Cemil KOÇAK
Çok az kaldı; gelecek yıl bu zamanda 70. yıldönümü anılacak artık… 1945 yılının 4 Aralık günü yakılıp yıkılan Tan gazetesinin başına nelerin geldiğini biliyoruz da; biraz da neden geldiğini hatırlayalım isterseniz… Biraz da ‘eğlencesini yitiren ülke’ yazarlarına seslenelim ve hatta ‘eğlenme’ye de devam edelim!

Eğlence’ deyince; ‘4 Aralık eğlencesi’ni anmadan geçmek de olmazdı tabiî! Böylesine ‘eğlenceli’ yıldönümlerini nedense hatırlamak istemeyenler de var aramızda! Ama yılbaşına doğru bu ‘eğlenceli’ öyküyü anımsamamak olmazdı doğrusu… Solcularla sosyalistlerin yönetimindeki Tan gazetesi, 1945 yılının ‘demokrasi patlaması’ sırasında yıkıldı gitti. Neredeyse yirmi yıl sonra sosyalistlerin yasal çalışma alanına dönmeye hazırlandıkları bir sırada hevesleri kursaklarında kaldı da denilebilir. Bakalım onlara bu âkıbeti lâyık görenlerin kızdıkları şey neymiş?
Zekeriya ve Sabiha Sertel faşizme karşı
Gözlerimizi savaşın son yıllarına çevirelim bir an için; 1943 yılının yaz aylarındayız. Tan gazetesinde Zekeriya Sertel, “dünyanın gidişini anlamak için harpten önceki dünya görüşümüzü değiştirmeliyiz” diyordu. Kısa bir süre sonra üniversiteden atılacak olan Niyazi Berkes, “faşist ideoloji ve propagandası”nı yazmıştı. Ünlü komünist yazar ve Zekeriya Sertel’in eşi Sabiha Sertel ise, “demokraside halkın murakabesi [denetimi] şarttır” diyordu. Ayrıca ona göre, “dünya halkçı demokrasiye” gidiyordu.
Yine Sabiha hanım, “halkın seçime iştiraki [katılımı] tehlikeli olabilir mi?” diye de soruyordu. Bugün kendisini solcu zanneden pek çok kişi, bu soruyu kesin olarak ‘evet’ diye yanıtlayacaktır kuşkusuz! Oysa, Sabiha Sertel şöyle yazıyordu: “Hâkim bir sınıfın idaresi altında demokrasi, yalnız bu sınıfın menfaatine hizmet eder; bütün halk kitlelerine şâmil [yayılmış] bir demokrasi teessüs edemez [kurulamaz].”

Tevfik Rüştü Aras, Moskova ile yakın ilişki istiyor
Aradan geçen bir yıldan sonra bu kez de 1944 yılının yaz aylarında Tan’daki yazılarında Atatürk’ün eski ve değişmez dışişleri bakanı Tevfik Rüştü Aras -ki İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı olmasıyla bu konumundan uzaklaştırılmıştı- yine Tan’daki yazılarında; müttefikler, ABD ve İngiltere; bu arada Sovyetler Birliği ile daha yakın ilişkiler kurulmasını istiyordu. Bu yazılar basında hayli polemik konusu olmuştu.
‘Basını daha yapıcı’hâle getirmek
Elbette CHP iktidarı da, bu türden gelişmeler karşısında tedirgin olmuştu; ‘basını daha yapıcı hâle getirmek’ için girişimde bulunmuştu bile. Bunun üzerine Zekeriya Sertel, “bunda telâş etmeyecek ne var?” diye sorarak, şunları yazacaktır: “Daha iki sene evvel, merhum [eski Başbakan] Refik Saydam zamanında Türk basını,dünya matbuat [basın] tarihinde misline ancak İran’da rastlanan bir takım keyfî tazyike [baskıya] tâbi tutulmuştu. Hükûmet, müdahalesini serlevhamızda [yazılardaki başlıklarda] kullanacağımız puntolara, havadislerin sayfalardaki yerlerine kadar ilerletmişti. Konuşmak, münâkaşa etmek, mütâlaa beyan etmek değil, nefes alamayacak hâle gelmiştik. Yine aynı hâlin avdetini [geri gelmesini] mi temenni edelim?”
‘Celâl Bayar, sadece bir Türk vatanseveridir’
1944 yılının Mart ayında Moskova radyosu resmî TASS ajansına dayanarak, Türkiye’de Nazi sempatizanı olduğunu ileri sürdüğü bir liste yayınlamıştı. Bu listede ismi bulunanlar ise Türk basınında ilân edilmemişti. Fakat Tan gazetesi, Celâl Bayar’ın da isminin bu listede bulunduğunu belirterek, iddiayı şiddetle yalanlamıştı. Bayar bizzat bu iddiayı tekzib etmişti. Gazete ertesi gün bir ay süreyle kapatılacaktır. Bu nedenle mi, bilemiyorum. 10 Mart’tan 10 Nisana kadar kapalı kalan gazetede Zekeriya Serter, aynı yılın yazında, Bayar için şöyle yazacaktır: “Sadece bir Türk vatanseveridir ve siyasî programı ancak Kemalizm ile hulâsa edilebilir.”
Bu sırada Tan gazetesi ile müstakbel DP genel başkanı ve yakın çevresi arasındaki dirsek temasından çok daha ileri giden yakınlaşma elbette dikkat çekiciydi. Nitekim 1944 yılının Mayıs ayında
Celâl Bayar’ın Meclis’te yaptığı
bazı eleştirilerin basından saklandığı ortaya çıkmıştı. Hele Bayar’ın 1944 yılı bütçe tasarısına karşı
Meclis’te tek başına yaptığı çıkış ve hükûmete güvensizlik anlamına gelecek şekilde bütçe için tek red oyunu kullanan milletvekili olması da, dönemin basınında nedense yer bulabilen bir haber olamamıştı. Bayar, bütçe eleştirisinde “iflâs ve müflis” gibi sözcükler de kullanmıştı; fakat bu şekilde konuştuğu resmî tekzibe uğramıştı.

Meclis görüşmeleri yayınlansın
Bu gelişme üzerinedir ki, bu kez Zekeriya Sertel, Meclis görüşmelerinin basında aynen yayınlanmasını talep etmişti. Evet, yanlış okumadınız; bu dönemde Meclis görüşmeleri bile kamuoyunun bilgisine sunulmuyordu! Aksine, bu dönemde basın organlarının muhabirleri Meclis’te bulunmadığından; Meclis görüşmeleri, basına Meclis zabıt kaleminden verilen resmî basın özetleriyle duyuruluyor; bu basın özetlerinde Meclis’te dile getirilen eleştirilere ise pek yer verilmiyordu. Nitekim Bayar’ın konuşması da söz konusu basın özetinde geniş şekilde yer alamamıştı.
Zekeriya Sertel, “halkı aydınlıkta bulundurmak lâzımdır” diyordu. Eleştirdiği şey, örneğin Millî
Eğitim Bakanlığı bütçesinin görüşülmesi sırasında, “15 yaşında bir kız tarafından yazılan ve Meclis’te Maarif Vekili tarafından okunan güzel bir şiirden başka” bilgiye rast gelinmediğine ilişkindi. Bayar’ın eleştirileri, bu eleştiriler üzerine kendisine verilen yanıtlar ve onun yanıtları basında yer bulamamıştı. Meclis’in açık oturumlarında konuşulanlar bile halktan gizleniyordu! O kadar ki, basındaki bu eleştiriler üzerine, hükûmete yönelik olarak tek bir red oyu kullanıldığı sonunda açıklanmış, fakat oyun sahibi yine meçhûl kalmıştı!
SABİHA SERTEL’İN ANILARINDAN…
“Celâl Bayar, Tan gazetesinde demokrasinin genişletilmesi için açılan kampanyadan cesaret alarak, bizimle temas kurmuştu. Moda’daki dostlarına geldiği zaman bizi de çağırtıyor, bazen ziyaretimize geliyordu. (…) Fransızca çıkan ‘La Turquie’ gazetesi de İnönü diktatörlüğüne karşı mücadeleye geçmişti. Gazetenin başyazılarını yazan, kurtuluş savaşının ilk içişleri bakanı olan Cami Baykurt, bir rejim buhranından bahsediyor, değişen dünya karşısında Türkiye’nin sosyal ekonomik yapısında gerçek demokrasiyi sağlayacak esaslı tedbirlerin alınmasını savunuyordu. Böylece Tan gazetesi ile ‘La Turquie’ arasında bir fikir birliği meydana gelmiş oldu. (…) O da Tan’a yazmaya başladı.
Tan’ın yazı kadrosu genişletildi. Sosyalist Partisi’ni kuran Esat Âdil Müstecablıoğlu, Ankara Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi doçentlerinden, şimdi İşçi Partisi’nin önderlerinden olan Behice Boran, öğretmen Adnan Cemgil, üniversite öğretmenlerinden Muvaffak Şeref, romancı Sabahttin Âli, doktor Hulusi Dosdoğru, Aziz Nesin ve diğer ilerici, sol yazarlar da Tan sütunlarında yer almışlardı. Faşizme ve diktatörlüğe karşı savaş daha kuvvetle yürütülüyordu. Bayar grubuyla beraber çalışan eski dışişleri bakanı Tevfik Rüştü Aras da, Tan’a yazılar gönderiyordu. Muhalefet cephesi yavaş yavaş gelişiyordu. Tan, tamamiyle ilerici konuları savunan, anti-faşist, anti-emperyalist bir gazete haline gelmişti.” Saldırıya uğrayanların bir de mahkemeye verildiğini yine aynı anılardan okuyalım mı? “Şimdi bu olayları bilmeyen genç nesiller, (…) sıkıyönetim komutanının suçluları bulup cezalandırdığını zannederler. Suçluların meydana çıkarılması, Halk Partisi’nin, Saraçoğlu Hükûmeti’nin bu işi tertiplediğini meydana çıkarmak olurdu. Bu sebeple ne suçlular meydana çıkarıldı, ne de cezalandırıldı. Az sonra bizi tevkif ettiler.” (Roman Gibi, s. 287-352)
Tan’ın başına gelenleri çok daha önceleri yine Star’da yazmıştım. İlgilenen okuyucuların şu yazıma bakmalarını rica edeceğim: “Tan Matbaasını Yakanlar ‘Bizden Daha Demokrat Ülke Yok’ Pankartı Taşıyordu”, Star, (10 Aralık 2011). Üç yıl önceki bu yazımda Tan gazetesinin ve matbaasının nasıl yıkılıp yakıldığını, yağmalandığını; bu ‘operasyon’da yer alanların kimler olduğunu açıklamıştım. Belki bazı genç okuyucular, bu tarihte kimin iktidarda olduğunu bilemezler diye, burada bir daha tekrar etme ihtiyacını hissettim: Elbette iktidarda ‘ilerici’ CHP vardı yine! Bunu özellikle hatırlattım ki, günümüzde bile bazı ‘sosyalistler’in hâlâ CHP ile anlamlı bir diyalog geliştirme çabalarını gördükçe, tarihin karanlık odalarına daha çok ışık tutulması gereği bir kez daha ortaya çıkıyor!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları













































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016