Demiray ORAL
Sorun aslında şu: “Gazetecilik” yapan bir yayına alışık değil memleket.
Basının medya olması sürecinde tamamen unuttu bunu.
Normal gazetecilik faaliyetinde bulunan, üstelik hayatına devam etmeyi başaran bir yayın bu nedenle sık sık sigortaları attırıyor.
Sadece doğru bildiğini destekleyen, daha önce desteklediğini yeri gelince eleştiren, olan bitene herhangi bir partinin, görüşün ya da patronunun çıkarı hesabıyla bakmayan bir gazeteyi neredeyse kimsenin havsalası almıyor artık (çok acıklı ama en çok da medyanın).
Bu yüzden çıktığı günden beri Taraf ve yazarları altı sıfırlı banka hesaplarını cukkalama hakaretleri eşliğinde, yaftalama atlıkarıncasının üstünde döndürülüp duruyor.
Bir şucu oluyoruz, bir bucu...
Hatta bizim gazetede maaşların banka hesaplarına kaplumbağa hızıyla varmasını, çalışanların çektiği sıkıntıları bile “Yapılan numara inandırıcı olsun diye” izansızlığında açıklayanlar oldu.
Biliyorum, aslında tenezzül etmeye değmez muhabbetler bunlar.
Ama memlekette normal gazetecilik yapılmasını aklı almayanlar, mesleği sanal âlemdeki haberlere yorum kisvesi altında sallamak olanlardan ibaret değil maalesef.
Bir haberin ucu dokunduğu zaman, mevki ve makamda sınır tanımaksızın hemen herkes aynı hâletiruhiye içine giriveriyor.
Misal son vakada, sağlık durumuyla ilgili haber nedeniyle Başbakan Erdoğan’ın aklı almadı normal bir gazetecilik faaliyetini.
Dünyanın her yerinde haber olacak bir iddia verilmiş, o iddianın dayanağı olduğu söylenen doktorun yalanlaması da onun altında.
Biz kendi aramızda buna “gazetecilik” diyoruz işte.
Gazetecilikle birlikte, yaftalama atlıkarıncası dönmeye başladı ve “dış mihraklarla bağlantılı” gazete unvanını “kazandı” bu kez de Taraf.
Geçen hafta demiştim ama ben size dış mihrak ve münferit kardeştirler diye. Vaziyete göre bir o zıplar gündeme bir öteki.
Geçen hafta Hocalı mitingi vesilesiyle abi olan münferit için epey rol ayrılmıştı senaryoda.
Dizinin bu haftaki bölümünde de hatırı kalmasın diye kardeşi dış mihrak çağrıldı sete.
Fakat diziyi dikkatle seyredenler anladı ki bu dış mihrak denen küçük kardeş meğer Başbakan’ın kimi danışmanlarıyla kankaymış.
Tabii bir de Başbakan’ın pek sevdiği memleketin bazı gazeteleriyle.
Bütün bu hengâmenin arasında en çok ne hoşuma gitti biliyor musunuz?
Bir yandan normal gazetecilik faaliyetini havsalası bile almayanların, diğer yandan mevzu cezaevindeki meslektaşlarımıza bağlanınca “Ama onların sadece şu kadarı gazeteci” diye savunma yapmaları.
Erdoğan’ın sözlerinden anladık ki şu anda içeride olan gazeteciler “terörist”, dışarıda olup gazetecilik yapmaya çalışanlar ise “dış mihrakların maşası” (Bu arada Bakan Egemen Bağış’ın “Tecavüzcü, dolandırıcı gazeteciler” sözlerindeki “Tecavüzcü gazeteci”den kasıt meğer Hüseyin Üzmez’miş. “Dolandırıcı gazeteciler”den ise henüz haber alınamadı).
En iyisi dış mihrak mevzuunu Başbakanlık’taki ofisinde bırakıp şu “terörist” gazetecilere gelelim.
Erdoğan’ın böyle söylemesine sebep, bu gazetecilerle ilgili hazırlanan iddianamelerde yazan suçlamalar. Doğal olarak iddianamelerde, “Yazdığı haberde yaptığı tashihler aracılığıyla terör örgütünün propagandasını yapmak” filan yazmıyor.
Tıpkı Erdoğan cezaevine girdiğinde hakkındaki iddianamede “şiir okuduğu için” yazmadığı gibi.
Nasıl ki Erdoğan “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek”le suçlandıysa, bu gazeteciler de “terör örgütünün propagandasını yapmak” misali birtakım iddialarla suçlanıyorlar.
Ancak tutuklanan gazetecilerin sorgularından biliyoruz ki haklarındaki iddiaların da ciddiyeti kendinden menkul.
Misal iki gazeteci telefonla konuşuyor ve biri ötekine “Bomba gibi bir haber patlatacağım” diyor.
Savcı bu konuşmadan feyiz alıp şöyle soruyor: “Nerede bomba patlatacaksınız?”
Bilmem anlatabildim mi?
Başbakan Erdoğan’ın “Tutuklu gazetecilerden sadece altısının basın kartı var” sözlerine gelince.
Bu ifadeyi kimi köşe yazarları eleştirdi.
Ben ise AKP’nin son bir senesini düşününce, bu yaklaşımı demokratik standartlar açısından gayet yüksek seviyede bulup şükrettim.
Aynı açıklamayı Sayın İçişleri Mütehassısı da yapabilir ve “Tutuklu gazeteciler arasında Resmi Gazete’de çalışan hiç yok” deyip çıtayı bambaşka bir yere taşıyabilirdi.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- GGŞEÖ üyesiyim
31.05.2015 - Peki aslında hangi takımı tutuyorsun?
23.09.2014 - Ne öğrendik bütün yaşadıklarımızdan?
13.06.2014 - Kaybederken kazanmak
2.04.2014 - Cemaat’in maksadındaki gaye!
16.02.2014 - İnadına ‘L’amour’ diyen adam bizimkilerin ahlakını bozar mı?
13.01.2014 - Kimdir bu “hukuk devleti” adlı arkadaş?
6.01.2014 - “Son taarruz”dan sonraki gün
29.12.2013 - Olan biten üzerine serbest stil…
19.12.2013 - Eyyy ahali, Romalılar, uzaylılar…
11.11.2013
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Mazotçu
Eskiden olsaydı Ermeni Soykırımını inkar ettikleri ve çaktırmadan soykırımına sebep gösterdikleri gibi, " kaçakçılar F-16 larımıza saldırıyorlardı, taşıdıkları mazotla molotof kokteyli hazırlıyorlardı, bizi sırtımızdan hançerlediler " gibi soytarı yalanları atarlardı.