Erol KATIRCIOĞLU
Bana kalırsa en iyi yöntem, bir “program kurultayı” çerçevesinde, partili partisiz insanların katılacağı sanki seçim haftaya olacakmış gibi “fikir ve program” konularının tartışılabileceği bir toplantılar zemininin yaratılmasıdır. Şimdiki muhtemel adayların da katılacağı ama katılımcılarının onlarla sınırlı olmayacağı böyle bir tartışma sürecinin kimin lider ve dolayısıyla aday olacağının belirlenmesinde büyük katkısı olacaktır. Unutmayalım ki “lider” seçilmez, “lider” olunur.
Eğer tarihte bütün toplumlar için bir sıfır noktası olsaydı, yani insanlar başlangıçtan itibaren eşit olsalardı, o zaman onların önlerine konan bir sandıktan çıkacak oylar gerçekten çoğunluğun kim tarafından yönetilmek istendiğini belirlemiş olur ve böyle bir seçimin meşruiyet sorunu da asla olmazdı.
Ama öyle değil. Öyle değil çünkü tarihte hiçbir toplum için bir sıfır noktası olmadı, başka biçimde söyleyecek olursak hiçbir toplumun tarihinde toplumu meydana getiren bireyler arasında eşitliğin olduğu bir zaman olmadı. Ya da eşitsizlik her zaman vardı ve var olmaya da devam etmekte.
Demokrasi adını verdiğimiz sistem de işte bu aralarında çeşitli derecelerde farklar bulunan insanların olduğu toplumları yönetmek üzere oluşturulmuş bir rejim. Dolayısıyla demokrasilerde seçim, bir biçimde çoğunluğun kim tarafından yönetilmek istendiğini belirleyen bir olay. Ama kimse bu sistemi kullanarak seçtiğimiz kişi ya da kişiler üzerinde eşit derecede bir etki ürettiğini ileri süremez çünkü toplumda “güç”” eşit dağıtılmamıştır ve seçimlerde “güçlü” olanın, sonucu belirlemede “güçsüzlerden” çok daha önemli katkıları olacaktır.
Demokrasiyi fikir olarak destekleyen çevrelerden duyulan “Helal olsun işte bu! CHP adayını önseçimle belirleyecek. Demokrat olmak bunu gerektirir!” gibilerinden fikirlerle siz de karşılaşmışsınızdır. Ama bunun gerçekten “kırmızı kart” konusu gibi saçma bir öneri olduğu yeterince açık değil mi?
Son günlerde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere bir “önseçim” yapacağı ve bu önseçime sayıları 1 milyon altı yüz bin civarında olan üyelerinin katılacağı açıklandı. Demokrasiyi fikir olarak destekleyen çevrelerden duyulan “Helal olsun işte bu! CHP adayını önseçimle belirleyecek. Demokrat olmak bunu gerektirir!” gibilerinden fikirlerle siz de karşılaşmışsınızdır.
Ama bunun gerçekten “kırmızı kart” konusu gibi saçma bir öneri olduğu yeterince açık değil mi?
İki nedenle: birincisi; bu seçim “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen bir sistemde yapılmakta ve bu sistem eskinin “Temsili Cumhurbaşkanlığı” sisteminden tamamen farklı bir sistem. İkincisi, Bir milyon altı yüz kişinin seçtiği bir aday görünüşte “demokratik” bir biçimde seçilmiş olsa bile herkes biliyor ki bu partinin içinde gücü eşit olmayan ve o nedenle de seçime etkisi sıradan üyelerden çok daha fazla olan kişiler var ve onlar seçilecek kişiyi belirlemiş olacaklar.
Birinci meseleye gelirsek, CHP, önümüzdeki seçimin “Ekmeleddin İhsanoğlu” gibi bir ismin muhafazakar çevrelerce de bilindiğinden ötürü aday gösterildiği bir seçim gibi olmayacağını bilmiyor olabilir mi? Yani bu seçimin “teknik” bir adaydan çok, bir düşüncenin, bir iddanın sahibi “lider” özelliklerinde olan adaylar arasında geçeceğini bilmiyor olabilir mi? Daha açık yazalım: Bu seçim, eğer yasaları eğip bükerek Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı bir seçim olacaksa istesek de istemesek de ülkedeki siyasetin kimlikler üzerinden tezahürü, Milliyetçi Siyasal İslamla, Laik ve Demokratik ideoloji arasında olacaktır. Dolayısıyla adayınız yalnızca “teknik” bir aday değil “Laik ve Demokratik” fikirleri savunabilecek bir aday olmalıdır ki bu da adayın parti içinde “teknik” bir seçimle seçilecek biri olamayacağını ortaya koyar.
İkinci olarak, eğer kamuoyundan oldukça yüksek oy alan iki adayınız var ve bu adaylardan biri CHP’ye sonradan katılmış, dolayısıyla parti mekanizmalarını çok bilmeyen biri ise, hangi akılla bu kişiyi de parti içi bir yarışa sokmayı akıl edebiliyorsunuz? Nitekim Mansur Yavaş, öğrendiğimiz kadarıyla dün bu öneriye ben yokum demiş. Kaldı ki geçenlerde de değinmiştim, parti teşkilatları herkesin eşit olduğu bireylerden oluşan teşkilatlar değildir. Bu teşkilatların içinde derece derece farklı güçleri olan siyasetçiler var ve parti içinde üyeleri yönlendirmede oldukça etkililer. Dolayısıyla demek istediğim yapacağınız bu seçimin de hiçbir meşruiyeti yoktur ve gönül ister ki bir yolunu bulup bu saçma öneriden vazgeçesiniz.
Bana kalırsa en iyi yöntem, bir “program kurultayı” çerçevesinde, partili partisiz insanların katılacağı sanki seçim haftaya olacakmış gibi “fikir ve program” konularının tartışılabileceği bir toplantılar zemininin yaratılmasıdır. Şimdiki muhtemel adayların da katılacağı ama katılımcılarının onlarla sınırlı olmayacağı böyle bir tartışma sürecinin kimin lider ve dolayısıyla aday olacağının belirlenmesinde büyük katkısı olacaktır.
Unutmayalım ki “lider” seçilmez, “lider” olunur. Çağımızın en ilginç hikayelerinden biri de budur.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025