Ceyda Karan
AKP yönetiminin ABD-Rusya denkleminde Suriye politikaları giderek ‘sürdürülebilir’ olmaktan çıkıyor. Ankara’nın sancılarını ABD ve Rusya ile yürütülen diplomaside açıkça okumak mümkün.
BM Genel Kurulu vesilesiyle ABD Başkanı Joe Biden ile görüşememenin sıkıntısıyla gidilen Soçi’de, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yapılan görüşmede ticari ilişkiler, savunma ve enerji alanlarında işbirliği öne çıktı. İdlib’de milim yol kat edilememişken, işbirliğini ‘uzaya çıkartma’ ihtimallerinin anılması çarpıcıydı. Putin-Erdoğan baş başa görüşmesinde İdlib’in yerini henüz bilemiyoruz. Türkiye’nin 5 Mart mutabakatı uyarınca M4 karayolunu açmamaktaki ısrarını sürdürdüğü bir ortamda iki ihtimal var: Suriye ordusunun İdlib’e yönelik kaçınılmaz harekatı için yeni ‘erteleme’ yahut hazırlıkları sürdürülen harekatın eli kulağında olması. Erdoğan yönetiminin İdlib’de aleni ilhak süreci anlamına gelen statükonun korunacağını, Rusya’nın Türkiye’yi gözden çıkaramayacağını düşündüğü anlaşılıyor. Eylül ortasında Beşar Esad’ı Kremlin’de ağırlayan Putin’in Suriye politikasının temel hattında millim şaşma olmadığı düşünülürse biraz naif kaçıyor.
BIDEN’IN GEREKÇESİ ‘TÜRKİYE TEHDİDİ’
Erdoğan’ın ‘birlikte çalıştığı ABD başkanları nezdinde hiç böyle bir konuma düşmediğini’ belirterek Biden’dan şikayeti ve Soçi hamlesi işe yaradı ama durum parlak değil. Biden’dan randevu kopartıldığını Soçi’den dönerken duyuran Erdoğan, "Biden ile gidişat pek hayra alamet değil demiştim. Bunları söyledik, cevap geldi zaten. Nasip olursa Roma’da görüşeceğiz. Oradan da inşallah Glasgow’a gideceğiz. Glasgow’da da büyük ihtimalle görüşeceğiz. Demek ki hayra alamet bazı adımlar atılıyor" demişti. "Suriye ile ilgili ABD’nin yaklaşımı ne olacak? Bunları dillendirme fırsatımız olacak" diye eklemesi, canlı beklentilerine yazılabilir. Hızını alamayıp Biden’ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan sorumlu Ulusal Güvenlik Konseyi koordinatörü Brett McGurk hakkında "Bu adam terör örgütlerinin adeta sevk ve idaresini yapıyor" söylemi hayırlı olmuş görünmüyor. Nitekim Biden, 6 Ekim’de Suriye için Trump döneminden kalma Ulusal Acil Durum halini uzatırken, Kongre’ye bildirim mektubunda son derece ağır bir yanıt verdi:
“Suriye’deki ve Suriye’yle ilişkili durumlar, özellikle Türkiye Hükümeti’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna askeri taarruz düzenleme yönündeki eylemleri, IŞİD’i yenilgiye uğratma çabasına zarar veriyor, sivilleri tehlikeye atıyor; bölgede barış, güvenlik ve istikrarı zedeleme tehdidi barındırıyor ve ABD’nin ulusal güvenliği ve dış politikasına karşı alışılmadık ve olağanüstü bir tehdit oluşturmayı sürdürüyor.”
Biden’ın ulusal acil durumun devamının gerekliliğini bu şekilde sunması bizatihi ABD varlığını ‘Türkiye tehdidiyle’ gerekçelendirmesi anlamına gelmekte. 30-31 Ekim’deki Roma buluşması için pek olumlu işaret değil. Amerikan tarafı henüz Glasgow için görüşmeyi de teyit etmedi.
KAYGILAR İŞİTİLMİYOR
Trump döneminde Erdoğan Rusya’ya yöneldiğinde ABD’de ‘yoksa NATO üyesi müttefikimizi karşı cepheye mi kaybediyoruz’ sesleri işitilirdi. Artık işitilmiyor. Ankara, ABD ile birlikte çalışma arzusunu nasıl anlatsa bilemez haldeyken, Rusya açısından ABD nezdinde düştüğü durum, Moskova’nın Suriye’de çizdiği hatta aykırılık arz etmiyor. Suriye topraklarında ‘911 kilometrelik sınırın ötesine geçip daha derinlere ineriz’ temalı bir başka meydan okuma ihtimali de yok. Artık İdlib’de Türk lirasının kullanıma sokulduğu, milyonlarca dolar yatırım yapılan ilhak bölgesinin ‘korunması’ kaygıları belirleyici. HTŞ ile baş edememe ve göçle temellendirilen statükoyu korumak için "Biz de Suriye’nin kuzeydoğusunu ve Moskova’daki PYD bürosunu tartışırız" söylemlerinin yardımcı olmayacağı açık. Hatta ikinci parti S-400’ün kafi geleceğini zannetmem.
Ankara Suriye politikalarında tam bir kıskaca girerken, Suriye yönetimi adım adım Arap Birliği içindeki yerine dönmekte. Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Miktad’ın BM temasları, Şam’da çoktan açılmış BAE ve Bahreyn elçiliklerine Suudi elçiliğinin eklenmesinin beklendiği, Mısır’ın açıkça Şam yanlısı tutum aldığı ortamda, Beşar Esad 10 yıl sonra Ürdün Kralı Abdullah’la telefonda konuştu. Suriye’nin Cezayir’deki zirvede Arap Birliği’nde 2011’de askıya alınan sandalyeye kavuşması konuşuluyor. Bu ABD’nin yeni yöneliminin de işaretlerini verecek.
Doğrusu ABD’nin Ortadoğu politikaları şu an için kafa karıştırıyor. Ankara’nın salt ‘Fırat’ın doğusu’ bağlamında baktığı Brett McGurk İdlib için ‘en büyük el Kaide bölgesi’ tespiti yapmış bir isim. İdlib’e olan Amerikan ilgisi Türkiye’ye alan açmışken, bunun devamı artık çantada keklik değil.
ÜÇ SONUCUN TELAŞI
Türkiye’yi yöneten siyasi heyetin, ABD’den Suriye’de İhvan kuşağını tahkim edecek rejim değişikliği için aldığı ihalenin gereklerini yerine getirememesinin üzerinden çok zaman geçti. AKP’nin Suriye politikalarının 10 yıl sonra iki net sonucu var: Suriye’nin kuzeybatısında ‘şeriatistan’, kuzeydoğusunda AKP destekli Kürt bölgesi yaratılması. Türkiye içinde demografi mühendisliğine, dış siyasette de Avrupa’ya şantaja yarayacak sığınmacı mühimmatı. Yaşananların Türk halkına ‘insani’ ve ‘güvenlik’ kılıfıyla pazarlanabilmesi, en başta bunları deşifre edip itiraz bayrağı açacak karakterde bir muhalefetin bulunmamasıyla mümkün oldu. AKP hükümeti, ‘İhvancı Suriye’ projesinin iflasına paralel biçimde ABD’nin etnik motifli sistem değişikliği kurgularının parçası olabilseydi, belki de bambaşka bir resim görürdük. Ancak Ankara’daki ideolojik zihniyetin boyunu aşan bu tasarım, Türkiye’nin iç siyasi dengeleriyle yürütülebilir değildi.
Bugün Amerikan politikalarının odağında İhvan’ın yer almaktan çıkmış olmasına karşılık Ankara’nın jeopolitik konumunu kullanarak süreci geriye döndürebilmek adına sergilediği olağanüstü gayretler göz kamaştırıcı. ‘Sürdürülemeyecek olanın telaşı’ net olarak hissediliyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.05.2023
27.12.2021
12.10.2021
24.05.2021
19.05.2021
12.05.2021
29.04.2021
23.04.2021
1.02.2021
25.01.2021