Cafer Solgun
Birlik ve beraberlik vurgusu oldum olası iktidar partilerinin en çok kullandıkları klişelerin ilk sırasındadır. En çok da ‘kriz’ zamanlarında birlik ve beraberliğimizin öneminden dem vururlar. Bu klişe lafın devamında genellikle ‘huzur ve güven ortamı’ndan bahsedilir.
Bu açıklamalara göre ülkemizde iç ve dış mihrakları kıskandıran güçlü bir birlik-beraberlik ruhu, yanı sıra da ‘huzur ve güven ortamı’ vardır ve birileri birlik-beraberliğimizi habire bozmaya çalıştıkları için her birimizin devletin etrafında kenetlenmesi gerekmektedir. Madem birlik-beraberliğimiz tehdit altındadır ve onu devlet namına korumakla mükellefiz, ‘şehit’ olmak, muhbir olmak, gereğinde asker, polis, savcı, hâkim olmak suretiyle devlete kafa tutanlara balta, pala, bıçak, tabanca artık ne varsa hücum etmek ifa edilmesi zaruri ‘vazifeler’ haline gelmektedir.
‘Yeni Türkiye’nin mimarı AKP iktidarı da içerisine girdiği Tek Adam, Tek Parti ‘davasının’ mevcut durağında kendisinden öncekilerle aynı demagojilerden medet umar hâle geldi. Varlı- ğını devletle özdeşleştirdi. Ancak ‘milli irade’ bu ‘davanın’ Türkiye gerçekleriyle uyumsuzluğunu fark edince devreleri karıştı, ezberi bozuldu.
Aldığı dersi ezber etmesi gerekirken iktidardan ‘bir saniye bile’ uzaklaşırsa, davanın da partinin de hikâye olacağını gördü. Çünkü kendisine de ‘dava’sına da güvenmiyor. 13 yılda davasının yerini liderinin ihtirasları ve kurduğu havuz düzeninin bekası için sergilenen inat aldı.
‘Zor tutuyoruz’ dedikleri yüzde 50 hep arkalarında asker kalacak sandılar ve diğer yüzde 50’yi aşağıladılar, horladılar, bastırdılar, ‘biat’ etmeye zorladılar. Dillerine pelesenk ettikleri birlik-beraberliğimizi bu kutuplaşma ortamında tamamen tanınmaz hâle getirdiler.
‘Geziciler, paralel’ konseptleri miadını çok çabuk tüketti. Geriye kendilerinden önceki bütün statüko partilerinin kullandıkları milliyetçiliği tırmandırmak kaldı. Bedeli iyi niyetle ‘barış’ olduğunu varsaymak istediğimiz Çözüm Süreci’ni tepelemek olsa da. Ülkeyi yeniden yangın yerine çevirmek, cenazeler kaldırmak, ekonomik dengeleri allak bullak etmek olsa da.
Türkiye etnik, dini, kültürel çeşitlili- ğiyle anlamlı bir ülke ve toplum. Bunu ya herkesin kendi değerleriyle özgür yaşadığı bir toplum olabilmenin gerekçesi göreceksiniz ya da “az-çok” hesaplarının çekimine kapılarak bir kutuplaşmanın konusu haline getireceksiniz. Birinci seçenek ve yol, demokratikleşmenin yoludur; ikincisi ise, kaos, kargaşa, ayrımcılık ve huzursuzluğun. Ve eğer elinizde iktidarı tutarak ikinci seçeneğin siyasetini yapıyorsanız, bunun doğal karşılığına da diktatörlük veya faşizm deniyor.
Kendinizi ‘çoğunluk’ diye Türkçü, Sünni bir parti olarak lanse edip diğerlerini de ‘ötekiler’ olarak konumlandırırsanız oluşturacağınız düzen ilelebet baki kalır sanırsınız. Bu dayatma, evet, Türkiye’nin canını yakar. Ama aynı zamanda kendisine getirir. Çünkü barış içerisinde bir arada yaşamanın anlamını ve kıymetini acı deneyimlerle öğrenmiştir.
Öğrenmiş midir? YSK’nın değil de Saray’ın ilan ettiği 1 Kasım seçimlerinde test edilecek olan, budur...
Bu da ‘tarihte bugün’ hatırlatması: 1 Kasım, 1922’de TBMM’nin padişahlık ve saltanatı kaldırdığı tarihtir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
29.03.2025
24.03.2025