Cemil ERTEM

Kaddafici ‘anti-emperyalistler’ ve Türkiye’nin yolu
23.03.2011
2549

Şu an Ortadoğu ve K.Afrika’da olan biteni ‘emperyalizm’ oyunu, saldırısı gibi anlatmaya çalışan çok geniş bir çevre var. Bunların bilgileri ve bu bilgilere dayalı refleksleri soğuk savaş dönemine ait. Sanıldığı gibi soğuk savaş, ABD-Sovyetler arasındaki bir itiş-kakış değildi. Soğuk savaş dönemi, bir ulus-devletler hiyerarşisi ve paylaşımı idi.

Bu paradigma, ilk önce 1989 Berlin dalgası ile sarsıldı ve nihayet Obama’nın başkan olmadan hemen önce Berlin’e gelip konuşmasıyla kesin olarak yıkıldı. (2008) Ama bu tarihte, kapitalizmin en büyük ama dönüştürücü krizlerinden biri başladı. Bu gelişmeyle birlikte ulus-devletlerin saldırganlığının en üst noktası olan emperyalizm dönemi bitti. Emperyalizm teorisinin ilk kuramcıları (Kautsky, Hobson, Hilferding ve Lenin) emperyalizm dinamiklerinin, bizi tek bir dünya ekonomisi ve siyasetine götürmekte olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak özellikle Lenin, böyle bir ultra-emperyalizm dönemine varmadan kapitalizm kendi karşıtına dönüşecek der. Şimdi bunun olamayacağı ortaya çıktı. Ulus-devletlerin hiyerarşisinin bir ürünü olan emperyalizm, 2008 krizi ile birlikte, yerini küresel ağ devletleri dönemine bırakıyor. İşte bu tespiti yapmadan artık siyasi ve ekonomik olarak bir adım atamazsınız.

Bakın Türkiye’nin şu andaki dış politikası olan “stratejik derinliğe bağlı sıfır sorun politikası” bu tez üzerine oturur. Türkiye, şu an bölgede, Fransa ve Almanya’dan daha güçlü konumda. Ama emperyal bir devlet olamaz. Olmaya kalkarsa bu gücünü kaybeder. Örnek: Türkiye son Libya krizinde vatandaşlarını tahliye etmeyip, onların güvenliği için, ortalığın daha fazla karışmasını bekleyerek askeri bir müdahale yapsaydı ileride oradaki enerji ve pazardan daha fazla mı pay alacaktı; hayır daha fazla kaybedecekti. Peki, Sarkozy De Gaullecu bir refleksle bu işin üzerine atladı diye Fransa, yeni Libya’da daha fazla söz sahibi mi olacak; hayır... İnanın Türkiye o bölgede, Fransa’dan ekonomik ve siyasi olarak daha güçlü olacak.

Tarihte ilk kez, kapitalizm tek bir boş alan bırakmamacasına dünyayı bir ağ halinde kaplıyor. Askeri-endüstriyel kompleksler son demlerini yaşarken, yeni kontrol sanayileri, enerji ve çevre teknolojileri, biyoteknoloji, nanoteknoloji, genetik gibi ileri teknoloji sektörleri öne çıkıyor. Artık bu sektörleri hiç bir ulus-devlet kontrol

edemiyor.

Bütün bu değişimler, ulus-devletlerin egemenlik alanını daraltırken, bölgesel ağ devletlerine geçit verdi. Avrupa Birliği, yani ilk bölgesel ağ devleti, şimdilik kendi sorunlarıyla boğuşuyor; ama bütün bölgenin geleceği bu ağ devletin siyasi ve ekonomik bütünlüğünü sağlamasına bağlı.

‘Arap Baharı’ndan sonra, Ortadoğu’yu da kapsayacak bir Akdeniz Havzası ağ devleti öngörmek çok da gerçeklikten uzak olmaz. Rusya’nın bir taraftan Avrupa Birliği’ne yaklaşırken öte yandan, Türkiye üzerinden Ortadoğu ve Akdeniz Havzası’na açılmak isteyeceğini öngörebiliriz.

Türkiye, bütün bunların ortasında, bir kez daha çok önemli bir geçiş coğrafyası olurken, aynı zamanda AB, Rusya ve Asya-Pasifik’i bağlıyor.

 

Bundan sonrası için iki senaryo

Senaryo1: Tekellerin imkânsızlaşıp oligopollerin yıkıldığı; medya ve bilgi-iletişim teknolojileri başta olmak üzere iletişim kanallarının demokratikleştiği; otokratik rejimlerin teker teker yıkılıp, yerlerini şeffaf, sorumlu ve hesap verebilir doğrudan demokrasilere bıraktığı; bölgesel ağ-devletlerinin bu demokratik iktidarlar arasında kurulan bir konfederasyon işlevi taşıdığı; açık tekelci olmayan reel ekonomi ve emek kolektiflerinin değer yarattığı; refahın adil ve eşitçe paylaşıldığı bir ağ-dünyası. Bu yapılanma Ortadoğu’dan ve Türkiye’den başlayacak.

Senaryo2: Ortadoğu’dan ve Türkiye’den başlamak üzere baskıcı ulus-devletlerin ve diktatörlerin iktidarlarını devam ettirecek imkan ve zemini yaratmaları ve sürecin durması. Bir geriye gidiş ve gerici restorasyon dönemi. Bu, bir savaş dönemi demek. Aslında Türkiye’de Ergenekon’a K. Afrika’da Kaddafi gibilere dokunmayın diyenler bunu istiyorlar.

Bkz: WikiLeaks “Yeni Dünya Düzenine hoş geldiniz!”C. Ertem,Ö. Uçkan.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar