Fehim TAŞTEKİN
Son birkaç haftada yaşanan gelişmeler Gazze’deki savaş uzadıkça birbirini etkileyen çatışma-gerilim potansiyelinin Pakistan ve Afganistan sınırlarına kadar geniş bir coğrafyada tetiklenebileceğini gösterdi. Güç gösterileri ya da misillemelerle caydırıcı olma çabaları “aşılamaz eşikler” inşa edemiyor. Bu, tüm hasım taraflar için geçerli.
ABD bütün azametine rağmen bir tarafta İsrail’i sınırlama, diğer tarafta İran’ın kollarını kesip Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Husiler, Irak ve Suriye’de Şii milisleri durdurma misyonunda geri tepmeler yaşıyor. İsrail’in Gazze’de ilan ettiği üç aşamalı plan elinde patlarken ABD’nin gözdağı verdiği ya da bombaladığı Direniş Ekseni’ndeki hiçbir halka yolundan dönmedi.
Beri tarafta İran aldığı darbeler karşısında güç gösterileriyle “Direniş Ekseni” için güvenilir, düşman ekseni için caydırıcı olmaya çalışırken gücünün sınırlarını keşfediyor. Bu denklemde her halükârda savaşı sıçratmaya namzet saldırganlığını pervasızca sürdüren tek aktör İsrail. Sınırsızlığını en başta ABD ve diğer Batılı destekçilerine borçlu.
İran açısından çatışma ve misilleme sarmalı, Direniş Ekseni’nin uzak parçalarında olduğu sürece izlenen stratejinin askeri ve siyasi maliyeti sınırlıydı. Yönetilebilir bir gerilim İslam Cumhuriyeti’nin kendi dayandığı zeminde meşruiyet ve tatmin üretiyordu. Fakat aralıktan beri Suriye’de Devrim Muhafızları’nın kilit isimlerini hedef alan saldırılar ile İran içinde; birinde 12 polisin, diğerinde 94 sivilin öldüğü bombalı eylemlerde ödenen bedelin ağır olması Tahran üzerindeki baskıyı artırdı. Hizbullah, Ensarullah ve Haşd’uş Şaabi eliyle alınan intikamları İran hesabına yazmak artık durumu idare etmiyor. Saldırılardan doğrudan sorumlu tutulan ABD ve İsrail’e yanıt verilmemesinin getirdiği baskı ile büyük bir savaştan kaçınma yönündeki hassasiyet arasında gelişen sıkışmışlık İran’ı istenilen sonuçları vermeyen eylemlere itiyor.
***
Pakistan’da Ceyş’ul Adl’ın karargâhlarına yönelik misilleme saldırıları, sonuçları iyi hesap edilememiş kararların alındığını gösteriyor. Eğer Ceyş’ül Adl’e yönelik saldırı önceden İslamabad’la koordine edilmediyse nükleer bir gücün kendi caydırıcılığını korumak için bunu yanıtsız bırakmayacağı öngörülebilir olmalıydı. Nitekim Pakistan ordusu, Belucistan Kurtuluş Cephesi ve Belucistan Kurtuluş Ordusu'nun İran'daki sığınaklarını "Teröristlere Ölüm" kod adlı operasyonla vurarak bunun altında kalmayacağını ortaya koydu. Bu şekilde top tekrar İran’ın sahasına geçtiğinde “kardeş ülke” hatırlatmasıyla diyalog zeminine dönüldü. Çatışmayı bertaraf etmek için stratejik akıl yeniden devreye girdi girmesine de üzerinde çok durulan şu caydırıcılık iddiası hasar gördü. İran, “Pakistan’daki İranlı teröristleri”, Pakistan da “İran’daki Pakistanlı ayrılıkçıları” vurduğunu belirterek “kardeş ülke” metaforunu koruyor. Fakat arada ezilen Beluc halkı; kurban da siviller. İran’a göre Pakistan’ın saldırısında 3'ü kadın, 4'ü çocuk 9 kişi öldü. Pakistan’a göre de İran’ın saldırısında 2 çocuk ölürken 3 çocuk yaralandı.
Bazı İranlı kaynakların iddiasına göre Ceyş’ül Adl’ın vurulacağı bilgisi Pakistan ordusuyla paylaşıldı ama İran bu saldırıyı gizli tutma sözüne sadık kalmayarak komşusunu misillemeye mecbur etti. Doğruysa bu da güven ilişkisini hırpalayacak bir sapma. Üstelik bu gerilim, gündemin Gazze’deki soykırım savaşından bu tarafa kaymasına neden oldu. Olası Pakistan-İran çatışmasını avuçlarını ovarak izleyecek olan ortada: ABD-İsrail ikilisi, yanı sıra Hindistan. Bu gerilim potansiyel olarak ABD’ye Pakistan’ı kendi oyununa çekme fırsatı veriyor. Diğer yandan bu tür bir gerilim İslamabad’ı Körfez’deki İran karşıtı Arap blokunun hesaplarına sokabilir. Suudi Arabistan ve BAE’nin mali yardımları nedeniyle boynu kıldan ince olsa da İslamabad yönetimi 2015’te Yemen savaşı için öngörülen “Sünni İslam Ordusu’na asker vermeyerek Riyad’ı üzmüştü. Tabii şimdi Suudiler Çin’in arabuluculuğunda İran’la yeni sayfa açmışken Pakistan’a ihtiyaç azaldı. Yine de güç savaşı bitmiş değil ve Pakistan’ın İslam ülkeleri arasında patlak veren sorunlar karşısındaki mesafeli politikasında aşınma olursa bundan faydalanacaklar listesi bir iki ülkeyle sınırlı kalmaz. Pakistan-İran gerilimi ABD’nin stratejik hasmı Çin’in çıkarlarını vuracağı için Pekin yönetimi “Ne yapıyorsunuz ey dostlar” diyerek araya girmeye çalıştı. “Stratejik akla tekrar dönüldü” dedik ya, bu refleks arabuluculuk meselesine de yansıdı. Tahran, “İslamabad’la konuşamayacak durumda değiliz, ikili diyalogla meselemizi çözeriz” diyerek üçüncü tarafların durumdan vazife çıkarmasını istemedi. Bu refleks İslamabad’da da karşılıksız değil. Yine de sükûnetin temininde Çin’in göz ardı edilemeyecek hatırı olabilir.
Taraflara gerilimden çıkmayı telkin eden başka hassasiyetler de var. İran haritasının çeperlerindeki Sünni Beluclar, Araplar ve Kürtler Tahran’ın iç savaş ve bölünme korkusunun kaynağında yer alıyor. Üç etnik havuzda özgürlük, bağımsızlık ve adalet temalarıyla bilenen örgütler az değil. Pakistan da hesaba katmak zorunda olduğu yüzde 15-17 oranında bir Şii nüfusa sahip. Şiilerin geçmişte Pakistan’ın askeri ve siyasi kadrolarında yeri büyüktü. Ziya’ül Hak ile birlikte Şiiler sistem dışına itilmek istendi ve mezhepçi gerilimler filizlendi. Bu fay hattına son yıllarda yeni yükler bindi; İran, Pakistan ve Afganistanlı Şiileri milis olarak devşirip Irak ve Suriye’de savaştırdı. Kendi ülkelerine dönen bu milisler Devrim Muhafızları’nın ajandasında kalmaya devam ediyor. Ayrıca Pakistan kendisi için de tehdit haline gelen Sünni militan grupların olası bir çatışma ortamında ne denli palazlanacağını biliyor olmalı.
İran’ın Hindistan’la birlikte inşa ettiği Çabahar limanı ve Pakistan’ın Çin’le inşa ettiği Gwadar limanı bölünmüş Belucistan topraklarında yer alıyor. İki ülkenin Beluc sorunu ekonomik koridor savaşları ve stratejik denklemlerle ilişkili hale geliyor. Bu tabloda sınırın iki yakasından diğerine ateş açan örgütler üçüncü taraflar için de kullanışlı aparatlara dönüşebiliyor. Mantık 900 kilometrelik sınır hattında iki tarafa işbirliğini emrediyor.
Fakat iki kez düşünmeyi gerektiren bütün bu faktörlere rağmen Pakistan’ın caydırıcılığının aşındırılmasına sessiz kalmasını beklemek bir hesap hatası gibi duruyor.
Hele hele Hindistan’la düşmanlık ortadayken… Pakistan da gerilimin çatışmaya dönüşmemesi için kendi misillemesini İran’la koordine etmiş olabilir tabii.
***
3 Ocak’ta Kirman’da 94 kişinin ölümüne neden olan çifte bombalı saldırıyı üslenen IŞİD-Horasan’ın Afganistan’da üslendiği yerler belliyken misillemenin İdlib’de Heyet Tahrir el Şam ve Türkistan İslam Partisi’ne yapılması da tutarsızlık olarak görülüyor. Bir kere İdlib’deki yerel kaynaklara göre füzelerle vurulan bina metruktu. İkinci mesele Kirman’daki saldırının İdlib’e nasıl bağlandığıyla ilgiliydi. İran haber ajansları bombacıların İdlib’de eğitilip ABD tarafından Afganistan üzerinden İran’a gönderildiği iddiasını işledi. Fakat İran İstihbarat Bakanlığı’na göre saldırganlar Afganistan'ın kuzeydoğusundaki Badahşan vilayetinde bulunan IŞİD-Horasan kampında eğitildi. Peki orası neden es geçildi? Taliban’dan çekinip nükleer silahları olan bir ülkeye füze sallayan stratejik aklın basireti de İranlılar arasında sorgulanıyor. Erbil’de vurulan villanın Mossad karargâhı olduğuna dair de henüz ikna edici bilgiler sunulmuş değil. Saldırıda öldüğü iddia edilen üç İsraillinin ismi teyide muhtaç. İsraillilerin Kürtlerle ilişkilerini gösteren eski fotoğraflar da karargah iddiasını temellendirmiyor. Elbette Barzani ailesinin Mossad’la temaslarının 1960’larda başladığı ve yıllardır Türkiye üzerinden sevk edilen Kürdistan petrolünün yüzde 75’inin İsrail’e gittiği düşünülürse Kürtlerin İsraillilerle ilişkilerini yok farz etmek mümkün değil. Seçilen hedefler çok boyutlu mesajlar vermek için işe yarasa da strateji yoksunluğuna dair çıkarımlara da yol açıyor. İdlib’in hedef seçilmesindeki asıl amaç 1400 km menzilli füzelerle İsrail’i vurabileceğini göstermek idiyse bunun da Tel Aviv’i saldırganlığından caydırdığı söylenemez. Haşd’üş Şaabi unsurlarının Irak ve Suriye’deki Amerikan üslerine saldırıları da ABD’nin bölgede kalma kararını etkilemedi. Saldırılar Amerikalıları bunaltıp Irak hükümetini de “Hadi toparlanın da gidin” diyecek noktaya getirse de sahaya yansıyan bir sonuç yok.
***
2 Aralık’ta Suriye’de Devrim Muhafızları’nın iki danışmanını, 25 Aralık Kudüs Gücü’nün sahadaki en önemli ismi Seyyid Razi Musevi’yi öldüren İsrail, İran’ın Suriye, Irak-Kürdistan ve Pakistan’daki güç gösterisine aldırmadan 20 Ocak’ta Şam’da Devrim Muhafızları’nın üç katlı binasını yerle bir etti. Kudüs Gücü’nün Suriye’deki istihbarat şefi Hüccetullah Ümidzade dahil 5 kişiyi öldürdü.
İran’ın doğrudan İsrail’e yanıt vermemesi; yanıtın Direniş Ekseni’nin Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’deki ayaklarından gelmesi Tahran’ın üzerindeki baskıyı azaltmıyor. İran’ın kendi güçleriyle çatışmadan kaçınması stratejik ve ulusal bir tercih.
Hizbullah, Lübnan’ı da ateşe atma pahasına Gazze ile dayanışma sergileyip İsrail’in kuzey sınırlarında yeni bir gerçeklik yaratarak kendi kredibilitesini koruyor. Ama bu eşit derecede İran’ın hesabına yazılan bir sonuç değil.
İngiliz-Amerikan saldırganlığı karşısında geri adım atmayan Husiler ciddi bir halk desteğini arkasına alıp Yemen içinde ve dışında “meşruiyet” sorununu geriletiyor.
Tahran’ın da tavsiye ve yönlendirmeleri karşısında kendi özerkliğini koruyabildiği düşünülen Husiler kendi hikayelerini yazarken İran kendi içinde iki yönlü bir sorun yaşıyor: İran’ın bir parçası ulusal çıkarları önceleyip Kudüs Gücü ile yürütülen bölge siyasetine temelden karşı çıkıyor. Diğer parça ise etki ve tepkideki yetersizliği eleştiriyor, daha fazlasını istiyor.
***
Hasılı Ensarullah ve Hizbullah’ın denklem içindeki yeri büyürken ‘Direniş Ekseni’ne yatırım yapıp asimetrik yanıtlara odaklanan İran’ın ABD ve İsrail’le doğrudan yüzleşmekten kaçınan “stratejik sabır” siyaseti ulusal çıkarlar ile ümmet davası arasında cendereye giriyor.
Kayıplardaki artış İran’ın fazla iz bıraktığını, İsrail’in de iyi iz sürdüğünü gösteriyor. Bir tarafın kararlılığına zafiyet, diğer tarafın kararlılığına gözü dönmüşlük eşlik ediyor. İran ısrarla önceliğinin Direniş Ekseni’ni güçlendirmek olduğunu söylerken İsrail de bölgedeki Amerikan varlığına güvenerek bu ekseni felç edecek atışlar yapıyor. Savaşın bölgeselleşmesi İsrail’in umurunda değil. Temel strateji çatışmayı sınırlardan uzak tutmak ama İran verdiği kayıplarla bu eşiğe sürükleniyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025