Erol KATIRCIOĞLU
Eğer hayatta gösterdiğimiz çabaların bir anlamı varsa,
Yani hayatta yaptıklarımız bizim irademiz dışında “tanrısal” bir iradenin değil de “bizim”yaptıklarımızsa,
Yani yaptıklarımızın gerçekten bir kıymeti harbiyesi varsa ve hayatımız yaptıklarımızla gerçekten değişebiliyorsa, o zaman bu çabalarımızı gerçekleştirebilmek için gerekli ekonomik kaynaklarasahip olup olmadığımız çok önemli demektir.
Çünkü yeterli ekonomik kaynağa sahip değilsek hayatımızı değiştirmekle ilgili ne denli çabalarsak çabalayalım başarısız olacağımız büyük bir olasılıktır.
Buradan hayattaki başarılarımız (miras yoluyla) devraldığımız ekonomik kaynaklar tarafından belirleniyor demek istemiyorum. Ama demek istediğim “başarılarımız” yalnızca “yapmak istediklerimize” değil, o yapmak istediklerimiz için gerekli “ekonomik kaynaklara” ne ölçüde sahip olduğumuza da bağlıdır.
Eğer bu akıl yürütmede bir sorun yoksa o zaman buradan şöyle bir sonuca varabiliriz: Eğer “başarılarımız”, “yapmak istediklerimiz” kadar “sahip olduğumuz ekonomik kaynaklara” da bağlı ise o zaman içinde yaşadığımız toplumda bu “ekonomik kaynakların nasıl dağılmış olduğunun” özel bir önemi var demektir.
Çünkü eğer ekonomik kaynaklar eşit dağılmamışsa aramızdan bazıları “yapmak istediklerini” yapamayacak ve “başarısız” kalacak, bazıları ise “yapmak istediklerini” gerçekleştirerek “başarılı” olacaktır.
Buradan iki sonuca varabiliriz:
Birincisi; tarih bir sıfır noktasından başlamadığına göre, yani herkes için herşeyin eşit olduğu bir başlangıç noktası hiçbir zaman olmamış olduğuna göre, yani tersten söylersek yaşadığımız her zaman diliminde “eşitsizlik” varsa, o zaman toplumlarda “eşitlik” talebinin kolay kolay reddedilemeyecek meşru bir temeli var demektir.
İkincisi, ekonomik kaynaklar eşit dağılmamış olduğuna göre aramızdan bazılarının “yapmak istediklerini” yapamaması ve “başarısız” olması, bazılarının ise “yapmak istediklerini” gerçekleştirerek “başarılı” olması sonuçta “kazananlardan” ve kaybedenlerden” oluşan “özgürlüğün baskılandığı”, “ikili”, “çatışmacı” ve “huzursuz” bir toplumsal yapısının kaçınılmaz olması demektir.
Bugünlerde “neden sol” sorusunu düşünürken bunları düşündüm. Çünkü bir toplumda “eşitlik”talebi meşru bir talepse ve “ikili”, “çatışmacı”, “huzursuz” bir toplumda yaşamak yerine “daha eşitlikçi” ve “çatışmacı” olmayan, tümüyle mutlu değil belki ama “huzurlu ve özgür” bir toplumda yaşamak toplum için anlamlı bir hayalse, o zaman o toplumda her zaman “sol” siyasetin bir çekiciliği var demektir.
Nitekim bu iki temel insani talebin, içinde yaşadığımız kapitalist düzende bir türlü gerçekleşmemiş olması günümüz toplumlarında “sol”un toplumsal tahayyülünün neden hâlâ canlı olduğunu ve neden hâlâ sol siyasetin çekici bir siyaset olarak görüldüğünü açıklar.
O nedenle de “biten” bir şeyler vardır tabii ki bu yaşadığımız tarih diliminde, ama bitenler kadar yeniden yeşeren yeni fikirler de vardır. Günümüz dünyasında artık “Sovyet” tipi bir sosyalizmin hala geçerli olduğunu söylemek ve bu konuda ısrarcı olmak yerine “sosyalizmin” de hayalini biçimlemiş olan yukarıda altını çizmeye çalıştığım iki insani talebin üzerinden yeni bir sol anlayış üretmek neden mümkün olmasın ki?
Liberallerin salt “özgürlüğe” vurgu yapan yaklaşımları yerine, geleneksel eski sol anlayışların salt “eşitliğe” vurgu yapan yaklaşımları yerine, hem “eşitliğe” ve hem de “özgürlüğe” aynı derecede vurgu yapan, daha doğrusu bu kavramların ayrılmazlığına vurgu yapan yeni bir sol siyaset neden mümkün olmasın ki?
***
Not: Bu yazıyı Murat Belge ve Halil Berktay arasındaki tartışmadan etkilenerek yazdım ama herhangi birine cevap vermek niyetiyle yazmadım. Biline...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025