Cemil ERTEM
Aynı başlığı taşıyan salı günkü yazımızda, gelişmekte olan ülkelerin, teknolojinin başat üretim faktörü (büyümenin ana motoru) olduğu bir dünya sisteminde, teknoloji yoğun büyümeyi yeni bir kalkınma yolunun ilk itici gücü olarak kullanabileceklerini ve böylece içinde bulundukları kısır döngüden çıkabileceklerini söylemiştik.
Bu tezde 2018 ekonomi Nobel ödülünü alan Paul Romer’in 80’lerin sonunda ve 90’lı yılların başında yayımladığı makaleler ve bu makalelerdeki teknoloji-büyüme ilişkisinin önemli olduğunu bir kez daha vurgulayalım.
Burada söylenen çok kaba olarak şudur: “Teknolojinin büyüme için içsel bir faktör olması ve yaygınlaşarak verimliliği artırması, bütün firmaların teknolojiye herhangi bir mal gibi ulaşabilecekleri bir ekonomiyi öngörür.” Ancak bunun olabilmesi için devlet, bilgiye tam ulaşım için rekabet ortamını sağlamalı, etkin para ve maliye politikalarıyla bunu desteklemeli ve etkin eğitim, kamu politikalarını uygulamalıdır. Bu büyüme/kalkınma yaklaşımı, gelişmiş ekonomilerle/gelişmekte olan ekonomiler arasında “tam yakınsamanın” olabileceğini öngörmektedir.
Teknoloji ve İHA örneği...
Bunun -modelin- iki önemli çıkarımı vardır; a) içinde bulunduğumuz yüzyılda -bilgi ekonomileri çağında- teknoloji yaygın kullanabilir bir metadır ve buna herkes ulaşabilir, teknoloji rantı yoktur ama fiyatı vardır, b) birinci çıkarımdan hareketle, şimdiye değin fiyatına razı olsa da, gelişmiş ülkeler izin vermedikçe teknolojiye ulaşamayan gelişmekte olan ülke devletleri, gerekli adımları atarlarsa ve kendilerine dayatılan ortodoks ekonomi politikalarından sıyrılırlarsa, çok hızlı olarak, gelişmiş ülkeler seviyesine gelebilir hatta burayı geçebilir. Tam burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözlerini hatırlayayım: “Parasını verdiğimiz halde bunları (İsrail’den ya da ABD’den alınmak istenen İHA ve benzeri teknolojili savunma sistemleri kastediliyor) vermediler. Kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış, biz de gerekli adımları attık ve bunların bize vermediği İHA’lardan çok daha iyisini yaptık.” İşte bu konumuz açısından çok güzel ve çok somut bir örnektir. Cumhurbaşkanımızın “daha iyisi” dediği İHA’lar nasıl yapıldı? Burada üç önemli husus var; birincisi bu girişimi destekleyen güçlü bir liderlik ve devlet, ikincisi bu girişimin teknolojisinin içselleşmesini sağlayacak bir eko-sistem ve üçüncüsü kararlı, donanımlı inanmış bir girişimci. Ancak bu başarılı ama münferit örneğin tüm ekonomi için yaygınlaşması önemlidir.
Bunun da olması için gelişmekte olan ülkelerin geleneksel -ortodoks- para ve maliye politikalarından ayrılması ve bu yeni paradigmaya uygun ekonomi-politika çerçevesine geçmeleri gerekir.
Bir önceki yazıda vurguladığımız şu tezi tekrar edelim:
“Merkantilist-lerden beri sömürgeci-emperyalist ülkeler lehine düzenlenen büyüme paradigmaları da değişmeye başladı. Hatta birbirine tepki olarak geliştirilen Keynesgil ve Liberal teoriler -birlikte- gelişmekte olan ülkelere aynı çıkmazı dayatmıştır. O da şudur: “Gelişmekte olan ekonomiler, gelişmiş ülkelerden ya da hâkim finans sisteminden borçlandığı/borçlanacağı ve bu borçları ödeme kapasitesi kadar büyüyebilir/kalkınabilir. Kalkınma doğrudan borç ödeme kapasitesidir. Para ve maliye politikası çerçevesi de buna göre şekillendirilir. Gelişmekte olan ülkeler, hele hele dünya ortalamasının üzerinde büyürlerse bu sözüm ona felakettir.”
İşte Türkiye’nin tam bu sıralar bağımsız, güçlü bir ülke olarak bu kısır döngünün dışına çıkması gerek. Piyasa da, rasyonel ekonomi de tam burada başlar.”
İki büyük adım...
Bu ekonominin adımlarını atmaya başladığımız andan itibaren, yalnız uzun dönemli yeni bir kalkınma yolunu konuşmaya başlamayacağız, bugün çok güncel enflasyon, cari açık ve işsizlik gibi temel sorunlarımızın üstesinden de gelmek üzere köklü reformları yapmaya başlayacağız.
Burada iki önemli değişim önemli; birincisi, yukarıda vurguladığımız gibi, para ve maliye politikaları çerçevesi, ikincisi dışa tam açık ve rekabetçi bir ekonominin ödünsüz oluşturulması.
Türkiye’nin etkin ve zamanında dış kaynak kullanımı, banka ve finans sisteminin, yeniden ve yeni bir anlayışla düzenlenmesini gerektiriyor. Reel sektörün yüzde doksanı aşan bir orandan yalnız banka sistemi üzerinden ve çağdışı faizci anlayıştan fonlarsanız ve burada sermaye piyasalarının, girişim sermayesinin payı yok denecek kadar azsa... “ne kadar borçlanırsanız ve bu borçları ne kadar riskle ödeyeceğinizi kestiren sermaye çevreleri ne kadar büyümenizi isterlerse o kadar büyürsünüz.” Bunun için de uygulayacağınız para ve maliye politikası seti bellidir. Daha doğrusu size dayatılır. Dışa tam açık ekonomi olduğunuz halde kuru da faizi de örtülü ya da açık kontrol etmeye çalışırsınız ama bu orta vadede mümkün değildir. Kur ve faiz bir müddet sonra birlikte patlar.
Borçlar borçla kapatılmaya çalışılır. Yüksek faiz-enflasyon döngüsü kaçınılmaz olur.
Türkiye, bu kısır döngüyü şu sıralar aşma doğrultusunda çok önemli adımlar atıyor. Bugün alınan ve ekonomide rahatlamayı sağlayan önlemleri çok köklü yapısal reformların takip edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın.
İkinci önemli değişim de rekabetçi bir ekonomi çerçevesinin yasal -üstyapı- ve altyapı olarak oluşturulmasıdır. Şunu açıkça söylemek gerekirse, burada Türkiye’nin rekabet yasası ve buna bağlı çalışan kurumsal yetersizliği vardır. Yasal ve kurumsal yenilenme kaçınılmazdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018