Cemil ERTEM
Bu yıl yine Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu olağan toplantıları vesilesiyle Cumhurbaşkanımızla birlikte New York’a geldik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bildiğiniz gibi, uzunca bir süredir “Dünya beşten büyüktür”sloganıyla BM’nin 2. Dünya Savaşı’ndan beri süregelen yapısını eleştiriyor ve bunu BM Genel Kurulu’nda yaptığı her konuşmada ısrarla dile getiriyor. Erdoğan’ın eleştirisini formüle ettiği “Dünya beşten büyüktür” sloganındaki beş ülke ABD, Rusya Fransa, İngiltere ve Çin BM’nin Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahip daimi üyeleri.
Bu durum BM’nin bir statüko kurumu olduğunu, 2. Dünya Savaşı sonrası tesis edilen ve ABD’nin hegemonyasıyla süren düzeni meşrulaştıran kurum ve mekanizmaları oluşturan bir yapı olduğunu zaten baştan ortaya koyuyor.
Bu beş ülkenin genel uzlaşısı sistemin devamının -ne olursa olsun- en tepedeki garantisi olarak ortaya çıkıyor. Yani dünyanın herhangi bir bölgesindeki insani dram, iç savaş ve benzeri durum bu beşlinin oy birliği olmaksızın BM eliyle çözülemez. Bugün bunun en somut örneği Suriye’dir. Ama doksanlı yıllarda da Yugoslavya iç savaşını ve Bosna-Hersek dramlarını tam da bu yüzden yaşadık.
Dolayısıyla, bu durum, kendiliğinden bir paylaşım statükosunu da ortaya çıkartıyor. Rusya’nın hayır dediğine ABD ya da diğerleri evet dese bile bu hiçbir şey ifade etmiyor. Böylece “fillerin tepişmesi sonucu çimlerin ezilmesi” gerçeği hiçbir zaman değişmiyor. Esasında BM’nin bu anlamda bir tiyatro olduğunu da geçen yıl Trump ağzından kaçırmıştı.
BM tiyatro mu?
Trump’un iki şey hiç hoşuna gitmiyordu. Birincisi, BM kürsüsünün Türkiye gibi güçlenen ülkeler tarafından bir itiraz platformu olarak kullanılması ve bu ülkelerin arkasına, şimdiye değin sesi çıkmayan eskinin sömürgelerinin örneğin Afrika ülkelerinin katılarak bazı oylamalarda ABD’nin haksız kararlarını mahkûm etmesi -örneğin, son Kudüs’ün İsrail’in başkent olması kararı- gibi durumlar; ikincisi ise eski paylaşım statükosunun artık çözülmeye başlaması. Bugün Çin, ABD’nin aldığı gümrük vergisi kararlarına çok daha yüksek oranlarda misilleme yapmaya hazırlanıyor hatta ABD vatandaşlarının Çin’de finansal işlem yapmasına yönelik önlemlerin de sırada olduğu söyleniyor.
Trump, BM’nin gereksiz olduğunu söylerken çok önemli bir gerçeği de -esasında Erdoğan’ın eleştirisinin merkezi olan gerçeği- itiraf ediyordu. Trump, “BM’de olan biten, alınan kararlar, yapılan oylamalar hepsi birer oyun, gerçek kararları biz kapalı kapılar arkasında zaten alıyoruz, o zaman bunca tantanaya, binlerce diplomatın arkasında binlerce dolarlık faturalar bırakarak koşturmasına ne gerek var, bu akıllıca değil” demişti. Böylece BM tiyatrosunun nasıl çalıştığını da ABD Başkanı itiraf etmiş oluyordu.
Ama bundan sonra, ticaret savaşlarıyla ortaya çıkan bu yeni süreçte bu “beşli” kapalı kapılar arkasında bile olsa ortak karar alıp bunu meşrulaştırmak üzere BM yapısını kullanabilecekler mi? Bu, artık oldukça zor. Hem hızla bozulan ticari ve siyasi statükonun gereği olarak zor hem de Türkiye gibi ülkelerin itirazları sonucu BM dışında da kurulan yeni karar alma ve ticaret birlikleri nedeniyle BM’nin eskisi gibi devam etmesi zor.
Dolar meselesi
Bugün ABD parası temel rezerv para ve dünya ticaretini büyük ölçüde ABD lehine sirküle ediyor. Böylece ABD fütursuzca yaptırım kararları alabiliyor, ek gümrük vergileri koyarak dünya ticaretini bloke edebiliyor. Yani ülkeleri dolarla örülü sistemin dışına çıkmamasını sağlamaya çalışıyor. Tıpkı BM’nin siyasi işleyiş yapısının tıkanması gibi dolarla örülü sistem tıkanıyor. Bunun diğer anlamı da ABD’nin, doların rezerv para olmaması durumunda, açıklarını finanse edemeyeceği gerçeği.
Trump bunun için NATO gibi platformlarda da ABD’nin herkes için gereğinden fazla güvenlik harcaması yaparak “mağdur” olduğunu söylüyor. Yani başka bir deyişle “Dolarla oynamayın, o yalnız ABD’yi değil, hepimizi finanse ediyor” diyor. Ama dünya da hızla dolar hâkimiyetini bitiren yeni bir düzene doğru giriyor. Mesela, buradaki akademik arayışlar bile hayli ciddi. Örneğin, altına dayalı sistemlerden dijital para sistemlerine değin birçok arayış çok uzun bir süredir var. 2. Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi bölgesel yerel para ticaret birlikleri ve bankaları kuruluyor.
O zaman tekrar edersek, ABD bu politikasında ısrarcı olursa, ABD’nin bundan sonra güçlü-güçlenmekte olan ülkelerle ciddi sorunları olacak. Bu sorunlar dolara dayalı para ve ticaret sistemi kaynaklı olduğu kadar, bölgesel paylaşım ve bölgesel egemenlik sorunlarını da içerecek.
Ancak ABD’nin bu saldırgan tutumunu bırakması, ABD ve dünya için daha gerçekçi ve akılcı bir seçenek olarak duruyor. Öte yandan, BM paradigması bağlamında da söylersek, ABD’nin diğer dört ülkeyle olan sorunları, bırakın BM platformlarını, Trump’ın dediği gibi kapalı kapılar arkasında bile, bir uzlaşı paydası bulamayacak. Dün yürürlüğe giren Çin yaptırımları ve Çin’in vereceği cevap, bu konuda çok önemli bir başlangıçtır.
Yeni gelişmeler...
Peki, bu genel çerçeve bağlamında Türkiye gibi ülkelerin iktisadi ve siyasi etkinliği nasıl bir seyir izleyecek. Örneğin, Türkiye-ABD ilişkileri yarından itibaren nasıl bir seyir izleyecek bunun ekonomiye yansıması nasıl olacak?
Öncelikle ABD, bugün siyasi olarak BM ile somutlanan paradigmanın artık bittiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” çıkışının bundan böyle bir siyasi hedef değil, bir reel-politik durumu anlattığını kabul etmelidir. İkincisi, bugün söz konusu “beşli” arasındaki zorunlu uzlaşı bitmiştir. Kaldı ki hem gelişmekte olan ülkeler hem de bir AB -Almanya- ve Pasifik Asya - Japonya ve G. Kore- gerçeği vardır. Bu açıdan, benim buradan gördüğüm, ABD’nin Türkiye’yi tümüyle kaybetme gibi bir akıldışılığın dışına hemen çıkacağıdır. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’tan hemen Berlin’e geçmesi de değerlendirilmesi gereken bir husustur. Bu anlamda yakında çok olumlu gelişmeler olabilir ve bunlar da ekonomide olumlu sonuçlara yol açar.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018