Cemil KOÇAK
Türkiye komünist hareketinin ünlü isimlerinden Rasih Nuri İleri de, yaşayan en eski komünistlerden biri olarak, geçenlerde aramızdan ayrıldı. Ama yazdıklarıyla hatırlanmaya devam edilecek. Onun ‘Atatürk ve Komünizm’ kitabını okumak da, Türkiyeli komünistlerin pek çoğunun Kemalizm ile ilişkisini anlamak bakımından uygun bir tercihtir.

Rasih Nuri İleri, önsözünü 1969 yılında yazdığı ‘Atatürk ve Komünizm’ adlı kitabını Anadolu yayınlarından çıkardığında, yıl 1969 ya da 1970 idi. Türkiye’de sosyalist hareket içinde Millî Demokratik Devrim (MDD) düşüncesinin ağır bastığı döneme çoktan girilmişti bile. İleri de, bu kitabıyla Türkiyeli sosyalistlere Atatürk’ün de sosyalizme, komünizme, Sovyetler Birliği’ne yakın bir kişi olduğunu kanıtlamaya çalışmıştı.
Onun bu tutumu doğaldı; çünkü içinde bulunduğu MDD düşüncesinde, Kemalizm ile sosyalizm arasında Çin duvarı bulunmuyordu. Bu görüşe göre; sosyalistler doğal olarak Kemalistlerdi zaten; Kemalistler ise potansiyel sosyalistlerdi. Aradaki ayrım, önemsenmemesi gereken küçük bir ayrıntıydı. Zaten İleri’nin üyesi olduğu gizli Türkiye Komünist Partisi (TKP) de, uzun tarihi boyunca bu görüşe hayli yatkın olmuştu.
Atatürk, komünizme karşı değildi
Bu düşünce, İleri’nin kitabında âdetâ belgesel düzeyde kanıtlanmaya çalışılıyordu. Atatürk’ün sosyalist görüşlere kapalı olduğu yolundaki fikir, İleri’nin hoşuna gitmemiş olacak ki, bu görüşün yanlışlığında ısrar ediyordu. Şimdi kitabında yazdıklarına bir göz atalım isterseniz… İleri’nin dört yüz sayfaya yaklaşan kitabında yaptığı tek bir şey vardı aslında; Atatürk’ün 1919-1922 yılı arasında konuya ilişkin yazışmalarını ardı ardına kurgulayarak sunmak… Okuyucu bu kadar çok belgenin içinde elbette onun Sovyetler Birliği’ne, özel olarak Lenin’e, bu arada sola ve sosyalizme olan yakınlığını hissedecekti. Bu tarihten sonrası ise İleri’de hiç yoktur. Bu tarihten sonra Atatürk bir daha bu konulara geri dönmeyecektir.
Belki de uzun yılların ardından İleri’nin bu kitabında ortaya koyduğu ana görüşe karşı yazılan kitap, Taha Akyol’un ‘Ama Hangi Atatürk’ olmuştur. Akyol’un kitabında başarıyla gösterdiği üzere, Atatürk’ün tamamen konjonktürel ve taktiksel anlamdaki açıklamaları, onun kişisel görüşlerini yansıtmaktan hep çok uzak kalmıştır. Sosyalizme değinme ihtiyacı kalmadığı andan itibaren, yani kurtuluş savaşının başarılmasıyla birlikte, artık bu mesele onun ilgi alanından tamamen çıkmıştır.
Atatürk’ün ‘demokrasi özlemi’
İleri’ye göre, Atatürk’ün kendisinde “bir demokrasi özlemi bulunmaktaydı.” İleri, nedense, bu saptamasının başına bir de “garip görünebilirse de” demek ihtiyacını hissetmişti. Böyle yapmasının nedenini ise, kitabının ilgili dipnotunda şöyle açıklamaktadır: “Atatürk, demokratik bir düzen için çalışmıştı; ancak onun için demokrasi, sırf biçimsel bir ‘sandıktan çıkma’ meselesi değildi. Kendisine karşı gelenlerin hangi yollardan oy sömürücülüğü yapabileceklerini pekiyi biliyordu.” Nereden biliyordu diye soracak olanlar varsa eğer; İleri bunu da yanıtlıyor: Çünkü; “Gazi Mustafa Kemal, büyük bir gerçekçi”ydi; “her attığı adımda ne yapabileceğini, nereye kadar gidebileceğini gayet iyi hesaplayan bir kurmaydı.”
Ama biz yine Atatürk’ün ‘demokrasi’ anlayışına devam edelim; İleri şöyle yazmıştı: “ ‘Parti dinî inançlara hürmetkârdır’ formülünün [bu arada bu formülün 1924 yılında Atatürk’e karşı çıkan paşalarca kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın formülü olduğunu hatırlayalım], ne gibi oyunlar gizlediğini, kimin çıkarına sömürüldüğünü Nutuk’ta gayet açıkça belirtmektedir. Hakikaten de Türkiye’de üç akım için olanaklar bulunmaktaydı. ‘Gerici akıma dayanan çıkarcılar; Atatürk devrimcileri; sosyalistler’ (Dr. Şefik Hüsnü [Değmer]) Bunun için İttihatçıların sözcüsü, İzmit gazeteciler toplantısında [yıl 1923] ‘Paşam, muhalifleriniz çoğunluk kazanırsa, iktidarı onlara terk edecek misiniz?’ sorusunu sorunca; Gazi, ‘o dediğiniz çoğunluğu sopa ile kovarım’ cevabını vermiştir. Onun için demokrasi, şekil, sandık meselesi değil, öz meselesidir.” İleri, bu notunu ünlü Türk Solu dergisinin (ama bugünkü Türk Solu ile karıştırılmaması gerekir) otuz dokuzuncu sayısından almıştı.
Atatürk zamanında sol yayınlar serbestti
İleri’nin kitabının sonunda ortaya koyduğu görüşlerden biri de, buydu işte… Şöyle yazıyordu: “Ancak Atatürk’ün ölümüne kadar yine de genel anlamda sol neşriyat ve çevriler serbestti. 1930’larda, 1932-1936’larda her kitap çevrilebiliyordu.” Neden peki çevrilmedi; yayınlanmadı diye soracak olanlar muhakkak bulunacaktır; İleri de bunu düşünmüş olmalı ki, bu sorunun yanıtını da yazmak ihtiyacını hissetmişti: “Şunu çekinmeden söyleyebiliriz ki, eğer 1930-1938 döneminde bugünkü [1960’lar Türkiyesi’ni hatırlayalım] bollukta sol klasiklerinin çevirileri basılmamışsa, bunun sorumluluğu rejime değil, ‘sol’ yazarlara aittir.” Bunu yazdıktan sonra İleri, belki de biraz ileri gittiğini düşünmüş olmalı; çünkü, hemen akabinde dipnotuna şunu da eklemekten kendisini alamamış: “Haksızlık etmemek için şunu da belirtmeliyiz ki, o dönemde okuyucuların, kitap satışlarının azlığı bu duruma büyük ölçüde sebep olmuştur.” Sonuçta; sol yayınların müşterisinin olmaması, bu durumu yaratmıştı demeye getiriyor! Yazar, bu konuda bu sırada Hikmet Kıvılcımlı’nın ve Kerim Sadi’nin kitaplarını ve çevirilerini de örnek olarak gösteriyor.

Nâzım Hikmet, ders kitabında
İleri’ye göre, Nâzım Hikmet bile o dönemde ders kitabında yer almıştı! Nâzım, ders kitabında öğrencilerce okunuyordu; serbestçe! Doğrusu şimdiye kadar ders kitapları konusunda yapılan araştırmalarda bu konu bayağı eksik kalmış olmalıdır. Ya İleri’nin söylediği doğru değildir; ya da araştırmacıların bu konuda ciddî eksiği bulunmaktadır; çünkü ben şimdiye kadar o dönemin ders kitaplarında Nâzım Hikmet’e hiç rastlamadım!
Solculara az ceza verilirdi
İleri, “yasak olan sol örgütlenmeye karşı verilen cezalara gelince; bunlar Atatürk döneminde şaşılacak kadar azdı” diyor. TKP’nin de 1925 yılında Takriri Sükûn yasası ile yasaklanmasının ardından belki bu iddiası şaşırtıcı gelebilir. Çünkü, TKP’nin yayınları ancak yasa dışı olarak dağıtılabiliyordu. Buna karşılık İleri şu gerekçeyi ortaya sürüyor: “Atatürk’ün en yakın silâh arkadaşlarından asılanlar oldu. Albay (Ayıcı) Arif bey ve Rüştü Paşa (Zorlu) bunlardandı. Sarıklı yobazlar asıldı; şapka ‘devrimi’ne ve reformlara karşı gelenlerden asılanlar oldu; Nakşibendiler asıldı. Bu sert tutum, Atatürk devriminin gereklerindendi. Ancak asılan ya da ağır cezaya uğratılan sol eğilimli tek bir kişi yoktur.”
İleri, bu satırlarıyla âdetâ ‘sol’un nasıl ‘kayrıldığı’nı bize aktarmaktadır. Ama devam edelim… Her ne kadar bizzat İleri, bu cezaların ne denli hafif olduğunu kanıtlamak üzere örnekler verirken; örneğin Şefik Hüsnü Değmer’in 1925 yılında gıyabında on beş yıla mahkûm olduğunu da belirtmek ihtiyacını duymuştur.
Meğer 141. madde ‘olumlu’ imiş…
İleri’nin ceza yasasının bir zamanlar hayli ünlü 141 ve 142. maddelerine yönelik değerlendirmesi de ilginçtir: Bu maddeler hem komünist örgütlenmeyi, hem de komünist düşüncenin açıklanmasını engelliyordu. Fakat İleri başka bir şey daha söylüyor: “İlk şekli ile 142. maddedeki cezalar altı aydan başlıyordu; 141 ise, cebir unsurunu kapsıyordu; bu yüzden de o dönemde sol tarafından olumlu olarak karşılanmıştı.”
Nâzım Hikmet davası ‘sayılmaz’
Elbette Nâzım Hikmet’in ve Hikmet Kıvılcımlı’nın 1938 yılında harb okulu ve donanma davasından aldıkları ağır mahkûmiyetten söz edilmese, İleri’nin bazı bilgileri kendisine sakladığından kuşku duyardık. Fakat İleri, bu davadan da söz ediyor. Bu davanın mahkûmiyetleri, o zamana kadar verilmiş en ağır cezalardı. Ama yine de İleri’nin bir ‘özrü’ vardır; bu sırada “Atatürk ölüm döşeğinde”dir. Yani kabahati ona bulmamak gerekir. Bilinmelidir ki, gerçekten de Türkiyeli sosyalistler, uzun yıllar boyunca ve hatta bugün bile bu davadan dolayı Atatürk’ü sorumlu tutmazlar. Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ı, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’yı birinci derecede sorumlu tutarlar. Zamanın başbakanı Celâl Bayar’ı da pek akıllarına getirmemişlerdir denilebilir. İleri’nin deyimiyle; “nasıl olsa bu dava, Atatürk dönemi ile ilgili bir dava sayılmaz.”
İşkence de yoktu o dönemde
İleri, bu dönemde işkencenin de dozunun yerinde olduğunu bize, “bu dönemde falaka gibi işkenceler yaygındı” diye aktarıyor; hatta bazı komünistler de “bu işkenceler”den kurtulamamışlardı. “Hücre hapisleri” de olmuştu; ancak “cezalar çok hafifti ve öteki akımlara karşı uygulanan cezalarla ölçülmeyecek kadar azdı.” diye anlatmaya devam etmektedir. Dolayısıyla teselli olunacak çok şey vardı!
SOSYALİSTLERİN ‘ALTIN’ ÇAĞI MI?
Belki de Atatürk dönemi sosyalistlerin ‘altın’ çağıydı! Nitekim, İleri, “Atatürk döneminin anti-emperyalist ve devrimci niteliği, solu bir dereceye kadar açmazlara sokuyordu” demektedir. “Sol, devrimlerin bazılarını eksik, çoğunu yüzeyde bulmakla beraber, onları desteklemekteydi” diye de devam etmektedir. Türkiye’de sosyalistlerin genel olarak neden Kemalizm ile el ele gittiğini öğrenmek isteyenlerin bu satırlara dikkat etmelerini öneririm. Belki bazıları sadece tarih yazdığımı düşünebilirler; belki bazıları da güncel politikadan söz ettiğimi düşünebilirler; ne diyebilirim ki; Nasrettin hocanın dediği gibi, ‘herkes haklı.’
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları



































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016