Cemil ERTEM
Dün Dışişleri Bakanı Davutoğlu Esad’la görüşürken, Suriye ordusu, Türkiye sınırına yakın bir yerlerde operasyona devam ediyordu. Aynı saatlerde küresel krizin yeni ‘dip’ arayışları da Davutoğlu-Esad görüşmesini gölgeliyordu.
Suriye şu sıralar kriz konjonktürüne bağlı olarak, kendisine müdahale edilemeyeceğini, eğer edilirse, İran ve İsrail faktörlerinin devreye girmesiyle, ABD’nin baş edemeyeceği yeni bir Ortadoğu savaşı çıkacağını hesap ediyor. Bunun için dün Esad, yalnızca Davutoğlu’nu dinlemekle yetindi. ‘Bu kriz ancak savaşla çözülür, çünkü bu, en az 1929 krizi kadar büyük bir kriz’ diyenlerin aklına Suriye kaynaklı bir savaş gelmiyor değil, ama hem içinde yaşadığımız kriz hem de konjonktür çok farklı.
Bu kriz, kapitalizm tarihindeki en önemli dönüşümlerden birini gerçekleştirecek kadar derin. Bu anlamda yaşadığımız dönüşüm, ne 20. yüzyılın başındaki ulus-devletleri oluşturan savaşlara ne de 1929 büyük krizinin İkinci Dünya Savaşı’yla sonuçlanan paylaşımına ve yeniden yapılanmasına denk geliyor. Her iki büyük dünya savaşı aslında birbirini tamamlayan paylaşım savaşlarıydı. Ancak bu savaşlar, bugünkü krizi oluşturan kapitalizmin dinamiklerini ortaya çıkardılar. Özellikle, ikinci savaş, bugün krizin kaynağı olan ABD’nin hegemonyasına dayalı sistemi oluşturdu.
Madeleine Albright, ABD Dışişleri Bakanıyken, ‘Güç kullanmak zorundayız, çünkü biz Amerikayız’ diyordu. Yani ABD, uluslararası hukuku çiğneyerek sistemin bekası için savaş çıkartabilir bu da meşrudur anlamına gelen bu anlayışı, ABD yıllardır sürdürdü. Bu anlayış, sürekli savaş halini anlatır aynı zamanda. Bu sürekli savaş hali, bugünkü krizi oluşturan ekonomik sistemin en önemli dinamiği olarak var oldu.
İkinci savaştan sonraki ABD egemenliği, savaş olgusunu, hâkim ulus-devletlerin çatışması olmaktan çıkartarak, küresel ve sürekli bir şiddet hâkimiyetine dönüştürmüştür. Bir müddet sonra dünya sistemi, refah devletinden (welfare state) savaş devletine (warfare state) geçmiştir. Bu şu anlama geliyor; ulus-devletler, ABD egemenliğinde, insan haklarını, hatta mülkiyet haklarını ihlal eden ve şiddetle, terör yaratarak egemenliklerini sürdüren bir aşamaya geçmişlerdir. Bu geçişin tarihi, 1970’lerin başıdır.
Grafikte bu trendi görüyorsunuz. Bugünkü krizin siyasi kaynağı olan toplumsal kargaşa ve savaşlar, doksanlı yıllara kadar sürekli artmış ve sistem kendisini savaşa dayalı olarak üretmiştir. Ancak doksanlı yıllardan itibaren Latin Amerika’dan başlamak üzere savaşların azaldığını görüyoruz. Savaşların azalmasına karşın sistem, düşen kar oranlarını finansal yapıyı ‘şişirerek’ telafi etmiş ve bizi krize götüren 600 trilyonluk balon yaratılmıştır.
KRİZ YALNIZCA ‘ESKİ’ SEKTÖRLERDE VE FİNANSAL YAPIDA
Bugün yaşamakta olduğumuz büyük dönüşüm, aslında geride kalan ve savaşa dayalı sektörlerle bu sektörleri besleyen finansal yapıya kriz olarak yansıyor. Mesela marka ve teknolojiyi öne çıkaran bilişim devleri, ürün üstüne ürün çıkartıyor ve yok satıyor. İletişim teknolojileri, fizik, nükleer fizik, gen teknolojileri, tıp ve ileri bilgi işlem teknolojilerinde, bunların ürüne dönüştürülmesinde niye kriz yok... Kriz, silah sanayilerini oluşturan, sanayi kapitalizminden kalma sektörlerde ve onları besleyen finansal sistemde... Ama bu sorunlu yapıyı, 20. yüzyılın başından beri sürükleyen gelişmiş ulus-devletler de bugün çok ciddi siyasi kriz içindeler. Suriye’yi ve İsrail’i yaratan da onlardır ama şimdi hem Suriye’den hem de İsrail’den kurtulmak o kadar kolay değil. Suriye’deki iç savaşa varan siyasi krizi, siz bugün Yunanistan’ın ve Akdeniz Avrupası’nın ekonomik krizinden ayrı tutamazsınız.
Bu açıdan savaş, tam da bu krizi ve onun siyasi yapılarını üreten bir dinamiktir. Savaşa dayalı Askeri Keynescilik, 1929 krizindeki ‘talep yetersizliğini’ aşmıştır ama bugün krizi oluşturan dinamik, savaşı oluşturan bütün ekonomik ve siyasi yapıların yerinde durmalarında ısrar ediyor. Bu açıdan bugün savaş çözüm değil tam aksine krizi derinleştirecek bir yöntemdir. Çünkü bu kriz, ne bir teknoloji tıkanıklığı ne de talep yetersizliği krizidir.
İşte bundan dolayı, Suriye’deki BAAS rejimi belki Esad’a rağmen savaş tercihi yapacak. Siz Esad’a savaş kartını göstererek ona geri adım attıramazsınız; ona demokrasi kartını göstermek gerek. Türkiye de bunu yapıyor. Esad’ı kendi halkı kafese koyacaktır!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018