Cemil ERTEM
Bu hafta Amerikan Merkez Bankası ( Fed) tutanaklarının açıklanmasından hemen sonra, Çin’in ABD varlıklarınındaki -döviz ve hazine tahvili olarak- azaltmayı hızlandırdığı haberi geldi. Bu haberin zamanlaması, ABD Hazine Bakanlığı’nın Çin işleri eski kıdemli koordinatörü David Loevinger’ın dediği gibi, oldukça “ironik.” Çünkü Fed tutanaklarından görüldüğü üzere, en önemli sorunlardan birisi, güçlü dolara bağlı olarak, ABD mallarının dış rekabette çuvallaması; öyle ki, küresel rekabet esnekliği yüksek olan ve fiyata bağlı olmayan, teknolojisi yüksek ilaç sanayinde bile, bir çok şirket zarar açıkladı.
Bu iki önemli gelişmeyi bize anlatıyor; birincisi ABD ve gelişmiş Batı ülkeleri, yoğun teknoloji alanlarında, teknoloji rantı pozisyonlarını kaybediyorlar.
Artık küresel tekel konumlarını koruyabilmeleri için fiyat rekabeti yapmaları gerekir.
Çünkü bunların elinde olan teknolojiye Asya ulaşmış hatta, bir çok alanda, geçmiş durumda. Ama ABD hegemonyası açısından daha endişe verici durum da, bu teknoloji yaygınlaşmasının savunma sanayi ve siber güvenlik alanlarında da olgunlaşması. Buraya geleceğiz ama bu gelişmenin ikinci önemli ayağına değinelim.
Para ve Ticaret Sistemi çöküyor
İkinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra, ABD merkezli kurulan para sistemi de çatırdamaya başladı. Yani Bretton-Woods diye adlandırılan ve doları, 2000’den sonra Euro ile birlikte- “karşılıksız” rezerv para kabul eden sistem su kaynattı. Bu sistemle, dünya ticaretinin yürümesi imkansız. Nitekim, özellikle gelişmekte olan ülkeler arasında, yerel paralarla ticareti öne alan, serbest ticaret anlaşmaları yaygınlaşıyor. Tabii ABD ve AB’nin buna cevabı Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) oldu. TTIP’i Asya ülkelerini de içine alacak şekilde genişletilmek istenmesinin en önemli nedeni, dolara ve euro’ya bağlı para- küresel alış-veriş- sisteminin korunmak istenmesidir.
Ancak iş bununla da bitmiyor; 2. Dünya Savaşı sonrası ABD önderliğinde kurulan bu sistem, aynı zamanda, siyasi bir kontrol mekanizmasıdır. Bunu anlatmak için hemen 17 Aralık darbe girişiminde, Halk Bankası’nın başına gelenleri hatırlayalım.
Sisteme çomak sokmak…
Bu süreçte, Halk Bankası, yalnız İran’a ambargoyu delmekle kalmamıştı. ABD’nin egemenliğine dayalı bu sistemin iki temel aracınının etrafından dolanmıştı. ABD, o zaman Halkbank’ın yalnız Türkiye’nin İran’dan enerji ithalatını değil, Hindistan gibi üçüncü ülkelelerin de İran’a borcunu lira ve altın karşılığı ödemesinde aracılık etme ihtimali üzerine telaşlanmıştı. 17 Aralık operasyonu sonrası ABD Hazine Bakanlığı müsteşarı David Cohen Türkiye’ye gelmişti. Cohen’in görevi swift mekanizması dışına çıkan para akışını dünya çapında takip etmektir.
Swift Sistemi…
ABD, finansal istihbarat-terör ve kara para deyince, bu sisteme girmeyen dolaşımı anlar. ABD’nin ikinci olarak dikkat ettiği mesele, dünyanın bütün ticari çevriminin temel rezerv paralarla -daha çok da dolarla- yapılmasıdır. Doların etrafından dolanarak yapılacak ticari çevrim, ABD’nin kendisini, şimdiye değin finanse ettiği gibi, finanse ettirememesidir. Çünkü dolar, emtia ticaretinde asıl ödeme aracıdır. Dolar talebi daha çok bu saikle yapılır. Fed, dolar talebi ve arzını ayarlayarak dünya ekonomisine, bütün bu süreçte, ayar vermiştir.
İşte swift sistemi, ABD’nin dünya parasal akışını takip ettiği, dolar dışında ticaretin oranını ölçtüğü ve buna göre önlem aldığı, projeksiyon ve sonuçta operasyon yaptığı çok önemli bir denetim mekanizmasıdır. Bu mekanizmanın dışına hiçbir banka sistemi, finans organizasyonu çıkamaz; çıkarsa kara para ve terör finansmanı çevrimimde sayılır ve ABD tarafından tehdit edilir.
Ancak bu sistem, aynı zamanda, bütün dünyada, tekelci sermaye yapılarının ve ülkelerdeki banka ve finans oligarşisinin hareket ettiği zemini oluşturur. Sistem, daima doğudan batıya, az gelişmişlerden gelişmişlere faiz ve dolara dayalı sömürü mekanizması yoluyla değer aktarımı üzerine kurulmuştur. Nasıl ki bir futbol takımı iyi bir çim sahada oynayabilirse, finans oligarşisi de bu sistem üzerinde oynar. Parasal sermaye, artmış olarak, doğudan batıya giderken düşenleri işbirlikçiler toplar.
Paralel Çete’yi neden iteklediler?
İşte Halk Bankası, 17 Aralık öncesi, yalnız İran’a ambargoyu delmekle kalmadı... ABD’nin egemenliğine dayalı bu sistemin iki temel aracınının etrafından dolanmıştı. İşte bu tarihte küresel “üst akıl”ın elinin altındaki paralel çeteyi harekete geçirmesinin temel-ekonomik- nedenlerinden birisi de buydu.
İşte sistem şimdi çatırdıyor; başta Çin olmak üzere, gelişmekte olan Asya ülkeleri dolar bazlı rezervleri azaltıyorlar ve diğer gelişmekte olan ülkelerde, daha tam anlamıyla doğmamış olan TTIP’i bile by-pass edecek yeni ticaret anlaşmaları yapıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün güneyi ve doğuyu adım adım dolaşma nedenlerinden birisi de budur.
Yeni Çoklu Detant…
Bunun dışında da, dünyadaki konvansiyonel ve nükleer silah teknolojisi, bu temel ekonomik gelişmeye paralel olarak, yaygınlaşıyor ve ABD denetiminden çıkıyor. İnsansız Hava Araçları, Füze Savunma Sistemleri ve nükleer teknoloji artık Doğu’nun da elinde… Böylece karşımıza çoklu “detant” çıkıyor. 1975 yılında, Helsinki Toplantısı ile ABD-Sovyet Rusya arasında resmileştirilen “yumuşama” dönemi esasında karşılıklı nükleer tehdide dayalı bir dehşet dengesi idi. Bu dehşet dengesi, BM’den başlayarak hala tüm küresel kurumların yapısını belirlemektedir. Sovyet Rusya’nın çekilmesinden sonra, ABD ve onun hiyerarşisi altındaki Batı, bu 20. yüzyıl sisteminin devam edeceği sandı.
Ancak etmeyeceğini, etmesinin imkansız olduğunu görüyoruz. İşte Erdoğan’ın “Dünya Beşten Büyüktür” formülasyonu, içine girdiğimiz bu yeni dönemi; yani Doğu’nun da eşit şartlarda katılması gereken “çoklu detant” dönemini anlatır.
Başkanlık Sistemi Vizyonu
Aslında bu dönem, Batı’da Sanayi Devrimi ile başlayan ve İngiltere’de monarşinin yerine ikame edilen parlamenter sistemle mutlaklaştırılan nispi “demokrasi” nin de sorgulanacağı, bunun yerine doğrudan yeni bir demokrasinin yeşereceği, adem-i merkeziyetçi bir dönem olmaya adaydır. İşte Başkanlık Sistemi tartışmaları, bize göre, bu tarihsel ve ekonomik persfektiften başlamalıdır. Dolayısıyla, Türkiye dahil, bundan sonra, Doğu’nun-gelişmekte olan ülkelerin- geliştirecekleri yeni siyasi sistemler, Batı’nın-ABD dahil- siyasi sistemleri ile karşılaştırılmamalıdır; bunlar bu coğrafyaların özgün modelleri olarak doğacaktır. Öte yandan bu yaklaşımdan yola çıkarak, tabii ki, yeni “Birlik” arayışları ve modelleri de doğacaktır.
Putin neyi biliyor?
Geçen gün Putin, Macaristan ziyaretinde şu önemli açıklamayı yaptı: “Rusya, başta Türk Akımı projesi olmak üzere, Türkiye ile diğer konularda da işbirliği yapmaktan vazgeçmeyecektir.” Putin, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile düzenlenen basın toplantısında, Türkiye ile işbirliğinden neden vazgeçmeyeceklerini şöyle açıkladı: “Avrupa bize, bundan sonra, ne teklif ederse etsin, Türkiye’ye verdiğimiz sözü unutmayız; önemli olan uzun vadeli işbirliği”…
Ben Putin’in, bütün bu süreci çok doğru okuduğunu ve Avrupa-genel olarak Batı- krizini çözdüğünü ve bunun nereye varacağını çözdüğünü düşünüyorum. Ve buna bağlı olarak, Avrasya Birliği stratejisini geliştiriyor. Çünkü AB böyle devam ederse, Türkiye’nin, hemen doğusundan başlayan ve Türkiye’nin de belirleyeci olacağı yeni bir birliğin doğacağını görüyor. Burada Adriyatik ve Mağrip ülkeleri de olabilir.
Çünkü, Victor Hugo’nun da düşü olan barış içinde yaşayan ve kapsayıcı bir AB’yi Almanya merkezli Avrupa finans kapitali bugün reddediyor. O zaman bunun alternatifi Türkiye merkezli yeni bir Güney Avrupa, Ortadoğu ve Kafkasya Birliği neden olmasın.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018