Fehim TAŞTEKİN
Kremlin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksander Lavrentiyev’in Astana toplantısı sırasında Tass’a verdiği röportajda Türkiye’ye ‘işgalci güç’ demesi ahaliyi sersemletti.
Suriye’deki düğüme dair başka önemli şeyler de söylüyor. Ama bu işgalci ifadesi sanırım Suriye’de olmayı hak görenlere fazla geldi. Normalde Rusya, Şam’ın davetiyle Suriye’de bulunan Rus ve İran güçlerinin dışındaki tüm güçleri işgalci olarak niteliyor. Türk askeri varlığı istisna değil. Fakat Astana ortaklığının hatırına kartlarını bu denli açık oynamıyordu. Bunun değişmesi, Suriye’de Rusya’nın Türkiye ve İran’la birlikte kurduğu denklemin Türk-Amerikan iş birliğine kayma ihtimalinden kaynaklanıyor. Ruslar bir anlamda Donald Trump’tan jestler bekleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Sakın ha” diye çimdik atıyor.
***
İzleyebildiğimiz kadarıyla ABD üzerinde askerlerini çekmesi yönünde bir Türk baskısını işlevsel bulsa da Rusya açısından kaçınılması gereken sonuçlar var:
- Birincisi, Türk-Amerikan paslaşmasının Türkiye’ye yeni kontrol alanı açması.
2019’da sekizinci günde durdurulsa da Trump’ın çekilme kararı üzerine Türkiye Tel Ebyad ve Ras’ul Ayn’a girdi. Bu tür bir senaryonun tekrarı, Şam-Ankara pazarlıklarında Erdoğan’ın elini güçlendirebilir. Ayrıca Şam-Ankara normalleşmesinde aşamalı çekilme formülünün dayandığı “Türk ordusu günün sonunda Suriye’yi terk edecektir” öngörüsünü zayıflatabilir.
- İkincisi; Ankara ve Washington arasında anlaşmalı bir çekilmenin Erdoğan’ı yeniden Şam’ı hedefe koyan eski Amerikan oyununa döndürmesi.
Putin, Erdoğan’ı uzlaşmayla Şam’a götürmek istiyor. Fakat Erdoğan’ın Trump’la anlaşıp kuzeydeki işgali genişletme niyeti Kremlin’in geliştirdiği stratejiyi alt üst edebilir. Ayrıca Suriye’nin geleceği giderek İsrail’in çok cepheli savaşıyla bağlantılı hale geliyor. Moskova, Şam-Ankara normalleşmesine mesai harcamanın şu aşamada beyhude olduğunu düşünüyor olmalı. Bu yüzden Ruslar, Trump 20 Ocak’ta koltuğa oturduktan sonra Ukrayna’da savaşı bitirecek bir anlaşma sağlanırsa hemen Suriye’de pazarlığa oturmanın çıkar bir yol olacağını düşünüyor.
Gazze ve Lübnan’daki savaşları bitirip İran-İsrail arasındaki gerilimi düşürecek koşullara ulaşmadan Suriye’de denklemin değişmesi olası gözükmüyor. Buna Amerikan güçlerinin çekilmesi de dahil.
***
Lavrentiyev, Amerikan güçlerinin çekilmesi üzerine konuşmanın erken olduğunu söylese de Trump’ın savaşları bitirme vaadinden hareketle “Değişiklikler olacağını düşünüyoruz… Suriye dahil bazı konularda kesin anlaşmalara varılmasını umuyoruz… Çatışmayı sona erdirmenin zamanı geldi” diyor.
İsrail ve İran arasındaki yumruklaşmaların sürdüğünü belirtip başka bir şeye dikkat çekiyor: “Suriye'yi silahlı bir çatışmaya sürükleme girişimleri var.”
Rusya bu senaryoyu önlemek için birkaç şey yapıyor:
- İsrail’i Rus güçlerini tehlikeye atacak saldırılardan kaçınması konusunda uyarıyor.
- Tel Aviv’den Suriye’de hedeflerini genişletmemesini bekliyor. Bu ‘genişletmek’ten kasıt İran ve Hizbullah bağlantılı hedeflerin dışına çıkılması.
- İran bağlantılı unsurların işgal altındaki Golan’dan İsrail’e cephe açmasını önlemeye çalışıyor.
Suriye’nin İsrail’e karşı cephede aktif yer almamasının temin edilmesi ve İran bağlantılı yapıların sınırlandırılması olası bir Rus-Amerikan diyaloğunun eşiğini oluşturabilir.
Bu noktada Rusların Suriye’deki Amerikan varlığını ele alış tarzı önem kazanıyor. Lavrantiyev’in kullandığı dildeki cerrahilik dikkat çekiyor.
ABD'nin kuzeydoğu Suriye ve Tanaf'taki varlığıyla önemli bir rol oynadığını ve oynamaya devam edeceğini belirtiyor. “Elbette onların görüşlerinin dikkate alınması ve onlarla müzakere edilmesi gerekecektir. Trump çeşitli anlaşmalar yapmayı seviyor; bakalım ne önerecek” deyip ekliyor: “Ancak yine de Lübnan'da, Gazze Şeridi'nde ve İsrail ile İran arasındaki ilişkilerde olup bitenleri dikkate almadan Suriye'de barışı sağlamak neredeyse imkânsız.”
Rusların Trump’ı beklerken Erdoğan’ın yakarış moduna giren Esad’la buluşma arayışına azıcık bigane kalması şaşırtıcı değil. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da normalleşme konusunda Rusların nötr durduklarını ve Şam’a yoğun bir baskı yapmadıklarını belirtiyor.
Lavrantiyev’e göre şu koşullarda Türkiye ile Suriye liderlerinin görüşme olasılığı yok. Hatta savunma bakanlıkları arasında dörtlü formatta yürüyen bazı temasları, bakanlar düzeyine taşımaktan bahsetmek için bile erken. Suriye-Türkiye normalleşmesinin durumu istikrara kavuşturmanın garantisi olduğunu vurguluyor. Fakat bunu engelleyen iki faktöre değiniyor:
“Her şeyden önce, Türkiye'nin muhaliflere verdiği destek, ki bu desteği sahipsiz ve ilgisiz bırakamaz. Ve tabii ki asıl mesele, Türk askerlerinin işgal altındaki Suriye topraklarından çekilmesi. Her şeyin adını koyalım: Temelde işgalci bir ülke gibi davranıyorlar. Bu nedenle Şam'ın Türkiye'den askerlerini çekeceğine dair kesin garantiler almadan diyaloğa girmesi zor.”
Putin’in Türk askerinin çekilmesini temin etmeyen bir anlaşma için Esad’ı sık boğaz etmesi gerçekçi değil. Belki Erdoğan da Putin’i Esad’ın boğazına yapışmaya zorlamak için Trump’la anlaşma potansiyelini kullanıyor.
***
Rusya’nın Trump’ı beklemesinin nedenleri var. Statüko illaki kırılırken pas Rusya’nın ayağına gelecek. İran’ı Suriye’den uzaklaştırma çabası potansiyel olarak Rus-Amerikan ortaklığının temelini teşkil edebilir. Fakat Ankara da ABD’nin İran hassasiyetini satın alabilir. Trump’a diyebilir ki askerleri çekerken petrol ve doğalgaz sahaları dahil oluşacak boşluğu İran’ın doldurmasını istemiyorsan NATO’daki ortağına güvenebilirsin; alanı Türkiye’ye bırakabilirsin.
Kürtlerle ilgili Kongre’den zılgıt yemeyeceği bir yol bulunursa Türkiye’nin duruma vaziyet etmesi Trump’ın da işine gelebilir.
Fakat kuzeyde bu tür bir Türk-Amerikan paslaşması, Rus-Amerikan diyaloğunun alternatifi olmaz. Çünkü İran’ın kollarını kesip Golan Tepeleri’nin yanı sıra Suriye-Lübnan hatlarında İsrail’i tatmin edecek koşulları oluşturmak birden fazla pazarlık masasını gerektiriyor. Bu hedefler açısından Suriye’de Rus rolü çok daha elzem.
ABD’nin hem Türkiye hem Rusya hem de diğer bölgesel ortaklarla durumu ele alması kaçınılmaz gözüküyor.
***
İran ve İsrail faktörleri dışında Amerikan-Rus diyaloğunun yol alması Suriye Demokratik Güçleri’yle (SDG) ilgili bir iç çözümü gerektiriyor. Yani İsrail-İran bağlantılı meselelerden sonra konuşmanın buraya gelmesi kaçınılmaz.
Rusya açısından Türkiye’nin Suriye’den çekilmesini garantilemek, ABD açısından da iki NATO üyesi arasındaki krizleri büyütmemek için Ankara’nın hassasiyetlerinin dikkate alınması gerekiyor.
SDG başta olmak üzere fiili özerk yapının geleceği her iki masanın da pazarlık konusu.
Ankara cızırtı çıkaran ikili ilişkilere ayar vermek için Trump’tan SDG’ye desteği keserek yeni bir sayfa açmasını bekliyor.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik talimat verildiği an eş zamanlı olarak TSK’nin Suriye’de kara harekatına başlayacak konumda olduğunu söylüyor. “En önemli hassasiyetimiz 30 kilometre derinliğin korunmasıdır” diyor. Irak ve Suriye’de sınırlardan 30 km derinliğe kadar herhangi bir yapılanmanın birinci dereceden tehdit sayılacağını vurguluyor. Fakat askeri harekatta ısrarın 2019’daki gibi ABD ya da Rusya tarafında anlayışla karşılanması zor. Nitekim Lavrentiyev, Astana’da basın toplantısında Türkiye'nin yeni operasyonlar düzenleme ihtimaline ilişkin Rus pozisyonunu “Kabul etmiyoruz, bunu defalarca dile getirdik” diye tekrarladı.
Kürtler ise hem İsrail’e kalkan olan hem de Kürtlerle desteğin sürmesini isteyen bir ekiple gelen Trump’ın 2019’da yaptığını tekrarlamayacağını umuyor. Ama Amerikalıların SDG’ye “Sonsuza kadar Suriye’de kalamayız” dediğini de biliyoruz.
Kandil’den Suriye ve Avrupa’ya uzanan PKK çizgisi, ABD’nin desteğiyle İsrail’in yürüttüğü askeri operasyonların Orta Doğu’daki haritaları değiştireceği beklentisine göre değişken pozisyonlar almaya hazır gözüküyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın göreve başlar başlamaz "Kürtler büyük bir millettir, siyasi bağımsızlığa sahip olmayan milletlerden biridir. Onlar bizim doğal müttefikimizdir" demesi Kürtler arasında yankı uyandırdı. Geçmişte Lübnan’da Filistinlilerle birlikte İsrail’le çatışmış bir duruştan küresel düzeyde Yahudilerin lobi gücüne değer atfeden ve Tel Aviv’le ilişki kurulabileceğini belirten bir dönüşüm dikkat çekiyor.
Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak seçtiği Mike Waltz, Savunma Bakanlığı’na aday gösterdiği Pete Hegseth ve Dışişleri Bakanlığı’na getirmek istediği Marco Rubio gibi isimler Kürtler açısından sigorta olarak algılanıyor.
Kongre'deki Kürt Grubu'nun üyesi Waltz ile Rubio, 2019'da Trump’ın asker çekme kararına şiddetle karşı çıkmıştı. Fakat bunlar kendi özgül ağırlıklarına göre sabiteleri olan kişilikler değil. Konjonktürel şahsiyetler. Trump’ın bunları seçmesinin nedeni de bu. Başkan’ın tercihlerine göre yeni tutumlar da benimseyebilirler.
Trump’ın önceliği İran’ın Lübnan, Suriye ve Irak’ta kollarının kesilmesi. CENTCOM da İsrail’in genişleyen saldırganlığına uygun olarak Suriye’de tahkimatı artırıyor. Bu ay içinde Haseke kırsalındaki Harab el Cir ve Deyr el Zor kırsalındaki El Ömer petrol sahası ve Conoco gaz sahasındaki üslere 10 kargo uçağı indi. Yanı sıra silah ve teçhizat yüklü 115 kamyon Irak’tan Suriye’ye intikal etti.
Bu tahkimat, Trump’ın İran’a karşı azami baskı stratejisine hizmet edebilir. Bu, Suriye’den çekilme sürecinin altyapısını olgunlaştırabilir. Kürtleri bu strateji içinde değerlendirmek isteyebilirler.
Bu minvalde Irak Kürdistan Yönetimi’nin değeri artabilir. Fakat Suriye’de kısa vadede bir çekilme beklenmese de Kürtlere desteğin geleceği hala belirsiz. Amerikalılar açısından Suriye yönetimini biçimlendirmek ve İran’ın etkisini kırmak için sahada baskı unsuru olarak SDG’ye desteğin sürmesi gerekiyor. Ama ‘Evet gitme zamanı’ diyebilecekleri bir noktaya gelmeleri de kaçınılmaz gözüküyor. Bu Amerikalıların yadsımadığı bir öngörü.
***
Günün sonunda Amerikalılar Rusya ve Türkiye ile nasıl bir yol tutturacağına bağlı olarak Kürtleri yüzüstü bırakabilir ya da el üstünde tutabilir. Trump anlaşmalar yapmayı sever! CENTCOM’dan 2019’da gördüğü terslenmeye bu sefer izin vermeyebilir. Trump’ın dünyasında her şey pazarlık konusu. Hem İran’ı ne kadar geriletebileceğine hem de Rusya ve Türkiye’den ne koparacağına bakacaktır! Ayrıca bu sefer Esad’la dolaylı ya da doğrudan müzakereye girme ihtimali de var.
Şam’a gidip Esad’la görüşmüş olan Tulsi Gabbard’ın İstihbarat Genel Direktörlüğü’ne atanması bu ihtimali güçlendiriyor. Ekipteki diğer üyeler gibi fanatik bir İsrail taraftarı olan Gabbard, Suriye’yi ABD’nin düşmanı olarak görmek zorunda olmadıklarını düşünüyor. Bu tür bir kanal Suriye’nin istikametini değiştirme çabalarına hız katabilir.
***
Türkiye’nin Öcalan açılımı da Kürtler gibi haritaların değişebileceği öngörüsüyle tetiklendi. Ama tersten. Aynı cephe içinde birileri çökertme planından şaşmadan çift yönlü (müzakere ve zorbalık) bir stratejiyle haritaların değişmezliğine vurgu yaparken birileri de haritalar kaçınılmaz olarak değişecekse Kürtleri de içine alan genişletilmiş bir Türkiye düşü kuruyor. Düş pazarlayıcılarının da devreye girdiği görülüyor.
Tarafların seçenekleri gözden geçirip kartlarını masaya süreceği yeni bir sürece giriyoruz.
Değişken faktörlere bağlı olarak bazı senaryolar üzerinde durulabilir.
Birincisi; Suriye’de farklı güçler elinde kontrol alanlarına bölünmüş mevcut statüko bir süre daha devam edebilir.
İkinci senaryo; İran’ın Suriye-Irak ve Suriye-Lübnan arasındaki lojistik bağlantılarının kesildiği koşullarda Rusya’nın da desteğiyle Kürtleri Şam’daki denklemin bir parçası yapabilirler. Buna Ankara’nın da rızası alındığında ABD çekilebilir.
Üçüncüsü; Kürt sorununda belli aşamalar kaydetmiş ve Amerikan planlarına uyumlu hale gelmiş bir Türkiye’nin himayesi altında Kürtlerle yeni bir denklem kurulabilir. Bu da Türkiye’nin Rusya ve İran’la bozuşması ve Suriye ile normalleşme hedefinden uzaklaşması anlamına geliyor.
Dördüncü senaryo; Türkiye-ABD ve Rusya-ABD arasındaki pazarlıkların tıkanması halinde "Ben hala Esed’den umutluyum” diyen Erdoğan, Putin’in desteğiyle Şam’la normalleşme adımını atıp Kürtler üzerinde baskıyı tırmandırabilir. Bu seçenek ABD’nin çekileceği varsa bile kararını tersine çevirebilir. 2019’da aslında olan buydu. Türkiye hızla müdahale etmeseydi ABD gidiyordu.
Bazı senaryolar iç içe de geçebilir, melez çözümler de çıkabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025