Bülent KORUCU
28 Şubat postmodern darbe süreci hâlâ doğru dürüst bir analize tabi tutulmuyor.
Mahkemelerdeki son düzenlemelerden sonra neredeyse kadük bırakılan yargı safahatı bir yana siyasi ve sosyal tahlil bile yapılmıyor. Pek çok konuda olduğu üzere farklı hesaplaşmaların zemini olarak kullanılıyor. Rahmetli Başbakan Necmettin Erbakan'ın yaşadıkları bile çarpıtılarak kullanışlı hale getiriliyor. ‘O gün dik durulsaydı' diye söze başlayıp bugünkü muktedirlere methiyeler dizenler haksızlık ediyor. O zamanki kurmaylarından Şeref Malkoç, yıllar sonra suç duyurusunda bulunurken ortamı şöyle tasvir etmişti: ''O dönemi hatırladığımızda Genelkurmay Karargâhı'nda, dönemin Başbakanı Erbakan'a omuz atan askerler vardı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı'na ağır hakaretlerde bulunan, devlet geleneğine ve terbiyesine uymayan sözler söyleyen paşalar vardı.”
Erbakan iki endişe ile alttan alıyor ve gerilimi yükseltmiyordu. Birincisi muhtemel çatışma halinde hem ülke hem de kendi tabanının büyük zarar göreceğini düşünüyordu. Hâlâ ödenmeye devam edilen bedellerle geriletilen askeri vesayetin arkasından kahramanlık taslamak kolay. Nihayetinde bir koalisyon hükümetinin başkanıydı. Ortağı DYP, bütünlüğünü koruma sorunu yaşıyordu. Denk güçlerle bir mücadele ortada yoktu. Hoca'nın ikinci endişesi ise şuydu: partisiyle ilgili ‘seçimi kazansalar bile bunlara iktidar verilmez' algısı vardı. Bu algı pekişirse siyaseten bitmiş bir harekete dönüşme riski oluşabilirdi. Onun için Genelkurmay'ın “Rejim düşmanlarıyla aynı fikirde olamayız.” açıklamalarına rağmen "TSK ile aramızda hiçbir sorun yok." demeyi sürdürüyordu.
Erbakan'ın süreçteki tavrı birçok eleştiriyi tetikliyordu. Bugün sadece Fethullah Gülen'in eleştirileri gündeme getiriliyor. Oysa sadece Gülen değil, pek çok isim benzer eleştiri ve önerilerde bulundu. Gülen, Hz. Ebubekir ve Ömer bin Abdülaziz'in görevden çekilme taleplerini hatırlatarak bunun gocunulacak bir durum olmadığını vurguluyor ve şöyle diyordu: “Büyüyen bir Türkiye, dünya ile entegrasyona giden bir Türkiye, çok problemi olan Türkiye, iktisadî, siyasî, kültürel ve dünya ile münasebetleri açısından kocaman, büyük dev bir Türkiye ve gelecekte dev olmaya müsait bir Türkiye. Bunu idare edememiş olabilirler. Bu açıdan da tamamen yetersiz dememeye çalıştım. Fakat öyle de olsa Türkiye'nin bahis mevzuu olduğu bir yerde milletimizin geleceği bahis mevzuu olan bir yerde, bizim şahsî onurumuz, şahsî gururumuz hatta siyasetten beklediklerimiz bahis mevzuu olamaz. Aslında, iyi bir Seçim Kanunu, umum Türk toplumunun benimseyeceği bir intihap hususiyeti ve keyfiyeti ve -belki benim haddimi aşan bir husus, maksadı da aşmışlık sayılabilir- erken bir seçime gidilmesi çare olabilir.” Gülen, ‘seçime gidin' demek için kırk dereden su getiriyordu.
Seçimi çıkış yolu olarak gören başka isimler de vardı. Ali Bayramoğlu, Korkut Özal'dan şu cümleleri aktarıyordu: “Koşulları uygulamak zorunda kalırsa Erbakan ve RP biter. Direnmek de pek kolay görünmüyor. Yapılması gereken DYP ve RP'nin birlikte seçim kararı vermesidir.” (4 Mart 1997, Yeni Yüzyıl Gazetesi)
Ahmet Taşgetiren de benzer eleştiriler kaleme almıştı: “Başbakan sakil kaçacağını bile bile neden Genelkurmay Başkanı'yla görüşmesini atom bombası patlatmaya benzetti? Neden protokole aykırı şekilde Başbakanlık'ın kapısında karşıladı? Neden kendisini TSK mensuplarına, tüm toplum kesimlerince garipsenen ve adalet hislerini ayağa kaldıran bir zam vermek zorunda hissetti? Ve neden sık sık orduyla problemimiz yok mesajı verme ihtiyacı hissetmektedir?” Aynı Taşgetiren daha sonra ‘Fazilet'i gelin ettik, dul çıktı' diye yazdı. Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan da tenkitçiler arasındaydı. Parti grup toplantısındaki çıkışı Erbakan'ı kızdırmış ve “Kabadayılığa lüzum yok.” azarı yemişti. Keşke objektif araştırmacılar 28 Şubat'ın kapağını kaldırsalar ve gerçek bir yüzleşme yaşansa…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016