Cemil ERTEM
Zamanın, birçok tarihi olayı sıkıştırarak var olanı dönüştürdüğü süreçlerde çok şaşırtıcı olaylar olur ve bunlar, simgesel olarak, üzerinde olduğumuz, bütün değişimi anlatırlar.
IMF Başkanı’nın başına gelen olay işte böyle simgesel-tarihi bir ironi bence.
Dominique Strauss Kahn, şahsında hem bir dönemi hem de önemli bir kurumu temsil ediyor. Ama bu kurumda (IMF) yalnız ABD’nin bir dönemini anlatmıyor; Avrupalı başkanları ile Avrupa’nın ikinci dünya savaşı sonrası dönemini temsil ediyor. Bu anlamda Kahn’ın temsiliyeti, aynı zamanda siyasi bir paradigmayı da anlatıyor.
İkinci savaş sonrası Kara Avrupa’sında ortaya çıkan sistemin temel özelliklerinden birisi, devletin ekonomide ve siyasette belirleyiciliği ve güçlü bir kamu sektörünün, faşizm dönemlerinin mirası olarak devamlılığının sağlanması idi.
Savaş sonrası Kara Avrupası’nda planlamayı içeren güçlü bir kamu sektörü, refah devletinin temellerini attı. Bu yapının en belirgin özelliği, devlet müdahaleciliğinin tüm unsurlarının serbest ticaret sistemiyle bütünleştirilmesiydi. AB, ilkönce bu temel üzerinde şekillendi. İngiltere ve Fransa sömürgecilik döneminden kalma sömürü mekanizmalarını işletirken, Almanya devletçi bir disiplinle sanayisini inşa ediyor ve verimliliğini artırıyordu.
Ancak bu sistem, müdahaleci devlete bağlı olarak, ilkönce çatışma sonra da bu çatışmayı bastıracak mekanizmaları da üretiyordu. Örneğin ücretlerin, devlet, sermaye ve sendikalar arasında bitmek bilmeyen bir mücadele ile belirlenmesi ve sonuçta da kar-ücret uzlaşmasının mutlaka sağlanması refah devletinin bilinen bir oyunuydu ama bu oyun, Kahn’ın sosyalist solunu gerekli kılıyordu. Avrupa solu, (sosyal-demokrasisi) zaten bu tarihsel uzlaşı üzerine oturmuştu ve faşizmden korktuğu kadar, bu sistemin değişmesinden de korkarak kendisini eritti.
Refah devleti, hem ulus-devletlerin, durdukları yerde durmasını ve AB bütünlüğünü hem de toplumsal barışı-ama Avrupa için- sağladı. Ancak Avrupa bu ‘refahı’ sağlarken azgelişmiş dünya da, yoksulluk ve dikta rejimleri daha fazla yoksulluk ve baskı yaratarak sürüyordu. Avrupalı sosyalistler, bu gerçeğin farkındaydılar ama bunu hiçbir zaman açıktan söyleyip siyasete dökemediler.
Kahn, IMF Başkanı olduğunda Avrupa’da bu sol ve onu üreten refah devleti bitmişti. Aynı zamanda Kahn, IMF’nin aslında ne olduğunu ve ne olması gerektiğini biliyordu. İşte, bundan dolayı talihsiz IMF Başkanı, gerçekleri, mümkün olduğunca, dile getirdi. Örneğin IMF’nin geleneksel programlarının işe yaramayacağını söyledikten sonra Türkiye gibi ülkelerin, IMF yönetiminde söz sahibi olması gerektiğine vurgu yapıyor, yeni bir para sisteminin Türkiye gibiler olmadan, onlara rağmen kurulamayacağını, resmi olmayan toplantılarda, anlatıyordu. ABD döneminin bittiğini söylemesi böyle bir çıkıştı.
Zaaflı yapılar ve
bitiş projesi olan liderler
Kahn, Sarkozy’nin yerine aday gösteriliyordu ancak ben, onun, Sarkozy’den tek farkının, bütün bu süreci iyi okuması ve nereye gideceğini görmesi olduğunu düşüyorum.
Kahn’ın temsil ettiği solun, tıpkı Sarkozy’nin sağı gibi çürüdüğünü ve bir işe yaramayacağını söyleyebiliriz. Sarkozy, sürece tıpkı dedesi De Gaulle gibi baktığı için, onu,
Türkiye’nin başta Ortadoğu olmak üzere, Fransa’nın eski egemenlik alanlarında boy göstermesi çok sinirlendiriyor. Bunun için de Türkiye’ye düşman. Oysa Kahn, artık Fransa ve Türkiye’nin eşitlendiğini biliyor. Bunun için de Türkiye dostu gibi duruyordu.
Tam burada Türkiye siyasetine gelelim; aslında benzerlikler şaşırtıcı olmakla birlikte önemli farklılıklar da var. Avrupa’da ulus-devletlerin yarattığı siyasi yapılar-sağ ve sol- bugün bitiyor. Buna bağlı olarak bu yapıların başına gelen liderler de çok önemli zaafları barındırıyor. Bu, Türkiye’de de böyle...
Ortaya çıkan kaset ve benzer komploları bir kenara koyun mesela Kılıçdaroğlu tek başına bir bitiş projesi aslında.
Avrupa solunun entelektüel birikimi, süreci okuyor ama siyasi duruşu süreci çözemiyor. Ancak Türkiye’de sol, devlet yetiştirmesi olduğu için, süreci de okuyamıyor.
Bunun için de bu sıkışmış değişim sürecini okumak ve yeniden yapılandırmak Türkiye’de sağ tarafa düştü. Ancak onların da, şu sıralar, Türkiye’nin doğusunda, cuntacı güçlerin, İsrail ve neocon patentli büyük oyununun, ne zaman farkına varacağını merak ediyorum.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018