Cemil ERTEM

AK Parti-CHP koalisyon meselesi ve Obama’ya kendi partisinin çalımı…
19.06.2015
3018

 Fed’in Çarşamba günü Başkan Yellen’le gelen açıklaması sürpriz değildi, Fed’in faiz artırmaya başlaması artık yalnız teknik bir para politikası hamlesi değildir. Çok yönlü-ekonomik ve siyasi- dinamikleri içeren bir mücadelenin “piyasalar” yoluyla açığa çıkmasıdır. Yellen, Obama’nın desteği ile Bernanke’nin koltuğuna oturduğundan beri, çok açık konuşuyor, ne Greenspan gibi piyasaları dolaylı “bazı” simgelerle yönlendiriyor ne de Bernanke gibi, anlaşılmaz bir dil kullanıyor. Yellen, bu çarşamba, faiz artırımı konusunda zamanın daha önemli olduğunu söyledi. 

Kriz nasıl aşılacak? 
Bu, henüz zamanı gelmedi hem biz hem de küresel ekonomi buna hazır değil demek…Yani hem ABD’de hem de AB-İngiltere tarafında krizin sürdüğünü açıkça söylüyor Fed Başkanı… İşte önemli olan Batı’nın bu en derin ve uzun süreli krizinin nasıl aşılacağı… 1929 Büyük Krizi dahil olmak üzere, sistemin tüm krizleri yeni paylaşım savaşlarıyla aşıldı. Bu savaşlar, aynı zamanda, eski, kriz kaynağı olan, sektörlerin sistemi kontrol eden konumunu kaybederek, yenilerin çıkmasına da vesile olmuştur. 2. Dünya Savaşı, şimdinin öncü sektörü olan, bilgi iletişim alanlarının da ebesidir. Ama 1853’de Kırım Savaşı ile başlayan ve 1. Dünya Savaşı dahil olmak üzere, tüm genel ve bölgesel savaş silsilesi de, sanayi toplumu sektörlerini doruğa taşımıştır. İşte şimdi insanlık bu yol ayrımındadır; Batı, bu krizi yeni bir paylaşım savaşı silsilesi ile mi çözecek yoksa bilgi toplumu sektörlerinin dinamiği gereği, Doğu’nun da katılacağı yeni bir ekonomi-siyasi paradigma ile barışın hakim olacağı çözümler mi geçerli olacak… 

Obama’nın yolu… 

Obama yönetimi, yalnız siyasi rakibi olan Cumhuriyetçilerden değil, kendi partisi içindeki geleneksel politik cepheden de ayrı bir yol izlemeye çalışıyor.  Obama, sekiz yıla yakın olan bu sürede bu yolu belirginleştiremese de, direndi ve ayakta kaldı; en azından J.F. Kennedy’in başına gelen onun başına gelmedi. Zaman zaman geriye çekildi ama nihai olarak ısrar etti. 
ABD’nin 2. Dünya Savaşı ile çizdiği ve Henry Kissinger’in “Diplomasi” kitabında Kissinger (Hegemon ABD) doktrinini Kissinger şöyle anlatır ki, bu cümleler, Fukuyama’nın dediği, “tarihin sonunu” anlatan “samimi ikrar”dır. 
“ Her ne kadar başka cumhuriyetler mevcut idiyse de, hiçbirisi, Amerika gibi özgürlük fikrini yüceltmek için bilinçli bir şekilde kurulmamıştır. Hiçbir ülkenin halkı, Amerikan halkı gibi özgürlük ve refah sağlanması adına yeni bir kıtanın liderliğine soyunmamış ve onun vahşi doğasını terbiye etmeye kalkışmamıştır.” 
İşte bu doktrin, bu krizin de, ABD’nin siyasi ve askeri müdahalesi ile şimdiki krizin de çözüleceğini ve “eskinin” olduğunu gibi devam etmesi gerektiğini söyler. Yani Mısır’da, Türkiye’de, Latin Amerika’da “eskisi” gibi devam edecektir. 
Doğu, Batı ile hiç bir zaman eşitlenmeyecek, Batı’nın dayattığını kabul edecektir. Bunun için de, ABD eskisi gibi silah sanayinin öncülüğünü yapacak ve dünya ekonomisi bu askeri-sınai yapıya ve onunla iç içe geçmiş finans sistemine dayanacaktır. 
Obama ve onun dayandığı “yeni ekonomi” sektörleri ise, ABD ekonomisinin böyle devam edemeyeceğini söylüyor. Geçen gün ABD Kongresi Bütçe Ofisi, ABD kamu borcunun 2039 yılı itibariyle GSYİH’yı aşacağını ve sürdürülemez hale geleceğini rapor etti.  Bu borç yükü, şimdiye değin ABD’nin pek umurunda değildi, çünkü değerli dolar-yüksek faiz sayesinde ABD kağıtlarına olan talep artıyor ve  başta Çin olmak üzere fazla veren gelişmekte olan ülkeler ABD’yi finanse ediyorlardı. Yani bu ülkeler kendi başlarına düşecek füzelerin parasını ABD’ye ödüyordu aynı zamanda. Ama bu durum, Rusya ve Çin başta olmak üzere, güçlü doğu ülkelerinin de silah yarışına girmesine yol açıyor ve tüketicilere dayanan bir piyasa ekonomisi değil, devletlere dayanan bir küresel kamu talebi ekonomisi, ABD’nin hegemonyasında devam ediyordu. 

Montaj ekonomisi-ambalaj ekonomisi 

Bu ekonomi, Türkiye gibi ülkelerde ise devlet bürokrasisine dayanan, piyasa mekanizması ile hiç alakası olmayan “bağımlı” bir montaj ve dışarıya kaynak aktaran finans sistemi olarak oluşturuldu. Mesela CHP, seçim öncesi bu ekonomiyi ambalaj ekonomisi olarak tarif etti. CHP’nin “merkez ülke” diye anlattığı üretim değil, lojistik bir ambalaj merkezi tasarımıdır. 
İşte bu “eski-yeni” ekonomi tartışması bizde de, koalisyon tartışmaları olarak  yansıyor. CHP ile AK-Partinin koalisyonu mümkündür...Yalnız teorik olarak değil, günlük politika gerekleri için de mümkündür.  Ancak CHP ekonomi konusunda günü yakalayan bir çaba içine girmeli ve Türkiye’nin çıkarları nerede bunu aramalıdır. CHP’nin ne devletçi geleneği ne de şimdiki neoliberal hattı günü karşılamaktan uzaktır. CHP, dün yaptığı yanlışı şimdi başka bir yanlışla pekiştiriyor. Devletçilik yanlıştı ama Türkiye’yi ambalaj ekonomisi olarak gören neoliberal bakış da o kadar yanlıştır. 
 Türkiye’yi montaj sanayi sömürüsünden sonra bir ambalaj ekonomisi “fırsatına” çevirmek isteyenleri de  bu millet görüyor; hele tam şimdi koalisyon bir fırsattır diye ortaya çıkanların, biz hangi fırsatı anlatmak istediğini de biliyoruz, tüm Türkiye de biliyor. 

Kendi partisi çelme taktı

Bakın geçen gün Deniz Gökçe, bu sayfada Obama’nın yeni ekonomi yolunun, kendi partisi içinde bile nasıl önlendiğini şöyle anlatıyordu: 
“ Bilindiği gibi Obama ABD’deki Demokrat Parti’nin üyesi olarak seçilmiş Başkanı. Demokrat Parti hafifçe ortanın solu, sosyal demokrat bir ABD partisidir. Bilindiği gibi Obama ülkesi için dış ticaretin önemini iyice bildiğinden,  Çin gibi, kişi başına gelir açısından daha fakir olsalar da, ABD büyüklüğüne  gelmiş ülkelerin, dünya ticaretinden büyük pay kapmalarının önüne geçmek için, peş peşe dış ticaret anlaşmaları yapmaya çalışmakta idi. Özellikle de Pasifik ülkeleriyle! 
Bu dış ticaret anlaşmaları ülkenin ithalatını sınırlayıp ihracatını artırdığı oranda da ABD’li emekçilerin lehine olacak bir ortam yaratacaktı. Bu tür anlaşmaların ABD Demokrat Partisi üyeleri tarafından destek görmesinden daha normal bir şey olamazdı ama bu hafta sonunda ortaya çıktı ki, kendi partisi Obama’ya yeterli desteği vermemişti ve önemli bir çelme takıyordu. 
Cuma günü ABD Kongresi’nde Demokrat Partililer kendi Başkanları Obama’ya tam destek vermediler. Obama’nın uzun zamandan beri görülmemiş büyüklükte ve Trans Pasifik Ortaklığı adıyla geçen ve başta Japonya olmak üzere  tam  10 ilave ülkenin de içinde bulunacağı  bir dış ticaret anlaşması yapmasını engellediler.” Deniz Hoca, çok önemli bir ayrıntıyı yakalamış; Obama karşıtı savaş cephesi yalnız değerli dolar ve yüksek faiz için bastırmıyor, yeni bir ticaret düzenini de engelliyor. 
ABD’de, Obama’nın kendi partisi tarafından bile engellenmesi nasıl açıklanır; bu demokratlar sizce hangi sermayenin adamı? 
İnanın Obama burada yalnız değil, başına gelen yeni ve daha  adil bir dünyayı savunan, bunun için cesur adımlar atan her liderin başına geliyor… Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi… 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar