Cemil KOÇAK
Dizi yazımın nihayet dördüncüsüne; sonuna geldim. Bazı okuyucular bu dizinin gereksiz yere uzamış olduğunu düşünebilirler; ancak CHP’nin bugün içinde debelendiği siyasal felsefe, ideoloji, örgüt ve kadro tartışmalarının hiç de yeni bir şey olmadığını anlamak için bu kadar uzun süren bir dizi kaçınılmazdı.
CHP’nin sekizinci kurultayına sunulan reform paketinin son önerilerine sıra geldi. Elbette seçimi kaybetmiş olanların, ideolojinin yanı sıra, partinin yeniden yapılandırılmasıyla da ilgilenmemesi beklenemezdi. Reformcular, özellikle bu konuya önem vermişti denilebilir.
Partinin yönetimi sorunu
Parti tüzüğü, tek parti döneminin bütün özelliklerini yansıtmaya devam ediyordu. Bu bakımdan da “partinin yüksek sevk ve idaresine geniş bir otorite sağlamak hedefi gözetilmişti.” Bununla birlikte, yeni dönemin icabı olarak, bundan vazgeçilmişti. Fakat bu da yarım kalmıştı: “Burada dikkati çeken husus, tüzüğün otoriter hüviyeti bertaraf edilmek istenirken, bazı disiplin mesnetlerinin ve müeyyidelerinin de ortadan kaldırılmış olması”ydı. Hali hazırda partinin “tek elden idaresi”ni engellemek amacıyla konulmuş olan hükümler de, “onun disipline ait temellerini de az çok zaafa uğratmıştı.” Bu cümleden kasıt, partinin ifratla tefrit arasında gidip geldiği gibi görünüyordu.
Ancak reformcuların da anlaşılan kafası -pek çok başka konuda olduğu gibi- bu konuda da karmakarışıktı. Çünkü çözüm yolu olarak gösterdikleri istikâmet de pek sarih sayılamazdı: “Parti demek, siyasî disiplin müessesesi demekti.” “Ancak parti disiplini bir otoritenin baskısına boyun eğmek” de demek değildi. “Hür insanların gönüllü olarak prensiplere sadık kalma ve onun icaplarına uyma kararından doğan” onay demekti. Bunun içindir ki, partide tam bir disiplin kurulmalıydı. Sonuçta, reformcular, “otorite zihniyeti” yerine “disiplin zihniyeti” talep ediyorlardı! Keşke aradaki farkı da bize açıklama fırsatını bulabilselerdi. Ama bu ‘küçük ayrıntı’ nedense atlanmıştı açıklanmamıştı. Belki de, bir zamanlar, sadece birkaç sene önce, “matbuat disiplini”nden anlaşılan şeydi bu. Ya da “disiplinli hürriyet” denildiğinde ne anlaşılmak lâzımsa, yine o anlatılmak isteniyordu. Bilemedim yani!
Tüzük uygulanmadı ki
İlginç olan bir başka talep de, tüzüğün “şaşmadan” uygulanmasının istenmesiydi. Demek tüzük zaman zaman uygulanmamıştı. Neden diye soracak olursanız eğer; bunun da yanıtı hazırdı: “Tatbikatta hükümlerin tefsirleri, tevilleri [yorumları; söze başka bir mânâ vermeleri] yoluyla salâhiyetlerin [yetkilerin] genişletilmesi veya mesuliyetlerin [sorumlulukların] hafifletilmesi yolları”na sapılmıştı; şimdi artık bu yolların tamamen kapatılması isteniyordu. Çünkü, parti “önümüzdeki zamanlarda şahısların arzu ve iradelerine göre değil, programa ve tüzüğe göre işletilecekti.” Daha doğrusu; bu yönde bir talep vardı. Bu cümlenin tek başına kendisi bile, CHP’nin eskiden -ya da o zamana kadar- zaman zaman tüzük hükümlerinin dışında, “şahısların arzu ve iradeleri”ne göre yönetildiğinin açık bir itirafıydı.
Teşkilât da gözden geçirilmeli
Elbette, partinin ana gövdesine sıra gelmişti. Parti örgütü, maalesef zamanın şartların gerektirdiği” etkinlik, çabukluk ve düzgünlükte işlemiyordu. Başarısızlık açıktı. Partinin üst düzeydeki yönetim organları arasında yetki karmaşasının önüne geçilememişti. Artık parti genel başkan vekilliği kaldırılmalıydı. Aktif bir genel başkanla genel sekreter yeterliydi. Parti müfettişlikleri de lüzumsuzdu ve kaldırılmalıydı. Asıl gerekli olan ise, gerçek bir parti örgütünün vücuda getirilmesiydi.
Partinin bucak teşkilâtı gereksizdi; kaldırılmalıydı. Asıl olan ocak örgütlenmesiydi. Halkla sıkı temas, ancak bu şekilde mümkün olabilirdi. Aktif ocaklar kurulmalıydı. Kongreler çok kez cansız ve ruhsuz kalmıştı. Bu durum da değiştirilmeliydi.
CHP’nin adı henüz ‘kurultaylar partisi’ne çıkmadan yıllar önce; reformcular, taşra teşkilâtı ile yakın bağın kurulmasının ancak gerektiğinde -kurultay toplanmasına gerek görülmediğinde- toplanacak ‘küçük kurultay’ fikrini ilk kez ortaya atmışlardı. Geçmişte de, bugünler de zaman zaman telâffuz edilen bu ‘küçük kurultay’ fikri, partinin adeta taşra örgütünün danışma niteliği taşıyan faaliyeti, sanırım ilk kez bu sırada dile getirilmiş oluyordu.
Reformculara soracak olursanız, partinin üye sayısı gerçeği yansıtmaktan uzaktı. Çünkü, üyelerin büyük bir kısmı, kim olursa olsun, bir zamanlar -tek parti döneminde- partiye rastgele alınmış kişilerden oluşuyordu. Onların gerçekten de CHP’li olup olmadığı belli bile değildi. Bu, aslında “hayali” bir kadroydu. Hele parti muhalefete geçince çoğu ne olmuştu, bilinmiyordu. O halde ilk yapılması gereken, ciddî bir üye temizliği olmalıydı. Gerçek rakam bulunmalıydı. Üyeler gerçekten de partinin kadrosunu oluşturan nitelikte olmalıydı. Çıkarcılar hele, artık partide bırakılmamalıydı.
Gençler yok, yok, yok
CHP’nin ana davalarından biri de, kadro sorununda “genç elemanlar”ın kazanılmasıydı. Maalesef “parti saflarına katılanlar arasında gençler” sevindirecek ölçüde değildi. Ne nicelik, ne de nitelik açısından bu böyleydi. Oysa parti gençlerin katılımı ve katkısı olmadan yaşayamazdı. Hele örgüt kadroları “her zaman en dinç, en dinamik ve en ehliyetli unsurlarla” doldurulmamıştı. İtiraf etmek gerekiyordu ki, aslında “bu kadrolarda yorulmuş, enerjisi tükenmiş unsurların yer almaları” da doğru değildi. Partiye bir zamanlar hizmet edenlerin emekli olmaları zamanı gelmişti ve bundan kaçınmak doğru değildi: “Bu gibi muhterem partililerin eski hizmetleri; takatten düştükleri zamanlarda da gayret, dikkat ve enerji isteyen mevkileri muhafaza etmelerine hak kazandırmamalı”ydı. İşte bu noktada parti kadrolarının “taze enerji sahibi, ehliyetli, çalışkan ve bilgili” partililerle doldurulması lâzımdı.
Dikkat edilmesi lâzım gelen bir önemli husus da, “şahsî emeller” güdenlere yer verilmemesi gerektiğiydi. Bu türden kişiler, geniş halk kitlesi karşısında partiyi “sevimsiz bir hâle” sokuyordu. O halde yeni kadrolar oluşturulurken ne gibi kriterler aranmalıydı? Bu sorunun yanıtı açık olarak verilmişti işte: “İntisaplar, dostluklar, şahsî sempatiler de ölçü” alınmamalıydı. Bu hususta kriteryum, “çalışma şevki, mücadele azmi, ehliyet ve bilgi” olmalıydı. Bu olmadığı takdirde, yani “idare kadrolarımız gerçekten çalışkan, azimli, imanlı kimselerin eline geçmedikçe, parti teşkilâtının dinamik çalışması ve tam verimli olması imkânları kolay kolay bulunamayacaktı.”
CHP araştırma bürosu
CHP’de reformcular, partinin davalarının ve meselelerinin şahıslara bırakılmasına karşıydılar. Aksine, gerektiğinde uzmanlara müracaat edilmeli ve hatta “tetkik cihazı” kurulmalıydı. Belki de CHP’nin meşhur “araştırma bürosu”nun kurulmasına gidecek sürecin ilk halkası böyle oluşturulmuştu.
Vazgeçilemezler nelerdi?
Reformculara göre; Halkevleri’nden kesinlikle vazgeçilemezdi. Bu kuruluş yine CHP’nin elinde kalmalıydı. CHP, Halkevleri’ni “sımsıkı” elinde tutmaya devam etmeliydi. Parti “kültür politikası”nı bu suretle yürütmeliydi. Fakat Halkevleri’nin çalışmaları yeniden düzenlenmeliydi. Çünkü, bu hareket yeterince başarılı olamamıştı. Ya partinin meslekî kuruluşlarla teması nasıl olmalıydı? Seçim kazanabilmek için onlarla yakın olmak lâzımdı.
Partinin fikriyatı, “bir sistem içine sokulamadığı için”, dağınık ve flu kalmıştı. Partinin görüşleri ve anlayışı “toplu ve sistemli” değildi. Sonuçta, “inkılâp davası”nın, aradan geçen bunca yıldan sonra, hâlâ “sistemli bir fikriyatına ihtiyaç” vardı. Bu cümlelerin ardı ardına gelmesi, aslında CHP’nin kuruluşundan beri bir fikriyat geliştiremediğini ve ne geliştirmişse de, onu da sistematize edemediğini gösteriyordu. Herkes kendine göre bir şeyler söylemiş ya da yazmıştı. Parti ise, bütün bu gelişmeleri sadece seyretmişti.
Parti, plansız bir propaganda çabası içinde kalmıştı. Basınla ilişkiler sorunluydu; o kadar ki, parti kendi gazetelerini bile iyi idare edememişti. Propaganda “cansız ve heyecansız” olmuştu.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016