Cemil ERTEM
Yeni Ekonomi Programı -eski adıyla Orta Vadeli Program- dün açıklandı.
Ekonomi çevreleri niceliksel hedefleri ve beklentileri tartışıyor ve piyasa oyuncuları bu rakamsal hedef ve beklentilere göre kendilerine yol bulmaya çalışıyorlar. Ancak YEP’in ayrıca bir felsefesinin de olduğunu unutmayalım. Zaten bu felsefeye vurgu için de OVP adı değiştirildi ve YEP oldu. Bence burayı da tartışmak ve bu isim değişikliğinin de hakkını vermek gerekiyor.
Yeni Ekonomi Program (YEP) adlandırması bana ABD’nin 1929 krizi sonrası yürürlüğe koyduğu New Deal’i (Yeni Düzen) hatırlattı. Zaten bu konuda uzun süredir yazıyorum. ABD’nin New Deal’i, ismiyle müsemma, tam anlamıyla bir değişim ve yeniden yapılanma programıydı. Bu anlamda New Deal, bir yenilenme değil, doğrudan yeni bir ekonomik sistemi amaçlamıştı. Bir anlamda da New Deal, ABD’yi 2. Dünya Savaşı sonrası düzene hazırlayan ve bu perspektifte kurumları yenileyen bir paradigma değişimiydi.
Şüphesiz ki dönem gereği devletin ekonomide temel düzenleyici olması ve devlet harcamaları ile yeni bir büyüme ve çıkış yolunun oluşturulması kaçınılmazdı. Ancak New Deal’in özü tam bu değildi. 1929 krizi, zaten piyasanın kendiliğinden işleyişinin, kriz dinamiklerini dışarıda bırakarak, ekonomiyi büyüteceği tezinin geçersizliğini ortaya çıkarmıştı. Burada serbest rekabeti bozan tekelci yapıların ve rant -saadet- zincirlerinin ortadan kaldırılması ve devlet eliyle yeniden serbest rekabetin sağlanması amaçlanmıştı.
Piyasa nedir?
Bu çerçevede Roosevelt’in Keynesyen ekonomi politikaları, 1935’ten itibaren, daha önce hazırlığı yapılan ve çıkarılan yeni yasalar ve kurumlar sayesinde uygulandı. Örneğin, finansal sistemi ve bankacılık sistemini düzenleyen genel planlama yasaları ve buna bağlı düzenleyici kurumlar oluşturulurken, rekabeti sağlayacak, emek piyasalarını düzenleyecek ve işsizliği önleyecek denetleyici yasa ve kurumlar inşa edildi. Aslında burada paradoksal bir durum vardı. Bir yandan devlet ekonomiyi düzenleyip istihdam yaratıyor, öte yandan tekellerle mücadele ederek rekabetin önünü açıyordu. Dolayısıyla, Keynes’in o dönem için yazdıklarına da, Başkan Roosevelt’in New Deal politikalarına da yalnız devletçi politikalar diyemeyiz. Bunlar, çok yönlü krizden çıkış ve yenilenme politikaları olarak tarihe geçti. Bilinenin aksine, New Deal dönemi suç örgütlerini, kara para aklayıcılarını, yasa dışı kazancı sistem içinden ayıklayan bir dönemdir ve bu anlamda devletçi değil, gerçek anlamda piyasacıdır.
YEP ve büyüme
Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) rakamsal hedeflerinden çok bahsetmeyeceğim; zaten dünden beri ilgili olan herkes bunları ezberlemiştir. Hedeflerin ve beklentilerin gerçekçi olduğu yaygın kanı. Tabii ki Türkiye için bu büyüme hedefleri düşüktür ancak YEP, iddia ettiği gibi, yeni bir dengelenme ve bu dengelenmeden sonra yeni sanayi devrimini merkez yapan bir büyüme-kalkınma yolunu hedefliyorsa dört yıl için -2018 dâhil- yüzde 3.6 büyüme ortalaması kabul edilebilir ve bu ortalama, gelir dağılımı ve istihdam açısından az sorunlu olarak aşılır. Buradaki kritik yıl 2019 yılıdır; bu yıl ihracatın büyümede temel olduğu ortaya çıkıyor. Net ihracatın büyümeye katkısı bu yıl yüzde 1.5 civarında tahmin ediliyor ve bu oran büyümenin temel aksını değiştirerek kamu ve tüketimden alarak sanayici ihracata veriyor. Burada önemli olan, bunun 2020 ve 2021 yıllarında devam ettirilmesi ve istihdam oluşturan ihracatçı sanayinin sonraki yıllarda olan yüzde 3.5 ve 5.0 oranlarındaki büyüme performansını önemli ölçüde belirlemesi. Bunun için de YEP içinde -doğal olarak- göremediğimiz finansal kesimin ayrıntılı yapılanmasına, banka kesiminin yeniden yapılanma sürecine ve hangi öncü sektörlerin öne çıkartılacağına bakmamız gerek.
Ben önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin gerek altyapı gerekse bir kalkınma göstergesi olan projeler için yurt dışı kaynak açısından avantajlı olacağını ve sanayiyi, istihdamı destekleyen yatırımların bütün bu dönem boyunca genel kamu dengelerini bozmadan devam edeceğini düşünüyorum.
Ancak şunu da unutmamalıyız; bu program, aynı zamanda, bir “istikrar” programıdır ve bu anlamda bir “dengelenme” sürecini içeriyor. Bu çerçevede YEP, Türkiye için, OECD’nin büyüme tahminlerinden çok daha “iyi” sayılabilecek bir büyüme tablosu ortaya koyuyor ama 2018’in son iki çeyreğinde ve 2019’un ilk iki çeyreğinde hızlı bir daralma sürecini de kabul ediyor. Burada buna katlanabiliriz ancak önemli olan bu “dengelenmenin”, tıpkı New Deal gibi, Türkiye’yi yeni bir kalkınma yoluna sokacak üretim yanlısı reformlar için kullanılması olmalıdır.
Bizim burada ihracatçı KOBİ’leri koruyan ve onların küresel rekabetini güçlendiren, ekonominin temel dinamiğini yüksek katma değerli sanayi olarak ortaya çıkartacak derinlikli reformlara ihtiyacımız vardır. Bu anlamda örneğin alacak sigortası sistemi gibi sanayiyi ve sanayi temelli perakende sektörünü destekleyen yapıların hemen yürürlüğe girmesi, verimlilik temelli şirketlerimizin finansmanını sağlayacak sermaye piyasası düzenlemeleri adımlarının atılması acil adımlar olmalıdır. Ekonomik istikrar programları, var olan sermayenin eskimesi ve verimliliği kaybetmesi sonucu olarak da gündeme gelirler ve bütün istikrar programları, milletin tümünden fedakârlık ister. Türkiye bunu YEP ile yapacaktır ve bu anlamda YEP bir yenilenme fırsatı da olmalıdır. Bu olursa milletin fedakârlığı millet için bir kazanıma dönüşür ki böyle olacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Kriz değil, umut var!
Bu anlamda YEP’i tamamlayacak olan köklü üretim yanlısı reformlar ve finans kesimi kadar sanayinin ve küçük-orta boy işletmelerin de korunması perspektifidir. Ben bu anlamda YEP’in -ismiyle müsemma- bir yenilenme değil, tümüyle yeni olana geçiş fırsatı olmasını da diliyorum. Ki, programın alt kırılımlarında bunu görüyoruz. Rekabetçi ve yüksek katma değerli sektörleri öne çıkartan ve hedefleri izleme konusunda kurumsal yenilikler getiren açılımları görebiliyoruz.
Buraya hemen şu notu da ilave edeyim; bu hafta Cumhurbaşkanımızın Türkiye’de faaliyet gösteren ABD kökenli küresel şirketlerle yaptığı toplantıya katıldım. Hemen hemen çoğu dünya devi olan bu küresel şirketler Türkiye’deki merkezlerinden yalnız Türkiye yatırımlarını ve operasyonlarını değil, bölge yatırım ve operasyonlarını da yürütüyor. Bu şirketlerin çoğu Türkiye ve bölge yatırımlarının hiç frene basmadan devam edeceğini açıkladılar. Bir kriz endişesi kimsede yok. Şimdi YEP’in bu şirketler için de önemli bir yol haritası olacağını, yatırım planlarının yukarı doğru revize edileceğini umuyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018