Cemil ERTEM
Şu enflasyon bahsi beni hep eskiye, yetmişli yıllara götürür. O yıllarda yıllık enflasyon rakamları açıklandığında gazeteler mutlaka ön sayfalarına ağzından ateşler çıkan bir ejderha çalışırlardı. O yıllarda bana göre en iyi ejderha çizen karikatürist Bedri Koraman’dı. Bu gazetede yayınlanan Bedri’nin bütün canavarları sevimli hatta güzeldi. Ağzından alevler çıkan enflasyon canavarını da tasma takıp gezdirme tadında çizerdi.
Ancak tabii ki dar gelirliler için enflasyon tam da bir canavardır ve ipin ucu kaçtığı zaman “birileri” için sevimli de olabilir ancak yoksullar için tam anlamıyla kabustur enflasyonist süreçler.
Türkiye, hızlı kur ve faiz artışlarıyla ivmelenen enflasyon konusunda bugünden itibaren, deyim yerindeyse, bir seferberlik ilan ediyor. Bugün açıklanan program bu anlamda her türlü desteği hak ediyor.
Son aylarda özellikle üretici fiyatları temelli ivmelenen enflasyon sorunu, Türkiye’nin yetmişli yıllarda yaşadığı enflasyondan çok farklı dinamikleri barındırıyor. Türkiye, uzun bir süredir dalgalı kur rejimi uyguluyor, açık ekonomilerde, kurun oynaklığı ve kurun hızla yükselmesinin hızlı enflasyonist etkisi, rejimin doğası gereğidir. Ancak bu sorun, aynı zamanda, sistem için bir koruma ve yeniden dengelenme mekanizmasıdır da. Öte yandan şimdiki gibi konjonktürel sorunlar, sistemin yapısal sorunlarını öne çıkartarak bunları çözmemiz için bize fırsat da sunar.
Buradan hareketle, bugünden itibaren alınan önlemlerle burada hızla normale döneceğimize inanıyorum.
Ancak yetmişli yıllardaki enflasyonist süreç, Türkiye’nin o yıllardaki siyasi tercihi idi ve bu süreç, ekonomide IMF’nin stand-by programlarıyla siyasi tarafta ise darbe ve vesayetçi “parlamenter” sistemle yürütülüyordu. Bu anlamda o yıllarda enflasyon, bir gelir aktarım mekanizmasıydı.
Geçmiş: Enflasyoncu finans
Türkiye’de enflasyon ekonomisinin ve bu ekonomiden çıkışın tarihine baktığınızda sizi çok şaşırtacak sonuçlarla karşılaşırsınız. Mesela hep söylenir ya “Türkiye ikinci dünya savaşına girmedi, kazançlı çıktı” diye...
Bu çok yanlış bir “bilgidir.” Türkiye, 2. Dünya Savaşı’na-başka bir şekilde- girmiştir ve kaybetmiştir. Bakın, savaşa giden süreçte, tek parti hükümeti bir kararname çıkartarak Merkez Bankası’na, Hazine güvencesi taşıyan kamu bonoları karşılığında dolaşıma para çıkarma yetkisi verdi. “Kamu kesiminin Merkez Bankası’ndan borçlanması 1938 yılı sonunda 84 milyondan 1942 yılı sonunda 605 milyon liraya, dolanımdaki banknot değeri ise 1938’de 282 milyon liradan 1942 yılında 734 milyon liraya çıktı. Ortaya çıkan parasal genişleme ve ithal mallarındaki kıtlığa; halkın panik içinde tüm mallara olan talebini arttırması, buna karşılık tüccarın da stok yapması da eklenince fiyatlar hızla yükselmeye başladı. “( Oktay Yenal; 2003)
Burada Oktay Yenal’ın cümlesinde geçen stok yapan tüccara sonra geleceğiz. Ama hükümet, artan fiyatlar karşısında ne yaptı dersiniz; bir Milli Koruma Kanunu çıkartarak stok denetlemeye ve fiyatlara narh koymaya kalktı. Ancak stokçuluk daha da attı ve fiyatlar daha da yükseldi. Öyle ki, hükümet, 1941 yılında ortaya çıkan un ve şeker sıkıntısı karşında pasta yapımını yasakladı.
Şimdi Oktay Yenal’ın şu stokçu tüccarlarına gelelim. Bunlar, hem savaş yıllarında hem de IMF ile gelen “içeriyi sömürerek” dışarıya kaynak aktarma mekanizmasını dönemlerinde servetlerine servet kattılar. Sivil ve askeri bürokrasiyi önce denetlediler sonra da yönlendirmeye başladılar. Aynı süreçte batının bayisi, taşeronu oldular. Bu dönemde devlet vergi toplayamıyor ve harcamaları Merkez Bankası avansı ile yani para basarak karşılıyordu. İç fiyatlar artıyor ancak stokçu tüccarların ve ithalatçı çakma sanayicinin denetlediği bürokrasi ithalat ucuz olsun diye kuru sabit tutuyordu. (Bunun bir tuzak olduğunu yakın zamana değin anlatamadık)
Bir müddet sonra bürokrasi ithalatı ve döviz tahsisini izne bağladı ancak bu, yolsuzluğu, karaborsayı ve üçkâğıtçı yeni zenginleri arttırmaktan başka bir işe yaramadı.
Türkiye’de enflasyon tarihini yazmaya kalkarsanız karşınıza sistemik ve küresel bir sömürü mekanizması da çıkar. Bu süreç, Erdoğan dönemi ile durdurulmuştur. Kamu kesiminin borçlanması ve enflasyoncu bir finansla enflasyonu, önce devletin üretmesi ve sonra bunu özel tarafa aktararak sömürünün sürmesi Erdoğan dönemlerinde son bulmuştur. Merkez Bankası’nın ve kamu bankalarının, hazinenin bütün bu dönemde gerçek yerlerine, ayaklarının üzerine oturduğunu görüyoruz.
Şimdi IMF’ci enflasyon defterlerini kapattık, Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, IMF ile de IMF’siz de bu tuzaklara düşmeyeceğiz.
Günümüzde mücadele...
Türkiye’de enflasyonla mücadelenin temel aksı teknoloji verimliğine bağlı yeni bir ekonomiyi inşa etmek olmalıdır. Bunun için küresel rekabeti teknoloji üzerinden yapan, ölçeğe değil, teknolojik verimlilik tabanına oturan ve bu bağlamda kapsam ekonomisine bağlı olarak uygun ölçeğe ulaşan rekabetçi bir KOBİ ekonomisini inşa etmek temel yolumuz olmalıdır.
Bu anlamda enflasyonla mücadele özünde tekelci-verimsiz yapılarla mücadele olmalı ve bu mücadele, serbest piyasanın işleyiş temeline küçük ve orta boy işletmeleri oturtmalıdır. Bu ekonominin finansmanı da tekelci banka sistemi ağırlıklı olmamalı ve sermaye piyasalarının öne çıktığı yeni bir finansman ağını geliştirmelidir. Yani sağlıklı ikinci piyasası olan derinlikli finansman, üretim yönlü ekonominin olmazsa olmazı ve enflasyonun ilk ilacıdır.
Türkiye’de enflasyonla baş etmenin temel çıkışı talebi hızla kısmak, ayrıca küçük-orta boy işletmelerin finansmana ulaşımını pahalılaştırarak zorlaştırmak değildir. Bunu yapmak orta ve uzun vadede enflasyonu, durgunlukla birlikte yukarı taşır ki, bu, kalıcı bir enflasyon-durgunluk kısır döngüsü yani katılaşmış stagflasyon sürecidir.
Bu çerçevede, yukarıda anlattım, geçmişteki gibi fiyatlara sınır-narh- ya da polisiye stok denetimleri gibi piyasa dışı önlemler artık geçerli olamaz, zaten geçmişte de yanlıştı. Ancak piyasa çerçevesinde rekabeti öne çıkaran, Rekabet Kurumu’nu daha da etkinleştiren, tekelci fiyatlamaları piyasa kuralları içinde geçersiz kılacak adımlar önemlidir. Şu unutulmalıdır; spekülatif fiyatlama-gıdadan, üst teknoloji mallara kadar- rekabetçi küçüklerin yapacağı bir şey değildir. Bunun için yukarıdan aşağıya uzanan tekelci bir organizasyon gerekir. Ki, açık bir piyasa ekonomisinde bu organizasyonlar kriminal yapılardır ve doğrudan mafya sayılırlar. Bizim burada bu yapıları ortaya çıkaracak yeni bir rekabet yasasına ve bu yasayı tarımdan sanayiye kadar hakkıyla işletecek bir bağımsız-düzenleyici rekabet kurumuna ihtiyacımız vardır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018