Bülent KORUCU

28 Şubat'ın konuşulmayanları
1.02.2016
2050

 28 Şubat postmodern darbe süreci hâlâ doğru dürüst bir analize tabi tutulmuyor.

Mahkemelerdeki son düzenlemelerden sonra neredeyse kadük bırakılan yargı safahatı bir yana siyasi ve sosyal tahlil bile yapılmıyor. Pek çok konuda olduğu üzere farklı hesaplaşmaların zemini olarak kullanılıyor. Rahmetli Başbakan Necmettin Erbakan'ın yaşadıkları bile çarpıtılarak kullanışlı hale getiriliyor. ‘O gün dik durulsaydı' diye söze başlayıp bugünkü muktedirlere methiyeler dizenler haksızlık ediyor. O zamanki kurmaylarından Şeref Malkoç, yıllar sonra suç duyurusunda bulunurken ortamı şöyle tasvir etmişti: ''O dönemi hatırladığımızda Genelkurmay Karargâhı'nda, dönemin Başbakanı Erbakan'a omuz atan askerler vardı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı'na ağır hakaretlerde bulunan, devlet geleneğine ve terbiyesine uymayan sözler söyleyen paşalar vardı.”

Erbakan iki endişe ile alttan alıyor ve gerilimi yükseltmiyordu. Birincisi muhtemel çatışma halinde hem ülke hem de kendi tabanının büyük zarar göreceğini düşünüyordu. Hâlâ ödenmeye devam edilen bedellerle geriletilen askeri vesayetin arkasından kahramanlık taslamak kolay. Nihayetinde bir koalisyon hükümetinin başkanıydı. Ortağı DYP, bütünlüğünü koruma sorunu yaşıyordu. Denk güçlerle bir mücadele ortada yoktu. Hoca'nın ikinci endişesi ise şuydu: partisiyle ilgili ‘seçimi kazansalar bile bunlara iktidar verilmez' algısı vardı. Bu algı pekişirse siyaseten bitmiş bir harekete dönüşme riski oluşabilirdi. Onun için Genelkurmay'ın “Rejim düşmanlarıyla aynı fikirde olamayız.” açıklamalarına rağmen "TSK ile aramızda hiçbir sorun yok." demeyi sürdürüyordu.

Erbakan'ın süreçteki tavrı birçok eleştiriyi tetikliyordu. Bugün sadece Fethullah Gülen'in eleştirileri gündeme getiriliyor. Oysa sadece Gülen değil, pek çok isim benzer eleştiri ve önerilerde bulundu. Gülen, Hz. Ebubekir ve Ömer bin Abdülaziz'in görevden çekilme taleplerini hatırlatarak bunun gocunulacak bir durum olmadığını vurguluyor ve şöyle diyordu: “Büyüyen bir Türkiye, dünya ile entegrasyona giden bir Türkiye, çok problemi olan Türkiye, iktisadî, siyasî, kültürel ve dünya ile münasebetleri açısından kocaman, büyük dev bir Türkiye ve gelecekte dev olmaya müsait bir Türkiye. Bunu idare edememiş olabilirler. Bu açıdan da tamamen yetersiz dememeye çalıştım. Fakat öyle de olsa Türkiye'nin bahis mevzuu olduğu bir yerde milletimizin geleceği bahis mevzuu olan bir yerde, bizim şahsî onurumuz, şahsî gururumuz hatta siyasetten beklediklerimiz bahis mevzuu olamaz. Aslında, iyi bir Seçim Kanunu, umum Türk toplumunun benimseyeceği bir intihap hususiyeti ve keyfiyeti ve -belki benim haddimi aşan bir husus, maksadı da aşmışlık sayılabilir- erken bir seçime gidilmesi çare olabilir.” Gülen, ‘seçime gidin' demek için kırk dereden su getiriyordu.

Seçimi çıkış yolu olarak gören başka isimler de vardı. Ali Bayramoğlu, Korkut Özal'dan şu cümleleri aktarıyordu: “Koşulları uygulamak zorunda kalırsa Erbakan ve RP biter. Direnmek de pek kolay görünmüyor. Yapılması gereken DYP ve RP'nin birlikte seçim kararı vermesidir.” (4 Mart 1997, Yeni Yüzyıl Gazetesi)

 Ahmet Taşgetiren de benzer eleştiriler kaleme almıştı: “Başbakan sakil kaçacağını bile bile neden Genelkurmay Başkanı'yla görüşmesini atom bombası patlatmaya benzetti? Neden protokole aykırı şekilde Başbakanlık'ın kapısında karşıladı? Neden kendisini TSK mensuplarına, tüm toplum kesimlerince garipsenen ve adalet hislerini ayağa kaldıran bir zam vermek zorunda hissetti? Ve neden sık sık orduyla problemimiz yok mesajı verme ihtiyacı hissetmektedir?” Aynı Taşgetiren daha sonra ‘Fazilet'i gelin ettik, dul çıktı' diye yazdı. Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan da tenkitçiler arasındaydı. Parti grup toplantısındaki çıkışı Erbakan'ı kızdırmış ve “Kabadayılığa lüzum yok.” azarı yemişti. Keşke objektif araştırmacılar 28 Şubat'ın kapağını kaldırsalar ve gerçek bir yüzleşme yaşansa…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar