet temelli şiddet olduğunu anlamak için şiddet mağdurunun cinsiyetine değil şiddet failini, o şiddete sevk eden zihniyete bakmak gerekir.
Feridun A. vakasında, zehirli baklava nedeniyle yoğun bakımda tedavi altına alınan kişi, kadının babası olduğu için şimdi bu soruşturma 6284 kapsamında yürütülmeyecek. Ancak baklava ile zehirlenen kişi kadının kendisi, annesi veya kız kardeşi olsa olay 6284 kapsamında ele alınacaktı. Cinsiyet temelli şiddeti tespit etmek için oluşturulan ölçek yetersiz olduğu için ataerkil şiddetle mücadele zorlaşıyor. Faili şiddete yönelten zihniyetin sorgulanmasına ilişkin kriterler tespit edilmeli ki şiddetle mücadele tüm boyutlarıyla göz önüne serilsin. Başka türlü etkin mücadele mümkün olmuyor. Zaten hukuk ilkesi faile değil fiile göre hüküm vermeyi gerektirir. Fakat kadına yönelik ataerkil şiddet söz konusu olduğunda bırakın fiili, bırakın faili suçun mağduruna göre hüküm kuruluyor ki bu temel yanlış, suçun toplumsal zihniyet ilişkisini kurmayı da imkansız kılıyor.
Bakanın çıkıp “her kadın cinayeti, kadın cinayeti değildir” diyebilmesi bu temel hata ile ilişkili. Bir milletvekilinin meclis kürsüsünde çok karmaşık bir konudan söz ediyormuş gibi, kadın cinayetlerini ayırt etmenin zorluğundan bahsedebilmesi de öyle. Hatta ve hatta başta Soylu ve Selçuk olmak üzere bakanların ve politikacıların sıklıkla cinayet verilerine ilişkin kadın örgütlerinin aktardığı bilgilerin yanlışlığı üzerine nutuk çekebiliyor oluşu da aynı temel yanılgıdan kaynaklanıyor. Rakamları yanlış aktarmakta kamunun bir çıkarı olamayacağı yönünde ifadelerle kadın örgütlerine itibar suikastı gerçekleştiriyor bakanlar. Ancak rakamların farklı oluşuna ilişkin ellerindeki yanlış ölçeklendirmeye dair bir sorgulama görmüyoruz. Asıl yapılması gereken o eldeki on dört maddelik ölçek listesinin kadın örgütleriyle iş birliği halinde revizyona tabi tutulmasıdır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024