Erol KATIRCIOĞLU
Geçmişte, toplumu, mağdur bir kimliğin temsilcisi olarak AKP’ye destek vermeye çağırmanın belki makul nedenleri vardı, ama iktidardaki bir AKP’nin bugünlerde içine düştüğü durumu bir “mağduriyet” penceresinden görmeye çağırmanın artık hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. O nedenle de hükümete yakın çevrelerin ve yorumcuların AKP’nin “Cemaat” tarafından ya da “bazı dış güçler” tarafından mağdur edilmeye çalışıldığına dair yorumlarının toplum üzerinde bir etkisinin olması da pek olası değil.
Sıklıkla söylüyorum, üzerinde bir baskı hisseden bir kimliğin kendi içinde “muhalif” bir “biz” duygusu üretmesi kaçınılmazdır. Ama aynı baskının ortadan kalkmasının, söz konusu kimliğin kendi içindeki farklılıklarının ortaya çıkmasına yol açacağı da aynı şekilde kaçınılmazdır. Dün vesayet rejiminin baskısı altındaki AKP kadroları ile “Cemaat” kadroları aynı “biz”in içinde güçlü bir muhalefet üretmişlerken, bugün iktidar olmakla üzerlerindeki baskının kalkması aralarındaki farklılıkları da ortaya çıkartmış ve çıkartmaktadır. Şu anda yaşadığımız cemaat-hükümet savaşının arkasında da bu mekanizma yatmaktadır. İslami kesimin üzerindeki baskının kalkmasının bir nedeni AKP’nin vesayet rejimine yönelik mücadelesi ise, bir diğer nedeni de Kürt siyasetinin, sol ve demokrat kesimlerle geliştirdiği yine vesayet rejimine yönelik mücadeleler olduğunu unutmamak gerekir. Bu iki mağdur kimlikten biri olan İslami siyasetin iktidara gelince kendi içine kapanmayı seçmesi onu “sağcı” ve “antidemokratik” yaparken, aksine kendi içine kapanmayıp, kendi dışındaki mağdur kesimlerle ilişkiler kurarak “Türkiyelileşmeyi” seçen Kürt siyaseti ise “sol”a ve “demokratlaşma”ya yönelmiştir. Dolayısıyla daha şimdiden demokrasinin çıtasını yükseltmek işi doğrudan doğruya bu ikinci kesime kalmış gibidir. Bu ülkenin adaletine hiç güvenmedim ama Başbakan Erdoğan’ın yürümekte olan bir soruşturma ile ilgili olarak “Bu iğrenç bir operasyondur” demesi, operasyonu “Bakan arkadaşlarımızın ailelerinin de bulaştırıldığı bir operasyon” olarak nitelemesi ve üstüne üstlük soruşturmayı yürüten bir çok polisi görevden alması “demokratik bir hukuk devleti” olduğunu iddia eden bir ülkede anlaşılabilir gibi değildir. Kaldı ki bu operasyon Cemaat tarafından yapılan bir operasyon bile olsa elde Erdoğan’ın sevgili bakanlarının ailelerinin de bulaştığı bir rüşvet olayının olması hiç mi olası değildir? Erdoğan bu operasyonun kendi partisi için yol açacağı yıkıma engel olmaya çalışırken biraz da panik ve kızgınlık içinde bu yıkımı daha da hızlandırmaktadır.
Bizim gibi toplumlarda “devlet” hala servet edinmenin bir aracıdır. Siyasetin de bu gerçekten uzak durması pek mümkün değildir. “Bizim gibi toplumlardan” yalnızca devletin ekonomideki ağırlığının devam ettiği toplumları değil, bizim gibi “sözde” bir demokrasiye sahip olan toplumları da kastediyorum. (Hatta bu ikisinin birlikte varolduğu bile iddia edilebilir). Bizim “sözde demokrasimizin” en temel özelliğinin ise ülke yönetiminden toplumun uzak tutulması, alınan kararlara toplumun neredeyse hiç bulaştırılmamasıdır.
Oysa bir toplumsal sistemin sağlığı, o sistem içinde alınan kararların nasıl alındığıyla ilgilidir. Eğer ülkedeki yönetim sistemi toplumun katılımını dışlayan bir biçimde çalışıyorsa o sistemin kendi canlılığı için gerekli kararları alabilmesi pek mümkün değildir. Dolayısıyla böyle sistemler yaşayan ölüler gibidirler. Gözleri var, görmez, kolları var, tutmaz, yürekleri, var duymaz gibidirler.
Dolayısıyla yaşadığımız olayları ülkedeki “demokrasi eksikliğiyle” ilişkilendirmezsek olan biteni anlamlandırmamız da pek mümkün olmaz. Toplumun kendi hayatı ve geleceğiyle ilgili kararlara kendisinin katılımının sağlanmadığı bir yönetim sistemi her zaman keyfi, zora dayanan ve rüşvetlere açık bir sistemdir.
Bizim demokrasimizin de yaşayan bir ölü gibi olması bundandır...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025