Demiray ORAL
Ben demiyorum yeminle, “genlerinde devrimcilik olan CHP’liler” söylüyor her ikisini de.
Biraz müsaade ederseniz izah edeceğim...
Son zamanlarda klavyenin başına geçince diyorum ki, bugün esprili bir mevzu bulup onu yazayım.
İşim bitince bir bakıyorum, yine ovır dozda memleket acısıyla dolu yazı.
Bu sabah dükkânı erkenden açıp masaya oturduğumda basiretli bir yazar olarak en eğlenceli mevzunun CHP’nin “çift sarılı” kurultayı olduğunu müşahede etmiştim.
Her şey olağanüstü olağandı kurultayda; “Başbakan Kemal” sloganlarından, itiş kakışlara, yeter sayı tartışmalarına kadar...
Yönetimiyle muhalefetiyle her fırsatta kendilerini “devrimci” ilan edenlerin partisi CHP, yine ideolojik tartışmanın yanından bile geçmeyen, kahve siyaseti diliyle bir kurultay daha yapıyordu işte. Keşke “hazirun listesi” kadar şu partinin ideolojisi, daha doğrusu ideolojisizliği de konuşulsa diye söylenerek yazı için notlarımı alıyordum ki, Önder Sav zuhur etti ekranda.
“CHP’nin genlerindeki devrimcilik hepimizde vardır” diye gazlamış giderken bir ara şu minvalde konuştu: “Bazı televizyon yorumcuları Sayın Baykal ve beni arkaik, geride kalmış, CHP’nin statükocuları olarak adlandırıyorlar. Bir günde CHP’li olan Sinan Aygün, Aydın Ayaydın gibiler devrimci biz statükocuymuşuz. Yazıklar olsun!”
Ve lafı biter bitmez salonu dolduran diğer “devrimci” CHP’liler slogan atmaya başladı: “Kahrolsuun Keemal... Kahrolsuun Keeemal!”
Önce kulaklarıma inanamadım. Televizyon cihazımın özel fonksiyonu sayesinde geriye aldım görüntüyü ve bir daha dinledim.
Valla doğruydu, muhalif CHP’liler “Kahrolsun Kemal” diye yeri göğü inletiyordu. Ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmasında bir numaralı işleve sahip Önder Sav, yoğun kaşlarının arkasına gizlenmiş öylece susuyordu.
Aynı grup az sonra “İmza hırsızı Kılıçdaroğlu” sloganları atmaya başladı ve Önder Sav bu kez elini hafiften havaya kaldırıp “Hoş olmayan sloganlar atmayalım, kendi kafalarınca bir yönetim tarzı gösteriyorlar işte” deme lütfunda bulundu.
“Kahrolsun Kemal”, “İmza hırsızı Kılıçdaroğlu” hoş olmayan sloganlar öyle mi? Valla hiç hoş değil Önder Bey. Veletlik senelerimin SHP’sinden beri kurultay izliyorum, daha hiç partinin genel başkanına“kahrolsun” diye bağıran, “hırsız” diyen görmedim. CHP’nin azılı rakibi partilerin bile“kahrolsun” diye bağırdığını duymadım.
Vaziyetin böyle olduğunu görünce anladım ki CHP’de artık yol ayrımına gelinmiş, artık bunlar aynı çatı altında olamazlar. Böylece CHP’nin bütün esprisi kaçtı gözümde. Ve bu esnada bir baktım klavyem yine inisiyatifi ele alıp bambaşka bir mevzuda esip gürlemeye başlamış.
Tecavüzü kimse duymasın, tadımız kaçmasın
Adana’nın Pozantı Cezaevi’nde “taş atan çocuklar” diye bilinen çocuklara taciz ve tecavüz edildiği iddia ediliyor. Hepsi Kürt çocuklar ve onları cezaevindeki adli tutuklularla aynı koğuşlara koymuşlar.
Bu koğuşlarda, koğuş mümessili denen adamların 15 ile 17 yaşları arasındaki bu çocuklara tecavüz ettiği söyleniyor.
Bunu söyleyen de çocuklarla ve aileleriyle konuşan Akdeniz Belediyesi Danışmanlık Merkezi’nde çalışan bir hekim.
Anlatılanlar ayrıntılarına giremeyeceğim kadar korkunç; defalarca tecavüze uğrayan çocuklar, boyunlarına ip geçirilip Türk bayrağı öptürülen öpmezse dayak ve tacize uğrayan çocuklar...
Çocukları dinleyen hekim diyor ki, “Olayları hep bir başkasının başına gelmiş gibi anlatıyorlardı ancak öyle ayrıntılar söylüyorlardı ki anlattıklarını kendilerinin yaşadığı anlaşılıyordu.”
Haberi Evrensel gazetesi ortaya çıkarmış ve meğer cumartesi gününden beri veriyormuş.
Ancak bir tarama yapınca ‘büyük basın’ ve televizyonların hiçbirinde yer almadığını gördüm.
Haberi okuduktan sonra dedim ki, bu şimdilik bir iddia aslında. Ve her iddia gibi doğru olmama ihtimali var.
Ancak acaba neden söylenenlerin yalan olduğuna hiç ihtimal vermiyorum?
Neden daha çocukların “Cezaevi idaresine defalarca başvurduk ama koğuşlarımız değiştirilmedi bile”dediğini okumadan idarenin olan biteni görmezden geldiğini düşünüyorum?
12 yaşındaki Uğur’un terörist diye öldürülmesinden, küçük Ceylan’ın bedeninin paramparça edilmesinden, Van’da çadırda soğuktan ölmelerinden, kimi okul müdürlerinin onların ana karnında yok edilmesini önermesinden olabilir mi acaba?
Peki, gazeteler, televizyonlar neden susuyor dersiniz? Haklılar tabii, tadımız kaçmasın şimdi...
Ekranlarda kafalarında tuhaf sarı antenler olan neşeli çocuklar göstermek hem daha estetik, hem de onlar için para toplayarak vicdanları temize çekmek daha zahmetsiz.
Siz de susun, aman kimseye söylemeyin Kürt çocukların memleketin cezaevlerinde tecavüze uğradığını!
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013