Cafer Solgun
Son yıllarda Alevi meselesi birçok yönüyle tartışıldı ve bu tartışmalar içerisinde Alevilerle ilgili birçok yaygın önyargı bulunduğu da ortaya çıktı. Bunlardan biri de Alevilerin oldum olası CHP’li olduğu idi. Oysa bu, gerçeği tam olarak yansıtmıyordu.
Başka bir dünya mümkün!
Kısa bir tarihi hatırlatma yapmakta yarar var. Çok partili sisteme geçilmesinin ardından yapılan ilk genel seçimlerde (1946), 1950 ve hatta 1955 seçimlerinde Aleviler, sadece Tek Parti CHP’sine alternatif olduğunu düşündükleri için neredeyse blok halinde Demokrat Parti’ye (DP) oy verdiler. İnançsal aidiyetleri nedeniyle yaşadıkları ayrımcılıktan dolayı, 1960’lı yıllarda ‘başka bir dünya mümkün’ diyen sol hareketlere destek verdiler. 1970’li yıllarda destek verdikleri CHP, Bülent Ecevit’in ‘hakça düzen’ sloganı ve ‘ortanın solu’ konseptiyle sahneye çıkan CHP idi. Alevilerin sol hareketlerle kurdukları ilişkinin mantıksal tutarlılığı son derece açık ve anlaşılır bir şey. Buna karşılık sol hareketlerde ne bulup bulamadıkları, başka bir tartışmanın konusu.
Yurttaşların siyasi tercihlerini etnik veya inançsal kimlikleriyle birlikte tartışma konusu yapmak, aslında ‘normal’ bir tutum değil. Bu, neticede bireysel bir tercihtir ve hiçbir etnik veya dini topluluğu emir-komuta hiyerarşisi içerisinde hareket ediyormuşçasına bir kalıbın içerisinde görmemek gerekir.
Alevilere atfedilen mesnetsiz rol
Alevilerin siyasi tercihlerinin tartışma ve değerlendirmelere konu olmasının en önemli nedeni, 90’lı yılların ortalarından itibaren ülkemize ‘laik-antilaik’ kutuplaşmasını reva görenlerin onlara atfettikleri ‘figüranlık’ rolüydü. Kamuoyunda ‘gizli anayasa’ ya da ‘kırmızı kitap’ olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde ‘irtica’nın ‘öncelikli tehdit-tehlike’ kapsamına alınmasının ardından, Alevilerin ‘laikçi’ kutbun ‘kitlesi’ olması istendi…
Alevilerin devlet ve toplum nezdinde yaşadıkları ayrımcılık ve katliamların acısıyla beslenen kaygı ve korkularının istismarıyla olgunlaştırılan bu ‘rol’ün gözlerden kaçırılmaya çalışılan açmazı ise, Alevilere hiçbir şey vaat etmemesiydi. “Siz laikliğin teminatısınız” diye sırtları sıvazlanan Alevilerin hiçbir zaman “iyi de bu laiklik bizim varlığımızı, inanç ve ibadetimizi bile tanımıyor ki?” diye düşünmeyeceklerini sanıyorlardı belki de. Tabii ki yanıldılar.
Kendisini “laiklik elden gidiyor” siyaseti ile ifade eden Deniz Baykal dönemi CHP’sinin reformdan, açılımdan, değişimden bahseden AKP karşısında fazla bir şansı olmadığı gibi, ilk iki dönemindeki seçim başarılarının da siyaseten sorumluluğunu taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Alevilerin ‘derin’ çevrelerin kendilerine atfettikleri figüran kitle rolünü ciddi şekilde sorguladıkları bir dönemde Onur Öymen’in iz bırakan “Dersim 38’de analar ağlamasın denildi mi?” (10 Kasım 2009) şeklindeki çıkışı, hızlı bir netleşmeyi beraberinde getirdi. Aleviler kitlesel şekilde CHP’den kopmaya başladılar. Bu kopuş, diyebiliriz ki, “laiklik elden gidiyor” konseptinin çöküşünün de miladıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu faktörü
CHP’nin Aleviler için yeniden bir ‘tercih’ haline gelmesinin en önemli nedeni, kuşkusuz ki Kemal Kılıçdaroğlu. Sayın Kılıçdaroğlu CHP’ye kazandırmak istediği yeni siyaset anlayışı bakımından hayli çileli yollardan geçerek bu günlere geldi. Partisi içerisindeki ultraulusalcı kesimlerle mücadelesine bütün kamuoyu yakından tanık oldu. Bununla birlikte 7 Haziran seçimleri öncesinde belki de en çok Alevileri rahatsız eden soluduğumuz siyasi atmosferi şekillendiren, ne CHP ne de yoğun biçimde Alevilerin gündemine giren HDP oldu.
AKP’nin tehlikeli kutuplaştırma siyaseti
Alevilerin sonuç itibariyle ‘eşit yurttaşlık’ olarak özetleyebileceğimiz meşru, demokratik taleplerine kapıları kapatan, Alevi açılımını sokağa terk eden, kendini ‘devletleştirmeyi’ yegâne siyasi faaliyeti haline getiren AKP ve Recep Tayyip Erdoğan, toplumun barış içerisinde bir arada yaşama özlem ve ihtiyacına kasteden tehlikeli bir kutuplaşma, kamplaşma politikasını esas almaya başladı.
İnkârcı resmi ideoloji zihniyeti bu dönemde yeniden formatlandı ve ‘Türk, Sünni ve Kemalist’ dayatmasının yerini ‘Türk, Sünni ve Erdoğanist’ dayatması aldı. Bu dayatmada da Alevilerin payına düşen, ‘yok’ sayılmak ve kutuplaşma siyasetinin argümanı olmak… Önemli olan AKP’nin toplumun çoğunluğunu oluşturan Sünni yurttaşların partisi olarak kabul görmesiydi. Tabii Sünni yurttaşların da AKP’li olanı makbuldü, diğerleri olsa olsa ‘irtica’ olabilirdi, pardon, ‘paralel’…
AKP bir zamanlar “Biz birlikte Türkiye’yiz” diyen bir parti iken Aleviler ve ‘paralel’ iddiaları üzerinden ‘eski Türkiye’ dediği dönemden devraldığı anlayış ve yöntemlerle toplumun kutuplaşmasından ‘iktidar’ devşirmeye çalışan bir parti haline geldi. Bu nedenle Alevilerden oy istemiyor, beklemiyor ve zaten Alevilerin de buna niyeti yok.
Ama Aleviler 7 Haziran seçimlerinin öneminin en çok farkında olanlar. Nedenlerini yarın ele alacağım.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Her şeyin bir şeyi var”
15.06.2025 - Hayal, hayat, mucize…
1.06.2025 - Hala buradayız
23.05.2025 - Devrimci, demirci, şair… Fadıl Öztürk
10.05.2025 - Emperyalizm bu işin neresinde?
27.04.2025 - “Geçmişe yeniden bakmak” mı? Peki!
19.04.2025 - “Yerli, milli ve anti emperyalist” olmak iyi de…
13.04.2025 - Her taşın altından çıkıyor: Emperyalizm!
4.04.2025 - Demeyin o kadar da değil, oluyor
29.03.2025 - Newroz pîroz be!
24.03.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
kaan
1-eğitime %100 destek. yani zenginler gelir vergisinden hazlanmıyorlarsa toplansınlar, özel okul açsınlar. bu parayı gider olarak göstersinler ve beş kuruş vergi ödemesinler. açtıkları özel okulda tekrar kar etsinler. devlet okullarındaki sınıf mevcutlarının düşmesine katkıda bulunmuş olsunlar. hem de vergiye gidecek para ile tekrar bir mülk sahibi (okul) daha olsunlar. nasıl fikir? 2-mülkü çok olan güvenliğe daha çok ihtiyaç duyar.
Kaiser Söze
Türkiyedeki vergi sisteminin şöyle bir farkı var. Yurtdışındaki zenginlerin önemli kısmı finansman zengini değil yatırım ve üretim zenginidir. Türkiyedekiler ise finansman zenginidir, yani paradan para kazanan veya devletin açıklarını kullanarak vatandaşı dolandıran kişilerdir. Dolayısı ile müterakki vergi Türkiye insanını fazla rahatsız etmez.